32- Nafile Orucu Gündüzün Zevalden Önce Niyet Etmenin ve Nafile Oruc Tutan Kimsenin Özürsüz Orucunu Bozmasının Cevazı Bâbı: 2770- Bize Ebû Kâmil, Fudayl b. Hüseyin rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdülvâhid b. Ziyâd rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Talhatü'bnü Yahya b. Ubeydillah rivâyet etti. Dedi ki: Bana Âişe binti Talha, Ümmü'l-Müminin Âişe (radıyallahü anha)'dan naklen rivâyet eyledi: Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün bana: — Ya Âişe, yanınızda (Yiyecek) bir şey var mı? diye sordu. Ben: — Ya Resûlüllah, hiç bir şeyimiz yok, dedim. Resûlüllah — Öyle işe ben oruçluyum, dedi ve dışarı çıktı. Az sonra bize bir hediyye getirdiler - Yahut ziyaretçiler geldiler - Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) dönüp geldiği vakit ben . — Ya Resûlallah, Bize bir hediyye getirdiler. Yahut ziyaretçiler geldi - de sana (o hediyeden) bir parça sakladım, dedim. — Ne imiş o? diye sordu. — Hays yemeği, dedim. — Getir onu, buyurdular. Ben de hemen yemeği getirdim ve yedi. Sonra: — Ben oruçlu olarak sabahlamışım, buyurdular. Talha Dedi ki: «Ben bu hadîsi mücâhide rivâyet ettim de mücâhid şunu söyledi. Bu iş malından sadaka çıkaran ve isterse veren, dilerse vermeyen bir kimse mesabesindedir. 2771- Bize Ebû Bekr b. Abî Şeybe rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Veki', Talhatü'bnü Yahya'dan, o da halası Âişe binti Talha'dan, o da Ümmü'l-Mü'minîn Âişe'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Bir gün Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) yanına girdi ve: — Yanınızda (yiyecek) bir şey var mı? diye sordu. Biz: — Hayır, cevâbını verdik. — Öyle ise ben oruçluyum, buyurdu. Sonra başka bir gün yine yanımıza geldi (bu sefer): — Ya Resûlallah, Bize hays yemeği hediye geldi, dedik, Resûlüllah — Onu bana göster. Vallahi oruçlu olarak sabahlandım, dedi ve yedi. Hays hurmaya yağ ve keş karıştırılarak yapılan bir nevi yemektir. Herevî: «Muhtelif şeyler birbirine katılarak yapılan tirittir.» demiştir. Zevr: Ziyaretçiler demektir. Bir iki şeye az ve çok kimselere itlâk edilebilir. «Bize ziyaretçiler geldi.» cümlesinden murad: Beraberlerinde hediye de getirdiler, demektir. Bu cümle «onların gelmesi sebebiyle bize hediye getirildi.» mânasına da gelebilir. Neveyî diyor ki: «Bu iki rivâyet bir hadîstir, ikinci rivâyet birinciyi tefsir etmekte ve birinci rivâyetteki kıssanın iki günde cereyan ettiğini bildirmektedir. Kâdi İyâz ile diğer hadîs ulemâsının kavilleri de budur.» 1) Kadîs-i şerif nafile Gruca gündüzün zevalden önce niyetlenmeyi caiz görenlerin delillerindendir. Bunu caiz görmeyenler, hadîsi te'vil etmiş ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in oruca geceden niyetlendiğini fakat takat getiremiyeceğini anlayınca: «Yiyecek bir şeyiniz var mı?»diye sorarak orucunu bozmak istediğini söylemişlerdir, Nevevî: «Bu te'vil fasit ve ihtimalden uzak bir tekellüden ibarettir...» demiştir. 2) Şafiîler'le onlara muvafakat eden ulemâya göre nafile orucu bozmak caizdir. Çünkü böyle bir oruca iptidaen niyet etmek hususunda kul muhayyerdir. Devam hususunda dahi hüküm budur. Ashâb-ı kirâm'dan bir cemaatla İmâm Ahmed, İshak ve diğer bazı ulemânın mezhepleri de budur. Ancak bu orucu bozmayarak tamamlamak, onlara göre de müstehabdır. 3) îmâm A'zam, İmâm Mâlik, Hasan-i Basrî, Medhûl ve îbrâhim Nehaî'ye göre nafile orucu bozmak caiz değildir. Özürsüz bozulduğu takdirde kazası lâzım gelir. İbn Abdilberr, bir özürden dolayı nafile orucu bozana kaza lâzım gelmeyeceği hususunda ulemanın ittifak ettiklerini söylememiştir. İmâm A'zam'dan meşhur olan rivâyete göre ziyafete iştirak etmek Özür sayılır. |