Geri

   

 

 

 

İleri

 

2- Şerefli ve Şerefsiz Hırsızın Elinin Kesilmesi ve Hudüd Hakkında şefaatte Bulunmaktan Nahi Bâbı

4505- Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Leys rivâyet etti. H.

Bize Muhammed b. Rumh da rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ley», İbn Şihâb'dan, o da Urve'den, o da Âişe'den naklen haber verdi ki:

Hırsızlık eden Mahzûmiyye kadının hâli Kureyş'i üzmüş; ve: Bunun hakkında Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'le kim konuşacak? demişler: (Bazıları): Buna kim cesaret edebilir! Meğer ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in habîbi Ümâme ola! demişler. Bunun üzerine onunla Üsâme konuşmuş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Allah'ın hadlerinden bir hadd hakkında şefaat mı ediyorsun?» buyurmuş. Sonra ayağa kalkarak hutbe okumuş ve şunları söylemiş:

«Ey nâs! Sizden öncekileri (Allah) ancak şunun için helâk etmiştir ki, onlar aralarından şerefti biri hırsızlık ederse onu bırakırlar; zayıf olan çalarsa üzerine haddi tatbik ederlerdi. Allah'a yemin olsun ki. Muhammed'in kızı Fâtıme hırsızlık etse mutlaka elini keserdim!..»

İbn Rumh'un hadîsinde:

«Sizden öncekiler helâk oldu.» cümlesi vardır.

4506- Bana Ebû't-Tâhir ile Harmele b. Yahya da rivâyet ettiler. Lâfız Harmele'nindir. (Dediler ki): Bize İbn Vehb haber verdi.

(Dedi ki): Bana Yûnus b. Yezîd, İbn Şihâb'dan naklen haber verdi.

(Dedi ki): Bana Urve b. Zübeyr, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in zevcesi Âişe'den naklen haber verdi ki:

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında Fetih gazasında hırsızlık eden kadının hali Kureyş'i üzmüş de: Bunun hakkında Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'le kim konuşacak? demişler. (Bazıları): Buna kim cesaret edebilir! Meğer ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in habîbi Üsâme ola! demişler. Bunun üzerine kadın Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e getirilerek onun hakkında kendileri ile Üsâme b. Zeyd konuşmuş. Derken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yüzü renklenmiş; ve:

«Allah'ın hadlerinden bir hadd hakkında şefâaf mı ediyorsun?» buyurmuş. Bunun üzerine Üsâme kendilerine:

— Benim için mağfiret dile ya Resûlallah! demiş. Akşam olunca Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ayağa kalkarak hutbe okumuş: Allah'a gerektiği gibi senada bulunmuş. Sonra şunları söylemiş:

«Bundan sonra (malum ola ki): (Allah) sizden öncekileri ancak şunun için helâk etmiştir ki, onlar aralarından şerefli biri hırsızlık ederse onu bırakırlar; zayıf olan çalarsa üzerine haddi tatbik ederlerdi. Hiç şüphe yoîc ki ben —nefsim yedi kudretinde bulunan Allah'a yemin olsun!— Muhammed'in kızı Fâtıme hırsızlık etse mutlaka elini keserdim!»

Bundan sonra emir buyurmuş ve hırsızlık eden o kadının eli kesilmiş.

Yûnus şunları söylemiş: İbn Şihâb dedi ki: Urve şunu söyledi: Aişc:

— Sonraları kadın güzelce tevbe etti; ve evlendi. Bu işten sonra bana gelir; ben de onun hacetini Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) arz ederdim.» dedi.

4507- Bize Abd b. Humeyd dahi rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abdürrazzâk haber verdi.

(Dedi ki): Bize Ma’mer, Zührî'den, o da Urve'den, o da Âişe'den naklen haber verdi. Şöyle dedi:

«Mahzûm kabilesinden bir kadın eşyayı âriyeten alır; ve bunu inkâr ederdi. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) elinin kesilmesini emir buyurdu. Derken ailesi Üsâme b. Zeyd'e gelerek onunla konuştular. O da kadın hakkında Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) le konuştu.» Bundan sonra râvi hadîsi, Leys ve Yûnus hadîsi gibi rivâyet etmiştir.

4508- Bana Seleme b. Şebîb de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ha sen b. A'yen rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ma'kıl, Ebû'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den naklen rivâyet etti ki, Benî Mahzûm kabilesinden bir kadın hırsızlık etmiş de Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e getirilmiş; ve hemen Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zevcesi Ümmü Seleme'ye sığınmış. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Vallahi bu kadın Fâtıme olsa mutlaka elini keserdim!» buyurmuş; ve kadının eli kesilmiş.

Bu hadîsi Buhârî: «Enbiyâ, Hudûd» ve «Fadlu Üsâme» bahislerinde; Ebû Dâvûd, Tirmizî ve İbn Mâce «Hudûd»da; Nesâî «Katı'» bahsinde muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir.