Geri

   

 

 

 

İleri

 

24- Cömert ile Bahilin Misali Bâbı

2406- Bize Amru'n-Nâkıd rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Süfyân b. Uyeyne, Ebû'z - Zinâd'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti. Amr şöyle dedi: Bize Süfyân b. Uyeyne de rivâyet etti.

(Dedi ki): İbn Cüreyc Hasan b. Müslim'den, o da Tâvûs'dan, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyet ettiğini söyledi. Efendimiz şöyle buyurmuşlar:

«İnfâk edenle, sadaka verenin misâli üzerinde memelerinden köprücük kemiklerine kadar İki cübbe yahut İki zırh bulunan bir adamın misâli gibidir. İnfâk eden öteki râvî: Sadaka veren istediği vakit; demiş. Sadaka vermek İstedimi cübbesi bedenini kaplar. Yahut üzerine yayılır. Cimri olan kimse infâk etmek istedimi cübbesi büzülür ve her halkası yerini alır. O derecede ki: parmak uçlarını kaplar ve izini örter.»

Ebû Hüreyre: «Cübbeyi genişletmeye çalışır, ama genişletmez, demek istiyor.» demiş.

2407- Bana, Süleyman b. Ubeydillâh Ebû Eyyûb El - Gaylânî rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ebû Âmir yani El - Akadî rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İbrahim b. Nâfi', Hasen b. Müslim'den, o da Tâvûs'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. Ebû Hüreyre şöyle dedi:

«Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) cimri ile cömerti üzerlerinde demirden zırhlar bulunan ve elleri memeleri ile köprücük kemiklerine doğru sıkıştırılan fki adamla temsil buyurdu. Cömert her sadaka verdikçe zırhı genişler; o derece ki: Parmak uçlarını bile kaplar; izini de örter. Cimri bir sadaka vermek istedimi zırhı büzülür ve herhalkasi yerini alır.»

Ebû Hüreyre! «Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i parmağını yakasına sokarak işaret ederken gördüm. Onun zırhını genişletmeye çalışıp, zırhın genişlemediğini bir görseydin (şaşar kalırdın.)» demiş.

2408- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ahmed b. İshâk el - Hadramî, Cüheyb'den rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abdullah b. Tâvûs, babasından, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. Ebû Hüreyre şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Cimri île cömertin misâli, üzerlerinde demirden zırhlar bulunan iki adamın misâli gibidir. Cömert olan, bir sadaka vermek İstedimi cübbesi izini örtecek derecede genişler. Bahil, bir sadaka vermek istedimi cübbesi büzülür de, elleri köprücük kemiklerine yapışır. Ve her halka, Yanındaki halkaya sıkışır.» buyurdular.

Bunu müteakip: Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i:

«Zırhı genişletmeğe çalışır amma genişletemez...» buyururken işittim.

Bu hadîsi Buhârî «Zekât», «Libâs» ve «Cihâd» bahislerinde; ve Nesâî dahi «Zekât» bahsinde muhtelif râvîlerden tahrîc etmişlerdir.

Kâdi İyâz’ın beyânına göre hadîsin birinci rivâyetinde râvilerin vehimlerinden neş'et eden bir çok tashîf, tahrif, takdim ve te'hîrler vardır. Hadîsin doğru şekli, sonraki rivâyetlerinden anlaşılmaktadır. Meselâ birinci rivâyette «Münfık ile mütesaddık...» denilmiştir; bu hatâdır. Doğrusu: «Mütasaddık ile bahîl...»'dir.

Yine bu rivâyette «Bir adamın misâli gibidir.» denilmiştir. Doğrusu «iki adamın misâli»'dir.

Ayni rivâyette «İki zırh yahut iki cübbe.» denilmiştir. Doğrusu seksiz olarak «İki zırh...»dır. Nitekim sonraki rivâyetler bu şekildedir.

Cünne: Zırh demektir. Bu rnânâ nefs-i hadîste halkalarından bahsedilmek suretiyle beyân buyurulmuştur.

Hadîsin bütün nüshalarında «Merrat» kelimesi zikredilmektedir. Ulemâ bunun da hatâ olduğunu söylemişlerdir. Doğrusu «müddetedir ve «sebeğat» gibi o da kapladı mânâsına gelir. Nitekim ikinci rivâyette bunun yerine «inbisât» kelimesi kullanılmıştır. Maamâfih «merrat» kelimesi dahi ayni mânâya kullanılabilir. Bu kelimeyi Buhârî «Mâdet» şeklinde rivâyet etmiştir.

«Mâdet»: Meyletti, demektir.

Mezkûr kelimenin bâzı rivâyetlerde «Mâret» yani: «aktı», yayıldı» şeklinde zaptedildiği görülmüştür.

Yine ilk rivâyetteki «Cübbesi büzülür ve her halkası yerini alır. O derecede ki: Parmak uçlarını kaplar ve izini örter.» ifâdesi hakkında Kâdi Iyâz şunları söylemiştir: «Bu sözde çok bozukluk vardır. Zira (parmak uçlarını kaplar ve izini örter.) sözü cimri hakkında değil, cömert için vârid olmuştur. Bu söz cimrinin zıddını tavsif etmektedir. Cimrinin vasfı (Her halka yerine sıkışır.) ve (Zırhı genişletmeğe çalışır ama genişlemez.) sözleri ile ifâde buyurulmuş-tur. Râvî cimriyi, cömertin sıfatları ile vasfetmiş, bu suretle söz bozularak tenakuz vukü bulmuştur. Bâzı rivâyetlerde (Tücinnu) yerine (Tahhüzzü siyâbehû) (Elbisesini parçalıyor.) denilmiştir. Bu da bir vehimdir. Doğrusu: Cumhûr'un rivâyet ettiği şekilde (Tücinnu)'dur. Tücinnu: Örtünür demektir. (Siyâbehû) kelimesi dahi vehimdir. Doğrusu (Benânehû)'dur. Cumhûr'un rivâyeti budur. Nitekim ikinci rivâyette bunun yerine (Enâmilehû) denilmiştir. Benân ile enâmil: Parmak uçları, demektir.»

Nevevî: «Râvi Amr’in bu şekildeki rivâyetinin sahîh olması ihtimâli vardır. Bu takdirde hadisde mahzûf vardır. Ve şöyle takdir edilir: Sadaka veren cömert ile cimrinin msiâli: Üzerlerinde cübbe veya zırh bulunan iki adamın misâli gibidir. Cümleden cimrinin hazfedilmesi, tezat suretiyle cömertte bu mânâ anlaşıldığı içindir. Nitekim Allahü teâlâ hazretlerinim. "Sizi sıcaktan koruyacak gömlekler giyersiniz" Sûre âyet-i kerimesi de bu kabildendir. Yani sizi sıcak ve soğuktan koruyan gömlekler manasınadır. Sıcak kelimesinden tezat tarikiyle soğuk da anlaşılacağı için âyetten soğuk kelimesi hazf edilmiştir. (Mütesaddık) kelimesi bâzı esâs nüshalarda (Mussaddık) şeklinde zapt edilmiştir. Bunların ikisi de doğrudur. (Racül) kelimesine gelince; Bütün esâs nüshalarda burada olduğu gibi müfred sîgası ile rivâyet edilmişse de. bunun bâzı râvîler tarafından değiştirildiği anlaşılıyor. Doğrusu (Racûleyin)'dir.» diyor.

Zırhın sahibinin izini örtmesi bir temsildir. Bununla sadakanın malı arttıracağı, cimriliğin ise azaltılacağı anlatılmak istenilmiştir.

Bazıları bu cümlenin, cömertlikle bahilliğin çokluğunu temsil ettiğini söylerler. Zîrâ cömert olan bir kimse sadaka verirken eli açılır ve yayılır. O, buna alışır. Bahîl ise elini yumar; bu da onun için bir âdet olur.

Ulemâdan Bazıları «izini örter.» cümlesini -günahlarını yok eder.» mânâsına almışlardır.

Cimrinin giydiği zırhın halkalarının büzülmesini ve her halkanın yerini almasını dahi kıyâmet gününde bu zırhla dağlanacaktır şeklinde tefsir etmişlerdir.

Fakat Nevevî bu tefsiri beğenmemiş, hadîsin bir temsilden ibaret olduğunu, kıyâmette vukûbulacak şeyleri haber vermediğini söylemiştir.

Bâzılarına göre cömertle cimri hakkındaki bu temsilin hikmeti Teâlâ Hazretlerinin cömerti verdiği sadaka sebebiyle hem dünyâda hem âhirette affedeceğini, verdiği sadakaların bir zırh gibi kusurlarını örteceğini cimrinin ise dar bir cübbe giyerek avret mahalli açıkta kalmış gibi dünyâda da âhirette de kusurlarının açıkta kalacağını beyândır.

Bu hususta daha başka mütâlâa yürütenler de olmuştur,

Birinci rivâyette Hazret-i Ebû Hüreyre’ nin: «Cübbeyi genişletmeye çalışır ama genişlemez.» sözü yeknazârda müdrec gibi görünürse de, hakikatta müdrec değil, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in hadisindendir. Nitekim ikinci rivâyette:

«Onun cübbeyi genişletmeye nasıl çalıştığını fakat cübbenin genişlemediğini bir görseydin, şaşar kalırdın.» demesi bunu gösterir.

Şaşar kalırdın...» cümlesi, şartın cevâbıdır. Ve anlaşılacağı için hafzedilmiştir. Bu cümleyi temenni mânâsına anlamak da mümkündür. Bu takdirde mânâ şöyle olur: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zırhı nasıl genişletmeye çalıştığını ve zırhın genişlemediğini bir görmeliydin.»