14- Namazda ve Namaz Dışında Mescide Tükürmekden Nehy Bâbı 1251- Bize Yahya b. Yahya Et-Temîmî rivâyet etti. Dedi ki: Mâlik'e, Nâfi'den dinlediğim, onun da Abdullah b. Ömer'den naklettiği şu hadîs'i okudum: — Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (mescidin) kıble duvarında bir tükürük görmüş ve onu kazımış, sonra cemaata dönerek: — «Bîriniz namaz kılarken yüzünün olduğu tarafa tükürmesin. Çünkü Allah (in kıblesi) namaz kıldığı zaman onun yüzünün döndüğü taraftadır.» buyurmuşlar. 1252- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. (Dedi ki) Bize Abdullah b. Nümeyr ile Ebû Üsâme rivâyet ettiler. H. Bize İbn Nümeyr de rivâyet etti. (Dedi ki) Bize babam rivâyet etti. Bunların ikisi de Ubeydullah'dan rivâyet etmişlerdir. H. Bize Kuteybe ile Muhammed b. Rumh'da Leys b. Sa'd'dan rivâyet ettiler. H. Bana Züheyr b. Harb dahi rivâyet etti. (Dedi ki) Bize İsmail (yanî İbn Uleyye) Eyyûb'dan rivâyet etti. H. Bize İbn Râfi' dahi rivâyet etti. (Dedi ki) Bize İbn Ebi Füdeyk rivayet etti. (Dedi ki) Bize Dahhâk (Ya'nî İbn Osman) haber verdi. H. Bana Hârûn b. Abdillâh da rivâyet etti. (Dedi ki) Bize Haccâc b. Muhammed rivâyet etti. Dedi ki: İbn Cüreyc: Bana Mûsâ b. Ukbe haber verdi; dedi. Bu râviîlerin hepsi Nâfi'den, o da İbn Ömer'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etmişler ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) mescid'in kıblesinde bir tükürük görmüş. Yalnız Dahhâk müstesna! Çünkü onun hadîsinde: «Kıblede bir tükürük gördü.» denilmiş ve Mâlik hadîs'i mavnasında rivâyet edütnişdir. 1253- Bize Yahya b. Yahya ile Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ve Am-rü'n - Nâkid hep beraber Süfyân'dan rivâyet ettiler. Yahya dedi ki: Bize Süfyân b. Uyeyne, Zührî'den, o da Humeyd b. Abdirrahmân'dan, o da Ebû Saîd-i Hudrî’den, naklen haber verdi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Mescid'in kıblesinde tükürük görmüş de o'nu çakı! taşı ile ovalamış, sonra bir kimsenin sağına yahut önüne tükürmesini yasak etmiş. Lâkin soluna yahut sol ayağının altına tükürmeyi emir buyurmuş. 1254- Bana Ebû't - Tâhir ile Harmele rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize' İbn Vehb, Yûnus'dan rivâyet etti. H. Dedi ki: Bana Züheyr b. Harb'da rivâyet etti. (Dedi ki) Bize Ya'kûb b. İbrahim rivâyet etti. (Dedi ki) Bize babam rivâyet etti. Bunların ikisi de İbn Şihâb'dan, o da Humeyd b. Abdirrahmân'dan naklen rivâyet etmişler. Ona da Ebû Hüreyre ile Ebû Saîd haber vermişler ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir tükürük görmüş...» ve hadîs'i İbn Uyeyne hadîs'i gibi rivâyet etmişler. 1255- Bize Kuteybetü'bnü Saîd, Mâlik b. Enes'den kendisine okunanlar meyanında olmak üzere duyduğu» onun da Hişâm b. Urve'den, onun da babasından, onun da Âişe'den naklen rivâyet ettiği şu hadîs'i tahdîs eyledi ki Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (mescidin) kıble duvarında bir sümük veya tükürük görerek, onu kazımış. 1256- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Züheyr b. Harb hep birden İbn Uleyye'den rivâyet ettiler. Züheyr dedi ki: Bize İbn Uleyye, Kâsım b. Mihrân'dan, oda Ebû Râfi'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) mescidin kıblesinde bir balgam görmüş ve cemaata dönerek: «Sizin birinize ne oluyor ki Rabbinin kıblesine dönüyor da önüne tükürüyor?!.. Hiç sizden biriniz kendisine doğru dönülüpde yüzüne tükûrülmesini ister mi? O hâlde biriniz tüküreceği zaman sol tarafına, ayağının altına tükürsün! Buna imkân bulamazsa şöyle yapsın!» buyurmuşlar. Kâsım elbisesine tükürmüş, sonra elbisenin iki tarafına birbiri üzerine oğuşturmuş. 1257- Bize Şeybân b. Ferrûh da rivâyet etti. (Dedi ki) Bize Abdülvâris rivâyet etti. H. Dedi ki: Bize Yahya b. Yahya da rivâyet etti. (Dedi ki) Bize Hüseyni haber verdi. H. Dedi ki: Bize Muhammed b. El-Müsennâ dahi rivâyet etti. (Dedi ki) Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. (Dedi ki) Bize Şu'be rivâyet etti. Bu râvilerin hepsi Kâsım b. Mlırân'dan, o da Ebû Râfi'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den İbn Uleyye hadîs'i gibi rivâyetde bulunmuşlardır. Hüseyni, hadîsinde: «Ebû Hüreyre: Sanki ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i elbisesini birbiri üzerine katlarken görür gibiyim dedi. cümlesini ziyade etmiştir. 1258- Bize Muhammed b. El-Müsennâ ile İbn Beşşâr rivâyet ettiler. İbn'l - Müsennâ dedi ki: Bize Muhammed b. Cafer rivâyet etti. (Dedi ki) Bize Şube rivâyet etti. (Dedi ki) Katâde'yi, Enes b. Mâlik'den rivâyet ederken dinledim. Dedi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Biriniz namazda bulunursa muhakkak Rabbi ile münâ'cât eder. O hâlde sakın önüne ve sağ tarafına tükürmesin! Lâkin sol tarafına ayağının altına tükürsün!» buyurdular. 1259- Bize Yahya b. Yahya ile Kuteybetü'bnü Saîd rivâyet ettiler. Yahya (Bize haber verdi.) tâbirini kullandı. Kuteybe ise: Bize Ebû Avâne, Katâde'den, o da Enes b. Mâlik'den naklen rivâyet etti; dedi. Enefl Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Mescidde tükürmek günahdır. Keffâreti'de onu gömmekdir.» buyurdular. 1260- Bize Yahya b. Habîb El - Hârisî rivâyet etti. (Dedi ki) Bize Hâlid (yani İbnu'l - Haris) rivâyet etti. (Dedi ki) Bize Şu'be rivâyet etti. Dedi ki; Katâde'ye mescidde tükürmenin hükmünü sordum, şu cevâbı verdi: Ben Enes b. Mâlik'i şöyle derken işittim: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Mescidde tükürmek günahdır. Keffâreti'de onu gömmekdir.» buyururken işittim. 1261- Bize Abdullah b. Muhammed b. Esma' Ed-Dubaî ile Şeybân b. Ferrûh rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize Mehdi b. Meymûn rivâyet etti. (Dedi ki) Bize Ebû Uyeyne'nin azatlısı Vâsıl, Yahya b. Ukayl'den o da Yahya b. Ya'mer'den, o da Ebû'l - Esved Ed - Dili'den, o da Ebû Zerr'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti. Efendimiz «Ümmetimin butun âmelleri — iyisi, kötüsü — bana arzolundu. İyi amellerinin içinde yoldan atılan eziyet verici şeyleri gördüm. Kotu amellerinin içinde ise mescidde tükürülüp de gömülmeyen balgamı gördüm.» buyurmuşlar. 1262- Bize Ubeydullâh b. Muâz El - Anberi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize babam rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Kehmes, Yezîd b. Abdillâh b. Şıhhîr'den, o da babasından naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: -Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikde namaz kıldım. Sonra tükürdüğünü, arkasından tükürdüğünü de ayakkabı ile ovaladığını gördüm.» 1263- Bana Yahya b. Yahya rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Yezid b. Zürey', Cüreyrî'den o da Ebû'l - Ala' Yezîd b. Abdillâh b. Sıhhîmden, o da babasından naklen haber verdi ki; babası Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikde namaz kılmış; «Tükürdü ve arkasından onu sol ayakkabı ile ovaladı.» demiş. Bu hadîs'in muhtelif rivâyetlerini Buhârî «Namaz» bahsinin müteaddid yerlerinde tahrîc ettiği gibi Kütüb-i Sitte sahihlerinden Ebû Dâvûd, Tirmizî ve Nesâî dahi muhtelif râvilerden «Namaz» bahsinde tahrîc etmişlerdir. Bu husûsda daha başka rivâyetler de vardır. Hatta Nesâî'nin, Hazret-i Enes'den rivâyetinde şöyle denilmektedir: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) mescid'in kıblesinde bir balgam gördü bunun üzerine gadablandı. O derecede ki mübarek yüzü kıpkırmızı kesildi. Derken Ensâr'dan bir kadın kalkarak o balgamı kazıdı ve yerine koku sürdü. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Bu ne güzel sey» buyurdular. Hadîs'in bir rivâyetinde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in mihrâbda balgamı görünce: «Bu mescid'in imâmı kim?» diye sorduğu; Kim olduğunu Öğrenince onu İmâmlıktan azlettiği, imanım zevcesi bunu haber alınca derhâl mihrabı temizleyerek koku serptiği, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu görünce memnun kaldığı ve kadının İmâmın zevcesi olduğunu anlayınca kocasının dikkatsizliğini affederek yine İmâm bıraktığı kaydedilmektedir. Nühâme: Göğüsden çıkan, balgamdır. Muhat: burundan akan şeydir. Ağızdan akana da busâk veya büzâk derler. Yine bu hadîs'in bir rivâyetinde Resûl-ü Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem): «Biriniz namazına durdu mu, artık o Rabbi ile münâcaat'da bulunur. Yahut Rabbi onunla kıble arasındadır. Binaenaleyh sakın kıble tarafına tükürmesin! Lâkin sol tarafına, yahut ayağının altına tükürsün...» buyurmuşdur. Münâcaat: Nevevî'nin beyânına göre kalbin huzur ve ihlâsına, Zikrullâh için hazırlığına işâretdir. Asıl münâcaat iki kişinin aralarında gizlice konuşmalarıdır. Allah'a münâcaatda bulunmak mecazdır. Çünkü hissî söz ancak kul tarafından söylenir. Şu hâlde buradaki münâcaat'dan murâd onun lâzımı olan hayırdır. Bu söz bir teşbih'de olabilir. Yânî namazda olan kimse Rabbi ile münâcaatda gibidir. Yine hadîsin bir rivâyetinden anlaşıldığına göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) duvardaki balgamı hutbe okurken görmüş ve minberden inerek onu silmişdir. Hatta bir rîvâyetde za'ferân isteyerek yerine zâ'ferân sürmüşdür. Hadîs'in bir rivâyetindeki: «Çünkü Allah yüzünün olduğu taraftadır.» buyurulması mecazdır. Bundan, murâd: Kıble tarafının ta'zîm edilen bir yer olduğunu bildirmekdir. Bundan Allah'ın azametinin kasdedilmiş olması da mümkündür. Yani namaz kılan kimse Allah'ın azametini düşünerek kıble tarafına tükürmemelidir. Sağ tarafa tükürmenin menedilraesi ise onun sol üzerine bir meziyet ve fazileti olduğundandır. Hâsılı: Mescid içine tükürmek veya sümkürmek mutlak sûretde mem-nû'dur ve günahdır. Buna ihtiyâcı olanlar yanlarında mendil bulundurmalı ve ona tükürmeli, burnunu da onunla temizlemelidir. Mescidde süm-kürmenin kefareti o pisliği defnetmekdir. Buradaki defin sözünden ne kastedildiği ulemâ arasında ihtilaflıdır. Cumhûr'a göre murâd; pisliği mescid'in yerdeki toprağına veya kumuna gömmekdir. Mescid'in yerinde böyle bir şey bulunmaz da halı ve emsali şeylerle döşeli olursa o zaman defin'den murâd pisliği dışarıya çıkarıp atmak olur. Zâten ulemâ'dan bazıları: «Defin'den murâd onu mescid'den çıkartmakdır.» demişlerdir. Sonra ağız ve burundan çıkan iğrendirici şeylerin temizlenmesi yalnız mescide mahsûs değildir. Bu her yerde lâzımdır. İmâm Mâlik'den bir rivâyet'e göre, namaz hâricinde bu gibi şeylerin zararı yokdur. Fakat İbn Mes'ûd (radıyallahü anh)'dan rivâyet edildiğine göre yalnız namazda değil, her zaman sağ tarafa tükürmek mekrûhdur. Hazret-i Muâz b. Cebel: «Müslüman olahdan beri sağ tarafıma tükürmedim.» demişdir.-Hazret-i Ömer b. Abdülâziz'in oğlunu bu gibi şeylerden mutlak sûretde nehyederdiği rivâyet olunur. Bütün bunlar tükürmenin ve burun atmanın mutlak sûretde yani namazda olsun olmasın usûlüne riâyetle yapılmasına delâlet ederler. Hazret-i Ebû Übeydetü'bnü-Cerrah (radıyallahü anh) dan rivâyet olunduğuna göre; «Kendisi bir akşam mescidde tükürmüş, tükürdüğü şeyi gömmeyi de unutmuş. Evine geldiği zaman bunu hatırlayınca hemen bir ışık bularak gecelikle tükürüğünü bularak gömmüş ve: «Allah'a hamd olsun ki bu gecenin günahını bana yazmadı.» demiş. Görülüyor ki, bütün bu rivâyetler insanları iğrendirecek balgam ve sümük gibi şeylerin görülecek yerlere atılmasını menetmekde, bunlar için mendil gibi şeyler kullanmaya ve binnetice temizliğe teşvik buyurmaktadır. |