Geri

   

 

 

 

İleri

 

14- Besmele Berae'den Maada Her Sürenin Başından Bir Âyettir Diyenlerin Delil Bâbı

920- Bize Alî b. Hucr es-Sa'dî rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ali b. Müshir rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Muhtar b. Fülfül, Enes b. Mâlik'den naklen haber verdi. H.

921- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivâyet etti. Lâfız onundur.

(Dedi ki): Bize Ali b. Müshir, Muhtar'dan, o da Enes'den, naklen rivâyet etti. Enes şöyle dedi:

Bir gün Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) aramızda idi. Biraz uyku kestirdi, sonra gülümsiyerek başını kaldırdı. Biz, niye güldün ya Resûlallah dedik:

«Az önce bana bir sûre indirildi» buyurdu. Arkasından şunu okudu: «Rahman ve Rahîm olan Allahın ismiyle: Gerçekten Biz sana Kevseri verdik. O halde. Rabbin İçin -namaz kıl. Kurban kes! Sana düşmanlık eden yok mu! İşte ebter odur!...» Sonra: Kevser nedir bilir misiniz? dedi. Biz:

— «Allah ve Resûlü bilir» cevabını verdik.

— «O Rabbim azze ve cellenin bana vad ettiği bir nehirdir. Onun üzerinde peke ok hayır vardır. O bir havuzdur; Kıyâmet gününde ümmetim ona gelecektir, kabları yıldızların sâyısıncadır. Derken içlerinden,bir kul çıkarılıp atılacak. Bunun üzerine,ben Yarabbi! O benim ümmetim dendir diyeceğim: Allahü teâlâ: ümmetinin senden sonra ne bid'atlar îcad ettiğini» sen bilmezsin! diyecek.

İbn Hucr, kendi hadisinde: «Mescidde bizim aramızda iken» ve «O kulun senden sonra ne bid'atlar ettiğini» cümlelerini ziyade eyledi.

922- Bize Ebû Küreyi; Muhammed b. Alâ rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İbn Fudayl, Muhtar b. Fülfül'den naklen haber verdi.

Dedi ki: Enes b. Mâlik'i şunu söylerken işittim:

«Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i biraz uyku kestirirken gördüm» ve hadîsi İbn Müshir rivâyeti gibi. nakletmiş,- yalnız o:

«Rabbını azze ve celle'nin cennette bana vad ettiği bir nehirdir, üzerinde bir havuz vardır» demiş «Kapları yıldızların adedincedir» cümlesini zikretmemiş.

İğfâe: Uyku kestirme, şekerleme yapma mânâlarına gelir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e ekseriyetle vahiy bu halde gelirdi. Sahihi Müslim şarihlerinden Ubbi'ye göre; iğfâe'den murad: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in konuşulanlardan yüz çevirmesidir. Vahyin geliş şekillerini «Kitabu’l-iman» da görmüştük. Havzu Kevser hakkında dahi evvelce söz geçmişti.

Şâni': Buğzeden, düşmanlık yapan mânâsına gelir. -Ehter; Kuyruğu kesilmiş demektir. Bundan murâd zürriyeti ve tâbi'leri kalmayan demektir. Bazıları Ebter'in hâr türlü hayırdan kesilmiş hayırsız mânâsına geldiğini söylerler.

Müfessirlerin beyânına göre Kevser sûresi' Âs b. Vâil ve emsali müşrikler hakkında nâzil olmuştur. Bunlar Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e buğzeder, ebter demek küstahlığında bulunurlardı.-Kevser bu hadîste «Cennette bir nehirdir» diye tefsir bayur-ulmaştur. Müfessirler, onun daha başka mânâlara geldiğini de söylemişlerdir. Mezkûr mânâların içersinde en ziyade göze çarpanı, çok hayır ifade etmesidir.