Geri

   

 

 

 

İleri

 

57- Korku Namazı Bâbı

1979- Bize Abd b. Humeyd rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abdürrazzâk haber verdi.

(Dedi ki): Bize Ma'mer, Zührî'den, o da Sâlim'den, o da İbn Ömer'den naklen haber verdi. Ömer Şöyle dedi:

«Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) korku namazını iki taifeden bîrine bir rek'ât olarak kıldırdı. (Bu arada) öteki taife düşmanın karşısında idi. Sonra berikiler namazdan ayrılıp arkadaşlarının düşmana karşı durdular. Ötekiler geldi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara da bir rek'ât namaz kıldırdı. Sonra selâm verdi, sonra hem berikiler hem ötekiler birer rek'âtı kaza ettiler.»

1980- Bana, bu hadîsi Ebû'r-Rabî' Ez-Zehrânî de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Füleyh, Zührî'den, o da Salim b. Abdillâh b. Ömer'den, o da babasından naklen rivâyet etti ki, babası Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in korku hakkındaki namazından bahseder ve:

«Ben, bu namazı Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikde kıldım.» dermiş.

Bu hadîs dahi yukarki hadîs mânâsındadir.

1981- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Yahya b. Âdem, Süfyân'dan, o da Mûsâ b. Ukbe'den, o da Nâfi'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etti. İbn Ömer Şöyle dedi:

«Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (harb) günlerinden bîrinde korku namazı kıldırdı. (Bu münâsebetle) bir taife onunla birlikte namaza bir tâife de düşmanın karşısına durdu. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) yanındakilere bir rek'ât namaz kıldırdı. Sonra onlar giderek, ötekiler geldiler. Onlara da bir rek'ât namaz kıldırdı. Sonra her iki taife birer rek'ât namaz kaza ettiler.»

Râvî diyor ki: «İbn Ömer: Bundan daha ziyâde korku olursa hayvan üzerinde yahut ayakta îmâ ederek kılıver! dedi.»

1982- Bize Muhammed b. Abdillâh b. Nümeyr rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize babam rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abdülmelik b. Ebî Süleyman, Atâ'dan, o da Câbir b. Abdillâh'dan naklen rivâyet etti. Câbir Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikde korku namazında bulundum. Bizi iki saff yaptı. Bir saff Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in arkasına durdu. Düşman bizimle kıble arasında idi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) tekbîr aldı. Biz de toptan tekbîr aldık. Sonra rükû9 etti; biz de toptan rükû' ettik. Sonra başını rükû'dan kaldırdı; biz de toptan başlarımızı kaldırdık. Sonra kendisi ve arkasındaki ilk rek'âtda geride kalan saff secdeye kapandılar. Geriye bırakılan saff düşmanın karşısında durdu. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) secdeyi eda edip, arkasındaki saff ayağa kalkınca gerideki saff secdeye kapandı; ve kalktılar. Sonra geriki saff ilerledi; ileriki saff geriye çekildi. Sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) rükû'a vardı. Biz de hep birden rükû' ettik. Sonra başını rükû'dan kaldırdı; biz de toptan başlarımızı kaldırdık. Sonra ilk rek'âtda geride kalan, bu sefer Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hemen arkasında bulunan saff ile bîrlikde secdeye kapandı. Geriki saff düşmanın karşısına dikildi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) arkasındaki saffla inrîikde secdeyi edâ edince geriki saff secdeye kapanarak secde ettiler. Sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) selâm verdi; biz de hep birden selâm verdik.»

Câbîr: «Şu sizin muhafızlarınızın kumandanlarına yaptığı gibi...» demiş.

1983- Bize Ahmed b. Abdillâh b-. Yûnus rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Züheyr rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ebû'z-Zübeyr, Câbir'den naklen rivâyet etti. Câbir Şöyle dedi; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikde Cüheyneli bir kavme karşı harb ettik. Bizimle şiddetli bir Çarpışma yaptılar. Öğle'yi kıldığımız vakit müşrikler:

Bu müslümanlarm üzerine bir hamle yapsak onları mutlaka perişan ederdik; dediler. BjHftı hemen Cibrîl, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e haber vermiş, Oda bize söyledi, Ve buyurdu ki:

«Müşrikler: az sonra onların çocuklarından daha çok sevdikleri namaz vakti gelecek; dediler.» İkindi olunca Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bizi iki saff yaptı. Müşrikler kıble ile aramızda bulunuyorlardı.

Derken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) tekbîr aldı; biz de tekbîri aldık. O rükû' etti; biz de rükû' ettik. Sonra secdeye vardı. Onunla birlikte ilk saff da secdeye vardı. Onlar kalktığı vakit ikinci saff da secde ettiler. Sonra ilk saff geri çekildi; ikinci saff ilerleyerek, birinci saff ın yerine durdular. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (yine) tekbîr aldı; biz de tekbîr aldık. O rükû' etti; biz de rükû' ettik. Secdeye vardı; onunla beraber ilk saff secde etti; ikinci saff ayakta kaldı. İkinci saff da secde ettiği vakit toptan oturdular. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara selâm verdi.

Ebû'z-Zübeyr: «Sonra Câbir hassaten şunu söyledi: Şu sizin emirlerinizin kıldığı gibi...» demiş.

1984- Bize Ubeydullah b. Muâz El-Anberî rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize babam rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Şu'be, Abdurrahman b. Kaasim'den, o da babasından, o da Salih b. Havvât b. Cübeyr'den, o da Sehl b. Ebî Haşmeti'den naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

Korku ânında ashabına namaz kıldırmış da, onları arkasına iki safi yapmış. Hemen arkasında bulunanlara bir rek'ât kıldırmış. Sonra ayağa kalkmış ve arkasındakiler bir rek'ât namaz kilıncaya kadar ayakta durmuş. Sonra geriki safftakiler ilerlemiş; ön safftakiler de gerilemişler. Bu suretle (ilerleyenlere) bir rek'ât namaz kıldırmış. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gerileyenler bir rek'ât namaz kılıncaya kadar oturmuş; sonra selâm vermiş.

1985- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti.

Dedi ki: Mâlik'e, Yezîd b. Rûmân'an dinlediğim, onun da Salih İbn Havvât'dan, onun da Salih İbn Havvât'dan, onun da Zâtu'r-Rikaa' harbi vuku' bulduğu gün Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikde korku namazını kılan bir zâtdan rivâyet ettiği şu hadîsi okudum:

Bir taife Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) İle birlikde saff olmuş; bir taife de düşmanın karşısına durmuş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yanındakilere bir rek'ât namaz kıldırmış. Sonra ayakta durarak cemâat kendi kendilerine namazı tamamlamışlar. Sonra namazdan çıkarak düşmanın karşısına saff olmuşlar. (Bu sefer) Öteki taife gelmiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara da kalan rek'âtı kıldırmış. Sonra oturarak beklemiş, cemâat kendi kendilerine namazı tamamlamışlar; sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara selâm verdirmiş.

1986- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Affân rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ebân b. Yezîd rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Yahya b. Ebî Kesîr, Ebû Seleme'den, o da Câbir'den naklen rivâyet etti. Câbir Şöyle dedi:

«Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikde döndük ve Zâtü'r-Rikaa' denilen yere geldik. Gölgeli bir ağacın yanına geldiğimizde, onu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e bırakırdık. (Burada da öyle yaptık.) Derken müşriklerden bir adam çıkageldi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kılıcı ağaçta asılı îdi. Hemen Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kılıcını alarak, kınından çekti ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e:

— Benden korkuyormuşun? dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Hayır!» cevâbını verdi. Müşrik:

— Şimdi seni benden kim koruyabilir? dedi. Efendimiz:

«Beni, senden Allah korur.» cevâbını verdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in ashabı bu aadını tehdîd ettiler. O da kılıcı, kınına sokarak (ağaca) astı. Az sonra namaz için ezan okundu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir taifeye iki rek'ât namaz kıldırdı. Sonra onlar geri çekildiler; öteki taifeye de iki rek'ât namaz kıldırdı. Bu suretle Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) dört rek'at, cemâat ise ikişer rek'ât kılmış oldular.

1987- Bize Abdullah b. Abdirrahmân Ed-Dârimî rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize YaJ|yâ (yani İbn Hassan) haber verdi.

(Dedi ki): Bize Muâviye —ki İbn Şellâm'dır.— rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana Yahya haber verdi. Bana Ebû Selemete'bnü Abdirrahmân haber verdi. Ona da Câbir haber vermiş ki, kendisi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikde korku namazı kılmış. (Şöyle ki) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) iki taifeden birine iki rek'at namaz kıldırmış. Sonra öteki taifeye de iki rek'at kıldırmış. Bu suretle Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) dört rek'at namaz kılmış fakat her iki taifeye ikişer rek'at kıldırmış.

Bâbımız hadîslerinin ekserisini «Kütüb-ü Sitte» sahipleri tahrîc etmişleridir. Buhârî onların bâzılarını «Ebvâbu Salâti’l-Havf» de; bâzılarını da «Kitâbü'l-Megâzî» de tahrîc etmişdir.

Korku namazı ünvâm verilen namazdan murâd: Zelzele ve yangın gibi musibetler zamanında kılınması tavsiye buyurulan nafile namazlar değildir. Buradaki korku ile harp kasdedilmişdir. Binâenaleyh Bâbımızın hadîsleri harp devam ederken kılınacak vakit namazlarının keyfiyeti hakkındadır.

Her müslüman peşinen bilmelidir ki harp esnasında yani gülle ve kurşundan cihan yandığı, yer yerinden oynadığı anlarda bile beş vakit namazı kazaya, bırakmaya- ruhsat verilmemiş; O müdhiş anlarda dahi namazın edası emrolunmuşdur, Fahr-i Kâinat (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimizin ölüm döşeğinden kalkarak namaz kılması hattâ bir kaç defa arka arkaya bayılarak her ayıldıkça namaza davranması, bu mübarek ibâdetin derece-i ehemmiyyetini göstermeye kâfidir.

Biz bu bâbdaki tafsilâtı fıkıh kitaplarına bırakarak sadede avdet edelim...

Harp zamanında kılınacak vakit namazlarının sulh zamanındaki vakit namazlarına uymadığı Kur'ân-ı Kerîm ile sâbitdir. Bu bâbda Teâlâ Hazretleri Süre-i Nisa' âyet 101-103:

"Yer yüzünde sefere çıktığınız zaman şayet kâfirlerin size fenalık yapacağından endişe ederseniz namazı kasretmenizde üzerinize bir vebal yokdur. Şüphesiz ki kâfirler sizin apaçık düsmanlarınızdır. Sen de ashabının aralarında bulunur da, kendilerine namaz kıldırırsan onların bir kısmı seninle birlikde namaza dursun!..." buyurmuşdur. Yalnız bu namazların suretleri sünnetle beyân edilmişdir.

Şurası da unutulmamalıdır ki harp ve düşman korkusu namazın rekatlarını azaltma hususunda müessir değildir. Yalnız İbn Abbâs (radıyallahü anh) ile Tabiîn'den Hasan-ı Basrî ve Tâvûs hazerâtına göre düşman korkusu, namaz rek'âtlarının bire indirilmesi hususunda müessirdir. Mücâhid'in İbn Abbâs'dan rivâyet ettiği bir hadîsde: İbn Abbâs (radıyallahü anh):

«Allah, namazı Peygamberimizin dilinden hazarda dört, seferde iki ve harpte bir rek'ât olarak farz kılmışdır.» demişdir.

Bu hadîsi Müslim, Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce tahrîc etmişlerdir.

Atâ' Mücâhid, Hakem b. Uteybe, Katâde, İshâk ve Dahhâk'in mezhepleri de budur.

Ekseri ulemâ ile ashâb-ı kirâmdan İbn Ömer (radıyallahü anh)'a ve tabiînden İbrâhîm Nehai ile Süfyân-ı Sevrî'ye, Hanefîler'le, İmâm Mâlik ve İmâm Şâfiî'ye göre harp. korkusunun rek'at sayılarına hiç bir te'sîri yokdur. Binâenaleyh harpde bir rek'ât namaz kılmak, onlara göre caiz değildir. Namazın kasredilmesi harple değil; seferle ilgili bir mes'eledir.

Bâbımız hadîslerinde zikri geçen gazadan murâd: Zâtü'r-Rikau gazâsidır. Bu gaza Hicret'in dördüncü veya besinci yılında Necid'in Gatafân semtlerinde vuku' bulmuşdur.

Kikaa': Ruk'a'nın cem'i olup; yamalar mânâsına gelir. Mezkur gazaya Zâtü'r-Rikaa' denilmesinin sebebi: Müslümanların ayaklan delinerek, üzerlerine bez parçaları sarmalandır.

Bazıları müslümanların sıcakdan ayaklarını sardıklarını söylerler.

Bir takımları: «Bu gazaya Zâtü'r -Rikaa' denilmesi orada. bu isimde bir ağaç bulunduğu içindir.» demişlerdir.

Vâkıdî bu ismin verilmesine sebep olarak: O yerde bulunan kırmızı, beyaz, siyah alacalı bir dağı gösterir.

Yine Vâkıdî'nin beyânına göre Zâtü'r-Rikaa'. gazasına sebep: Halep'den gelen bir bedevinin verdiği mâlûmâtdır. Bu adam Benî Sa'lebe ile Beni Enmâr kabilelerinin müslümanlarla harp etmek üzere hazırlandıklarını ve pek çok asker topladıklarını söylemiş; bunları gözleriyle gördüğünü te'yîd ettikden sonra müslümanla-ra: «Siz hâlâ gafletdesmiz!» diyerek onları harbe teşvik etmişdir.

Bunun üzerine Resûl-î Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) bir rivâyetde dörtyüz, diğer rivâyette yediyüz kişilik bir ordu ile onlarla harbe çıktı.

Hazret-i Câbir hadîsinin bir rivâyetinde îsmi bildirilmeden müşriklerden olduğu söylenen ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i kendi kılıcı ile vurmak istediği beyân edilen şahsın ismi Gavres b. Hars'dır. Nitekim Buhârî'nin bir rivâyetinde tasrih edilmişdir. İbn İshâk'ın rivâyetinde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) müşrike cevabın ıverdikten sonra: «Cibrîl onun göksüne dokundu ve elinden kılıç düştü. Bu sefer onu Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) alarak ;

Şimdi benden seni kim kurtarır? dedi. Müşrik: Hiç kimse!., cevabını verdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): — «Kalk işine git! buyurdu.» deniliyor.

Buhârî rivâyetlerinde de beyân edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimiz neticede galebe kendi eline geçtiği hâlde o adamı muâhaze buyurmamışdir. Çünkü küffârın müslüman olmalarını gönülden arzu ediyordu. Bunu da ileride müslüman clur ümidi ile affet-rişti, Nitekim Vâkidî'nin beyânına göre bu zât sonradan müslüman olmuş ve kavm-ü kabilesinin yanına dönerek bir çok kimselerin müslümanlığı kabul etmelerine sebeb olmuşdur.

Salih b. Havvât’ın: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) le birlikde namaz kılan...» dediği zâtın ismi bâzılarına göre: Sehl b. asıne'dir. Bazıları Sehl b. Abdillâh olduğunu söylemiş; bir takımları da Salih b. Havvat’ın babası Havvât b. Cübeyr olduğunu tercih etmişlerdir.

Allâme Aynî; Salih b. Havvât’ın hadîsi hem babasından hem de Sehl b. Ebî Hasıne'den işitmiş olduğuna il mâl vermekte ve: «Bundan dolayıdır ki onun ismini bazen müphem bırakıyor; bazen de tefsir ediyor.» demektedir.

Havvât hadîsini Buhârî hem merfû' hem mevkuf yollarc tahrîc etmişdir.

Bu hadîs hakkında İmâm Mâlik: «Korku namazı hususun işittiğim en güzel hadîs budur..» demişdir. Hazret-i Mâlik'in bu sözü, kor namazının keyfiyyeti hakkında muhtelif sıfatlar işitmiş olmasını ikti eder. Kendisi bunların içinden Salih b. Havvât hadîsi ile arr etmişdir.

Filhakika korku namazı hakkında muhtelif rivâyetler vardır.

Tirmizî, İbn Ömer (radıyallahü anh) hadîsini tahi ettikden sonra: «Bu bâbda Câbir, Huzeyfe, Zeydü'bn Sabit, İbn Abbâs, Ebû Hü reyre, İbn Mes ûd,. Sehlü'bnü Ebî Hasıne, Ebû Ayyaş Zey b. Sâmit ve Ebû Bekre (radıyallahü anhûm)'den dahi rivâyetler bulunduğunu söylemişdir. Aynî bunlara Hazret-i Alî, Âişe Havvât b. Cübeyr ve Ebû Mûse'l-Eş'ar (radıyallahü anhüm) hazerâtım da ilâve etmişdir. Bunlardan Câbir hadîsi Bâbımız hadîsleri meyânındadir. Ayni hadîsi Buhârî muallâ olarak «Meğâzî» bahsinde rivâyet etmişdir. Huzeyfe hadîsini Ebü Dâvûd ile Nesâî; Zeydü'bnü Sabit hadîsini Nesâî, Hazret-i Alî hadîsini Bezzâr, Âişe (radıyallahü anh Hüreyre hadisini Buhârî ile Nesâî, İbn Mes'ûı hadîsini Ebû Dâvûd; Sehlü'bnü Ebî Hasıne hadîsini Tirmizî, Ebû Ayyaş hadîsini Ebû Dâvûd ili Nelâî; Ebû Bekre hadîsini yine Ebû Dâvûd ile Nesâî, Hazret-i Alîy hadîsini Bezzâr, Âişe (radıyallahü anha) hadîsini Ebû Dâvûd; Havvât b. Cübeyr hadîsini İbn Mendeh; Ebû Mûsâ (radıyallahü anh) hadîsini de İbn Abdilberr tahrîc etmişlerdir.

Korku namazının ilk def'â ne zaman kılındığı ulemâ arasında ihtilaflıdır. Cumhûr'a göre: İlk defa Zâtü'r-Rikaa' gazasında kılınmışdır. Bazıları, daha başka yerde kılındığını söylerler.

İmâm Gazâlî (450-505) «El-Vasît» nâm eserinde Zâtü'r-Rikaa gazasının, son gaza olduğunu söylemiş; Râfiî dahi bu husûsda ona tabî olmuş ise de İbn's - Salâh «Müşkilü'l-Vasît» adlı eserinde, bunun doğru olmadığını, Zâtü'r-Rikaa gazasının son gaza değil, sona yakın olanlardan bile olmadığını söylemiş; «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in son gazası Tebûk'dür.» demişdir.

İbn Hazm (384-456): «Korku namazının en güzel vasfı Ebû Bekre hadîsinde yapılmışdır. Çünkü bu namaz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kıldığı son korku namazıdır.» demişdir.

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimizin kıldırdığı bu namaz bâzı rivâyetlere göre ikindi; diğer bâzılarına göre öğledir.