7- Muhrimin İhrama Girerken Koku Sürünmesi Bâbı 2881- Bize Muhammed b. Abbâd rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Süfyân, Zührî'den, o da Urve'den, o da, Âişe (radıyallahü anha)'dan naklen haber verdi. Şöyle dedi: «Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i ihrama gireceği vakit ihramı için, beyti tavaf etmezden önce dahi mili için kokulamışımdır.» 2882- Bize Abdullah b. Meslemete'bni Ka'neb rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Eflâh b. Humeyd, Kâsım b. Muhammed'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in zevcesi Âişe (radıyallahü anha)'dan naklen rivâyet etti. Âişe şöyle dedi: «Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i ihrama girerken ihramı için hille çıkarken beyti tavaf etmezden önce dahi hilli için ellerimle kokulamışımdır.» 2883- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. (Dedi ki): Malik'e, Abdurrahman b. Kâsım'den dinlediğim, onun da babasından, onun da Âişe (radıyallahü anha)'dan naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum: Âişe (radıyallahü anha): «Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i ihrama girmezden önce ihramı için, beyti tavaf etmezden önce dahi hılli için kokulardım.» demiş. 2884- Bize İbn Nümeyr rivâyet etti. (Dedi ki): Bize babam rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ubeydullah b. Ömer rivâyet etti. (Dedi ki): Ben, Kâsım'i Âişe (radıyallahü anha)'dan naklen rivâyet ederken dinledim. Âişe: «Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i hem hılli için hem ihramı için kokuladim.» demiş. 2885- Bana Muhammed b. Hatim ile Abd b. Humeyd rivâyet ettiler. Abd: (Bize haber verdi) tâbirini kullandı. İbn Hatim ise: Bize Muhammed b. Bekir rivâyet etti, dedi. (Muhammed Dedi ki): Bize İbn CÜreyc haber verdi. (Dedi ki): Bana Ömer b. Abdillah b. Urve haber verdi. O da Urve ile Kâsım'i Âişe (radıyallahü anha)'dan naklen haber verirlerken dinlemiş. Âişe (radıyallahü anha): «Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i Haccetti'.edada gerek hılli gerek ihrama için Zerîre denilen koku ile kendi elimle kokuladım.» demiş. 2886- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Züheyr b. Harb hep birden İbn Uyeyne'den rivâyet ettiler. Züheyr (Dedi ki): Bize Süfyan rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Osman b. Urve, babasından naklen rivâyet etti. Dedi ki: Âişe (radiyallahüanha)'ya: — « Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i ihrama gireceği zaman ne ile kokuladın?» diye sordum. Âişe: — «Kokunun en güzeliyle» cevabini: verdi 2887- Bize, bu hadisi Ebû Küreyb dahi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû Usâme Hişâm'dan, o da Osman b. Urve'den naklen rivâyet etti. (Dedi ki): Ben, Urve'yİ Âişe (radıyallahü anha)'dınn naklen rivâyet ederken dinledim. Âişe şöyle demi;: «Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i ihrama girmezden evvel bulabildiğim en güzel koku ile kokulardım, sonra ihrama girerdi.» 2888- Bize Muhammed b. Râfi' rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn. Ebî Füdeyk rivâyet-etti. (Dedi ki): Bize Dahhak, Ebur-Ricâl'dan, o im annesinden, o da Âişe (radıyallahü anha)'dan naklen haber verdi. Âişe şöyle demis: . «Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i ihrama gireceği vakit ihramı için, tavâf-ı ifaza yi yapmazdan önce dahi hdli için bulabildiğim en güzel kokuyla kokulardım. Bu hadîsi Buhârî «Hacc» bahsinde tahric etmiştir. Hadîs-i Şerîf Hazret-i Âişe (radıyallahü anha)'dan muhtelif tariklerle rivâyet olunmuştur. Tahavî onü on sekiz tarikden rivâyet etmiştir. Ebû Ömer İbn Abdilberr (368-463): «Âişe hadîsi sahîh ve sabittir, ulemâ onun sıhhat ve sübûtu hususunda ihtilâf etmemişlerdir.» diyor. «Hurm» yahut «Hirm» hacc için ihrama girmektir. Yukarıda da işaret ettiğimiz yecihle hacca niyet eden bir kimse kadınla cima', dikişli elbise, kara avcılığı, koku sürünme, tırnak kesme ve şâire gibi şeyleri kendisine memnu'. olduğunu iltizâm ettiğinden niyete «İhram» denilmiştir. İhrâmın mânası: Harama girmektir. «Hıll» ihramdan çıkmaktır. Hacc fiilleri sona erince, hacc esnasında memnu olan şeyler hacılara tekrar mubah kılınmıştır, zira mani' za'il olunca memnu' avdet eder. îşte ibâdet sebebiyle memnu' olan şeylerin hacılara tekrar mubah kılınmasına «Hıll» yani helâle çıkmak ta'bir olunmuştur. . Beyti tavafdan murâd: Tavaf-ı ziyarettir. Buna «Tavâf-ı ifâza» denilir. Hadîsin bâzı rivâyetlerinde Hazret-i Âişe'nin: «Kokulardım» demiş olmasına bakarak yardımcı fiil «Kâne»nîn devam ve tekrar iktiza etmediğini söyleyenler olmuştur. Çünkü Hazret-i Âişe'nin Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e koku sürmesi bir defaya mahsus olmak üzere veda' haccında vuku' bulmuştur. Nitekim Urve rivâyetinde bu cihet tasrih olunmuştur. Bazıları buna î'tiraz etmiş ve: «İddia edilen şey ihram değil, koku sürmektir. Bir ihram için birkaç defa koku sürünmeye mani' yoktur» demişlerdir. İmâm Fahruddin-i Razi (544-606) «Kâne» fi'linin tekrar ve devam iktiza etmediğini söylemiş, buna mukabil İbn Ha-cib tekrar iktizâ ettiğine katiyetle kaail olmuştur. Ehl-i tahkik ulemadan bâzılarına göre «Kâne» tekrar iktizâ eder, lâkin bazan tekrar îcab etmediğine karine bulunur. Aynî de bu kavli tercih etmiştir. Bazıları Hazret-i Âişe'nin yalnız bu rivâyette: «kokulardım» dediğini, sair rivâyetlerde «kokuladım» ta'birini kullandığım iddia etmişse de bu iddia doğru değildir, çünkü hadîsin birçok rivâyetlerinde «Kokulardım», «Kokulardım» ta'birleri kullanılmıştır. Nitekim Bâbımız rivâyetlerinin birkaçı da bu şekildedir. 2889- Bize Yahya b. Yahya ile Saîd b. Mansûr, Ebur-Rabî, Halef b. Hişâm ve Kuteybetü'bnü Saîd rivâyet ettiler. Yahya «bize haber verdi» tâbirini kullandı. Ötekiler: Bize Hammâd b. Zeyd, Mansûr’dan, o da İbrahim'den, o da Esved'den, o da Âişe (radıyallahü anha)’dan naklen rivâyet etti, dediler. Âişe (radıyallahü anha) Şöyle dedi: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ihrâmlı iken başının saç ayırımındaki kokunun, pırıl pırıl yandığını hâlâ görür gibiyim.» Halef «ihrâmlı iken» demedi. Lâkin «Onun ihramının kokusu bu idi,» dedi. 2890- Bize Yahya b. Yahya ile Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ve Ebû Küreyb rivâyet ettiler. Yahya «ahberana» ta'birim kullandı. Ötekiler: Bize Ebû Muâviye, A'meş'den, o da İbrahim'den, o da Esved'den, o da Âişe (radıyallahü anha) 'dan naklen rivâyet etti, dediler. Âişe ; «Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) tehlil getirirken saç ayrıntılarındaki kokunun pırıltısını hâlâ görür gibiyim,» demiş. 2891- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Züheyr b. Harb ve Ebû Saîd-i Eşecc rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Veki' rivâyet etti. (Dedi ki): Bize A'meş, Ebû'd-Duha'dan, o da Mesruk'dan, o da Âişe (radıyallahü anha)'dan naklen rivâyet eyledi. Âişe: «Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) telbiye getirirken saç ayrıntılarındaki kokunun pırıltısını halâ görür gibiyim.» demiş. 2892- Bize Ahmed b. Yunus rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Zübeyr rivâyet etti. (Dedi ki): Bize A'meş, İbrahim'den, o da Esved'den, o da Müslim'den, o da Mesruk'dan, o da Âişe (radıyallahü anha)'dan naklen rivâyet etti. Âişe: «Görür gibiyim...» diyerek konuşmuş. Râvi, Veki' hadîsi gibi rivâyette bulunmuştur. 2893- Bize Muhammed b. El-Müsennâ ile İbn Beşşâr rivâyet ettler, (Dediler ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be, Hakem'den rivâyet etti. (Dedi ki): Ben İbrahim'i, Esved'den, o da Âişe (radıyallahü anha)'dan naklen rivâyet ederken dinledim. Aişe: «Ben Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem) ihramlı iken, ve ayrıntılarındaki kokunun pırıltısını hatâ görür gibiyim» demiş,. 2894- Bize İbn Nümeyr rivâyet etti. (Dedi ki): Bize babam rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Mâlik b. Miğvel, Abdurrahman b. Esved'den, o da babasından, o da Âişe (radıyallahü anha)'dan naklen rivâyet eyledi. Âişe: «Hakîkaten Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ihrâmlı iken, saç ayrıntılarındaki kokunun parıltısını görürdüm,» demiş. 2895- Bana Muhammed b. Hatim rivâyet etti. (Dedi ki): Bana İshâk b. Mansûr yani es-Selûli rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbrahim b. Yusuf —ki İbn İshâk b. Ebî İshâk es-Sebil'dir— babasından, o da Ebû İshak’dan naklen rivâyet etti. O da İbn Esved'i, babasından, o da Âişe (radıyallahü anha)'dan naklen rivâyet ederken dinlemiş. Âişe şöyle dedi: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ihrama girmek istediği vakit bulabildiği en güzel kokuyu sürünür; sonra yağın pırıltısını başında ve sakalında görürdüm.» 2896- Bize Kuteybetü'bnü Said rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdulvâhid, Hasen b. Ubeydillah'dan rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbrahim, Esved'den naklen rivâyet eyledi. (Dedi ki): Âişe (radıyallahü anha): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ihramlı iken, onun saç ayrımındaki misk pırıltısını hâlâ görür gibiyim.» dedi. 2897- Bize bu hadîsi İshak b. İbrahim de rivâyet eti. (Dedi ki): Bize Dahhâk b. Mahled Ebû Âsim haber verdi. (Dedi ki): Bize Süfyân, Hasen b. Ubeydillah'dan bu isnâdla bu hadîsin mislini rivâyet eyledi. Bu hadîsi Buhârî «Kitâbu'l-Gusl»ün bir-iki yerinde ve «Kitâbu’l-Hacc-da, Ebû Davûd, Tirmizî ve Nesai “Kitâbu’l-Hacc-da muhtelif râvilerden tahriç etmişlerdir. Hadîs-i Şerîf yukarki hadîsin başka bir rivâyetidir. Bir rivâyeti de bundan sonra gelecektir. Hazret-i Âişe'nin «Kokunun parıltısını hâlâ görür gibiyim.» sözü vakanın kuvvetle tahakkuk ettiğine delildir. Onu tamamiyle hatırladığını anlatmak için «Hâlâ görür gibiyim.» demiştir.. Vebis: Parlaklık, demektir. Maksat kokunun cirmi değil, eseridir. 2898- Bana Ahmed b. Meni' ile Yâkub-u Devraki rivâyet etti. Dediler ki: Bize Hüseyin rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Mansûr, Abdurrahman b. Kâsım'den, o da babasından, o da Âişe (radıyallahü anha)'dan naklen haber verdi, Âişe: Ben, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in İhrama girmezden, bir de kurban bayramı günü Kabe'yi tavaf etmezden önce içinde misk bulunan bir kokuyla kokulardım.» demiş. Bu rivâyet, hille Kurban Bayramı günü Kabe'yi tavaf etmezden önce çıkıldığına delildir. Yukarda da işaret olunduğu vecihle hille bayram günü Cerare-i Akabe'de taş atmakla çıkılır. İmâm Mâlik'e göre taşlan attıktan sonra hacılara cima', av ve kokudan mâada her şey helâl olur. Ancak koku sürünmek yine mekruh ise de fidye lâzım gelmez. Ekseri ulemâya göre taşları atmakla av ve koku sürünmek mubah olur. Delilleri bu rivâyettir. 2899- Bize Saîd b. Mansûr ile Ebû Kâmil hep birden Ebû Avane'den rivâyet ettiler. Saîd (Dedi ki): Bize Ebû Avane, İbrahim b. Muhammed b. Münteşir'den, o da babasından naklen rivâyet etti. Babası Şöyle dedi: Abdullah b. Ömer (radıyallahü anhüma)'ya koku sürünmek, sonra ihrâmlı olarak sabahlayan bir kimsenin hükmünü sordum. Abdullah şu cevabı verdi: «Ben ihrâmlı olarak sabahlayıp, da koku saçmamı sevmem. Katrana bulanmam, benim için bunu yapmamdan daha makbuldür.» Bunun üzerine Âişe (radıyallahü anha)'nin yanına girerek İbn Ömer'in: — «Ben ihrâmlı olarak sabahlayıp da koku saçmamı sevmem. Katrana bulanmam, benim için bunu yapmamdan daha makbuldür.» dediğini kendisine haber verdim. Âişe: — «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i ihrama gererken ben koku lam isimdir. Sonra kadınları arasında dolaştı, sonra ihrâmlı olarak sabahladı, cevâbını verdi. 2900- Bize Yahya b. Habîb El-Hârisi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Hâlid yani İbn'l-Hâris rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be, İbrahim b. Muhammed b. Münteşir'den rivâyet etti. (Dedi ki): Babamı, Âişe (radıyallahü anha)'dan naklen rivâyet ederken dinledim. Âişe: «Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i kokulardım. Sonra kadınlarını dolaşır, sonra ihrâmlı olarak sabahlar, üzerinden güzel koku yayılırdı, demiş. 2901- Bize Ebû Küreyb rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Veki’, Mis'ar ile Süfyân'dan, onlar da İbrahim b. Muhammed b. Münteşirden, o da babasından naklen rivâyet etti. Babası Şöyle dedi: Ben, İbn Ömer (radıyallahü anhüma)'yi: «Katrana bulanmış olarak sabahlamam, benim için ihrâmlı sabahlayıp da koku saçmamdan daha makbuldür, derken işittim. Bunun üzerine Âişe (radıyallahü anha)’nın yanına girerek İbn Ömer'in söylediklerini ona haber verdim. Âişe: «Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i kokuladım da kadınlarını dolaştı, sonra ihrâmlı olarak sabahladı.» dedi. Bu hadîsi Buhârî «Kitâbü'l-Gusül»ün bir-iki yerinde, Nesai «Kitâbu't-Tahara»da tahric etmişlerdir. Ulemâdan Bazıları: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kadınlarım dolaşması cima'dan kinayedir.» demişlerdir. Nitekim karine de bunu göstermektedir. Çünkü bu babda rivâyet edilen Hazret-i Enes hadîsinde: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bütün kadınlarını gecenin veya gündüzün bir saatinde dolaşırdı.» denilmiştir. «Yandahu» gi'li bâzı rivâyetlerde noktalı bâzılarında noktasız ha ile zaptedilmiştir. Nadıh: Bulaştırmak ve sürmek mânâsına gelir. Noktasız rivâyet dahi mânâ itibariyle buna yakındır. Zira «saçılmak» demektir. Kelime nasıl okunursa okunsun murad: Kokunun yayılmasıdır. |