24- Fütuhat Sayesinde Hacet Kalmayınca Muhacirlerin Ensâra Ağaç ve Meyveden İbaret Olan Bağışlarını İade Etmeleri Bâbı 4702- Bana Ebû't-Tâhir ile Harmele rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İbn Vehb haber verdi. (Dedi ki): Bana Yûnus, İbn Şihâb'dan, o da Enes b. Mâlik'den naklen haber verdi. Şöyle dedi: Muhacirler Mekke'den Medine'ye geldikleri vakit, boş elle geldiler. Ensâr ise arazi ve akar sahibi idiler. Onun için Ensâr onlara her yıl mallarının yarı gelirini vermek, onlar da çalışma ve bakım cihetlerini üzer-lerine almak şartı ile taksimde bulundular. Enes b. Mâlik'in annesi vardı —ki ona Ümmü Süleym denilirdi.— Abdullah b. Ebî Talha'nın annesi vardı; Abdullah, Enes'in anne bir dayısı idi. Enes'in annesi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bir hurmalığını vermiş; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de onu Ümmü Eymen'e (yani) âzâdlısma, Üsâme b. Zeyd'in annesine vermişti. İbn Şihâb Şöyle dedi: Bana Enes b. Mâlik haber verdi ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Hayberliler'le harbi bitirip Medine'ye çekildikten sonra Muhacirler Ensârın vermiş oldukları meyve bağışlarını kendilerine iade etmişler. Enes dedi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de anneme hurmalığım iade etti. Ama Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ümmü Eymen'e o hurmaların yerine kendi bahçesinden verdi. İbn Şihâb Dedi ki: Ümmü Eymen'in (yani) Üsâme b. Zeyd'in annesinin halü sânı şu idi ki, kendisi Abdullah b. Abdilmuttalib'in hizmetçisi idi. Habeşlilerdendi. Âmîne Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) babası Öldükten sonra doğurunca ona Ümmü Eymen dadılık ediyordu. Nihayet Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) büyüdü; ve onu âzâd etti. Sonra kendisim Zeyd b. Hârise'ye nikahladı. Bilâhare Ümmü Eymen, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in vefatından beş ay sonra vefat etti. 4703- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Hâmid b. Ömer El-Bekrâvî ve Muhammed b. Abdila’lâ El-Kaysî hep birden Mu'temir'den rivâyet ettiler. Lâfız İbn Ebî Şeybe'nindir. (Dedi ki): Bize Mu'temir b. Süleyman Et-Teymî, babasından, o da Enes'den naklen rivâyet etti ki, bir adam (Hâmid'le İbn Abdilâ'lâ: Adam dediler.) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)' kendi arazîsinden hurmalıkları veriyordu. Nihayet ona Kureyza ile Nadir fethedildi. Artık bundan sonra, verdiklerini adama iade etmeye başladı. Enes Dedi ki: Bana da ailem efradı, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e giderek o adamın ailesinin verdiklerini yahut bir kısmını istememi emrettiler. Nebiyyullah (sallallahü aleyhi ve sellem) onları Ümmü Eymen'e vermişti. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e geldim. O da hana bu hurmaları verdi. Derken Ümmü Eymen gelerek elbiseyi boynuma çaldı. Ve: — Vallahi onları sana vermeyiz! Onları bana vermişti! dedi. Bunun üzerine Nebiyyullah (sallallahü aleyhi ve sellem); «Yâ Ummü Eymen! Bırak onu! Sana da filân ve filân şeyi veriyorum!» buyurdu. Ama Ümmü Eymen de: — Asla! Kendisinden başka ilâh olmayan Allah'a yemîn olsun! diyordu. Artık şunu da veriyorum diye diye nihayet kendisine o hurmaların on mislini yahut on misline yakınını verdi. Bu hadîsin birinci rivâyetini Buhârî «Kitâbü’l-Hibede; Nesâî «Kitâbü'l-Menâkıb»de; ikinci rivâyetini Buhârî «Kitâbü'l-Megâzî»de tahrîc etmişlerdir. Meinha: Bir müddet sütünden, yapağısından istifade etmesi için başkasına verilen koyun veya devedir. Burada bu kelime meyvesinden istifade için verilen hurmalık mânâsında kullanılmıştır. Muhacirler gelince Ensâr, ağaçlarının meyvelerini onlara menîha olarak vermişlerdi. Bazıları bunları şartsız olarak kabul etmiş; bir takımları da ağacına ve yerine lâzım gelen hizmeti yapmak ve çıkanın yansını sahibine vermek şartı ile almışlardı. Zira sırf menîha olarak kabul etmeye şereflerine yedirememişlerdi. Gerçi Müzârea bahsinde geçen bir hadîste Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bu taksim teklifini kabul etmediğini görmüştük. Fakat oradaki teklif mallarının yansını tamamiyle bağışlamak için yapılmıştı. Buradaki ise aslını değil rneyvasını bağışlamak içindir. Nitekim bilâhare harpte ellerine mal geçince bu ağaçları sahiplerine iade etmişlerdir. Ümmü Süleym de Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e verdiği hurmalığı, yemişini dilediği gibi tasarruf etmek üzere vermiştir. Onun için de Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimiz bu hurmalığı Ümmü Eymen'e vermişti. Şayet sadece bir ibâha olsaydı onu başkasına veremezdi. Burada akardan murâd hurmalıktır. Ümmü Eymen'in ismi Bereke'dir. Vaktiyle Ubeyd-i Habeşî namında bir zâtla 2- Yahûdilerin kestiği hayvanları ve o hayvanların iç yağlarını yemek caizdir. İmâm A'zam, Mâlik, Şafiî ve cumhûr buna kaildirler, İmâm A'zam'la şâfiî'ye göre bunda kerahet dahi yoktur. İmâm Mâlik mekruh olduğunu söylemiştir. Hanbeliler'den bazıları ile Mâlikîler'den Eşheb ve İbn Kâsım'e göre haramdır. Bu kavil İmâm Mâlik'ten de rivâyet olunmuştur. 3- Sair ehl-i kitabın kestikleri de yenir. Bu hususta ehl-i sünnet uleması müttefiktir. Yenmez diyen yalnız Şiîler'dir. 4- Hadîs-i şerif sahabenin Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e karşı gösterdikleri saygı ve hürmete işaret etmektedir. |