Geri

   

 

 

 

İleri

 

18- Kadınlar Hakkında Vasiyyet Bâbı

3717- Bana Harmeletü'bnü Yahya rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İbn Vehb haber verdi.

(Dedi ki): Bana Yûnus, İbn Şihâb'dan naklen haber verdi.

(Dedi ki): Bana İbn'l-Müseyyeb, Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. Ebû Hüreyre şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Gerçekten kadın kaburga kemiği gibidir. Onu doğrultmağa kalkarsan kırarsın. Hâli üzere bırakırsan kendisinden, eğrilik bulunduğu halde istifâde edersin.» buyurdular.

3718- Bana Züheyr b. Harb ile Abd b. Humeyd ikisi birden Ya'kub b. İbrâhîm b. Sa'd'dan, o da Zührî'nin kardeşi oğlundan, o da amcasından bu isnâdla bu hadîsin tamamiyle mislini rivâyet ettiler.

3719- Bize Amru'n-Nâkıd ile İbn Ebî Ömer rivâyet ettiler. Lâfız İbn Ebî Ömer'indir. (Dediler ki): Bize Süfyân, Ebû'z-Zinâd'dan, o da A'rec'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. Ebû Hüreyre şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Şüphesiz ki, kadın kaburga kemiğinden yaratılmıştır. Senin İçin yek-nasak bir şekilde doğrulmaz. Ondan istifade etmek İstersen kendisinde eğrilik olduğu halde istifâde edersin; doğrultmaya kalkarsan kırarsın. Kadının kırılması boşanmasıdır.» buyurdular.

3720- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hüseyn b. Alî, Zâide'den, o da Meysera'dan, o da Ebû Hâzim'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyette bulundu;

«Her kim Allah'a ve âhiret gününe îmân ederse bir şey gördüğü zaman yâ hayır söylesin; yahud sussun! Kadınlar hakkındaki vasiyyeti (mi) tutun! Çünkü kadın kaburga kemiğinden yaratılmıştır. Kaburganın en eğri yeri de üst kısmıdır; doğrultmağa kalkarsan kırarsın; (hâli üzere) bırakırsan eğri kalmakta devam eder. Kadınlar hakkında birbirinize hayır tavsiye edin!» buyurmuşlar.

Bu hadîsi Buhârî «Bed'üi-Halk» ve «Nikâh» bahislerinde tah-rîc etmiştir.

Dıla': Kaburga kemiği demektir; cem'i: adla' gelir. Bu kelimeyi dil' şeklinde okuyanlar da vardır. Küennes bir kelimedir.

Avec veya Ivec: Eğrilik mânâsına gelir. Bu kelimeyi bâzı râviler ivec, birçokları da avec şeklinde zaptetmişlerdir. Hafız Ebû'l-Kasim b. Asâkir ile diğer bir takım ulemâ «Ivec» okumuşlardır. Burada müreccah olan da budur. Çünkü lisân âlimleri iki okunuş arasında fark görmüş, avec'in duvar ve ağaç gibi dik duran şeyler hakkında, ivec'in ise yaygı, yer, maaş, borç ve sâirede kullanıldığını söylemişlerdir. Bir takımları avec'in görünen şeylerde, ivec'in ise fikir ve söz gibi görünmeyen şeyler hakkında kullanıldığını bildirmişlerdir.

Dâvûdî'nin beyanına göre bu hadîste kadının kaburga kemiğine benzetilmesi Hazret-i Havva kaburgadan yaratıldığı içindir. Sultânü'l-müfessirîn İbn Abbâs (radıyallahü anh) Hazret-i Havva'nın, Âdem (aleyhisselâm) uyurken onun sağ kaburgalarının en kısasından yaratıldığını rivâyet etmiştir. Âdem (aleyhisselâm) uyandığı zaman Hazret-i Havvâ'yi yanında otururken görmüş ve kucaklamış. Teâlâ Hazretleri de:

"Sizi bir nefisden yaratan, zevcesini de ondan halk eden Allah'dan sakının." Sûre-i Nİsâ, âyet: 1. buyurarak buna işaret etmiştir.

cümlesini Kâdî Beyzâvî: «Kadınlar hakkında size vasiyyette bulunuyorum; bu vasıyyetimi tutun!» şeklinde tefsir etmiştir. Bu tefsire göre kaburga eğrilik mânâsına İstiare edilmiştir. Yani kadınlar eğri bir asıldan yaratılmışlardır. Binâenaleyh onlardan istifâde ancak kendilerini idare etmek ve eğriliklerine sabru tehammül göstermekle mümkün olur.

Tîbî'ye göre bu cümle: «Kadınlar hakkında nefislerinizden hayır tavsiyesi isteyin!» manasınadır ve mübalağa ifâde eder. Mezkûr cümle ile umûmî hitâb kabilinden: «Birbirlerinize kadınlar hakkında hayır tavsiye edin!» mânâsı kasdedilroiş de olabilir. Kadınların hassaten tavsiye edilmesi zayıf ve işlerine bakacak bir kimseye muhtâc oldukları içindir.

Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyetinde: «Her kim Allah'a ve âhir et gününe îmân ederse bir şey gördüğü zaman yâ hayır söylesin yâhud sussun!» buyuruluyor. Bu cümlenin mefhumu muhalifine bakılırsa hayır söylemeyen yâhud susmayan bir kimsenin mü'min olamayacağı anlaşılırsa da hadîsden kasdedilen mânâ bu değil, böyle bir kimsenin kâmil mü'min sayılamayacağını beyândır.

3721- Bana İbrahim b. Mûsa er-Râzî rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Îsâ yani İbn Yûnus rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abdülhamid b. Ca'fer, İmrân b. Ebî Enes'den, o da, Ömer b. Hakem'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyette bulundu. Ebû Hüreyre şöyle dedi; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Bir mü'min bir mü'mineye buğzetmesin; (çünkü) onun bir huyunu beğenmezse başka bir huyunu beğenir.» Yahut «Başkasını beğenir.» buyurdular.

3722- Bize Muhammed b. el-Müsennâ rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ebû Âsim rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abdülhamid b. Ca'fer rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İmrân b. Ebî Enes, Ömer b. Hakem'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen bu hadîsin mislini rivâyet eyledi.

Bu hadîs hakkında Kâdî Iyâz şunları söylemiştir: «Bu hadîs nehî değil, haberdir. Yani mü'min mü'mineye tamamen küsmez demektir. Erkeklerin kadınlara dargınlığı, kadınların erkeklere buğzetmesi gibi değildir. Bundan dolayıdır ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)

«Onun bir huyunu beğenmezse başka bir huyunu freğenir» buyurmuştur.

Fakat Nevevî, Kâdî’nın bu sözünü kabul etmemiş; onur, zaif hattâ hatâ olduğunu söyledikten sonra sözüne şöyle devam etmiştir: «Doğrusu hadîs nehîdir. Yani erkek kadına buğzetmesin; çünkü kadında beğenmediği bir huy bulsa bile-beğenilecek başka huy da bulur demektir. Meselâ kadın hırçın ahlâklı olur fakat dindardır; yâhud güzel veya namusludur. Benim söylediğim nehi olması hususu iki vecihle teayyün eder.' Birinci vecih: Hadisin rna'ruf ve meşhur rivâyetlerinin (lâ yefrek) şeklinde meczûm nakledilmesidir. Bu şekil nehyin kendisidir. Merfû' olarak rivâyet edilse bile mânâ haber lâfziyle nehî olur.

İkinci vecih bu beyanın aksinin vâki' olmasıdır; zira bazı kimseler kanlarına şiddetle buğz etmektedirler. Eğer hadis haber olsaydı bu haberin aksi zuhur edemezdi. Halbuki buğz vâkidir. Kâdî'nin bu şekildeki tefsirine sebep nedir bilmiyorum.»

Ferk: Buğzetmek, küsmek demektir.

Hadîs-i şerif bundan önceki rivâyetlerde olduğu gibi erkekleri sabr-u tahammüle teşvik etmektedir.