1- Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in Ümmetini Azîz Ve Celîl Olan Allah'ı Birlemeye Çağırması Hakkında Gelen Hadîsler Bâbı7459 Bize İsmaîl ibn Umeyye, Yahya ibn Abdülah ibn Muhammed ibn Safî tahdîs etti. O da ibn Abbâs'ın kölesi Ebû Ma'bed'den işitti. O da der ki: Ben İbn Abbâs radıyallahü anhüma'tan işittim, şöyle diyordu: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Muâz ibn Cebel'i Yemen'in bir tarafına vâlî gönderdi ve ona şöyle ta'lîmât verdi: 7460- Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Muâz ibn Cebel'i Yemen'in bir tarafına vâlî gönderdi ve ona şöyle ta'lîmât verdi: — " (Ey Muâz!) Şimdi sen kitâb ehli olan bir kavim üzerine vâli gidiyorsun. Oraya vardığında tik vazifen Yemenlileri Yüce Allah'ı birleyip tevhîd etmelerine çağırmak olsun. Allah'ın birliğini tanıdıkları zaman onlara Allah 'ın kendilerine gece ve gündüzleri içinde üzerlerine beş vakit namaz farz kılmış olduğunu haber ver. Namaz kılmaya başladıklarında da Allah'ın kendilerine mallarının zekâtını farz kılmış olduğunu ve bu zekâtlarının zenginlerinden alınıp fakirlerine verileceğini haber ver. Yemenliler bunu da ikrar ve kabul edince, onlardan zekât al, fakat insanların mallarının en iyilerini almaktan sakın!". 7461 Bize Şu’be, Ebû Husayn ile el-Eş’as ibn Suleym'den tahdîs etti. Bu ikisi de el-Esved ibn Hilâl’den işitmişlerdir ki, Muâz ibn Cebel şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): — "Yâ Muâz! Allah'ın kulları üzerindeki hakkı nedir, bilir misin?” diye sordu. Muâz: — Allah ve Rasûlü en bilendir, dedi. Peygamber: — "Kulların Allah'a ibâdet etmeleri ve O’na hiçbirşeyi ortak kılmamalarıdır" buyurdu. Sonra da: — "Kulların Allah üzerindeki hakları nedir, bilir misin?" diye sordu. Muâz da: — Allah ve Rasûlü en bilendir, dedi. Peygamber: — " (Büyük günâhlardan çekinen ve emirleri yerine getiren) kullarını azâb etmemesidir" buyurdu. 7462 Ebû Saîd el-Hudrî (radıyallahü anh)'den (o şöyle demiştir): Sahâbîlerden birisi diğer birinin geceleyin “Kul huvellahu ahad" Sûresi'ni okumakta olduğunu, hiç durmadan bu sûreyi tekrarlamakta olduğunu işitti. Sabah olunca Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldi ve bunu kendisine zikretti, Sûreyi okuyan zât, okumasını azımsayarak sanki hâlâ bu sûreyi tekrarlıyordu. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): — "Nefsim elinde bulunan Allah'ayemîn ederim ki, bu sûre muhakkak Kur'ân'ın üçte birine denk olur" buyurdu. 7463- İsmâîl ibn Ca'fer, Mâlik'ten; o da Abdurrahmân'dan; o da babası Abdullah ibn Abdirrahmân ibn Ebî Sa'saa'dan; o da Ebû Saîd'den şunu ziyâde etti: Ebû Saîd: Bana annemin erkek kardeşi olan Katâde ibnu'n-Nu'mân, Peygamberden haber verdi, demiştir. 7464 Ebu'r-Ricâl Muhammed ibn Abdirrahmân, annesi Amr bintu Abdirrahmân'dan; o da Âişe (r.anha)'den tahdîs etti. Annesi Peygamberin zevcesi Âişe'nin terbiyesinde bulunmuştu. Âişe şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) sahâbîlerinden bir zâtı bir askerî birliğe kumandan yapıp gazaya göndermişti. Bu zât maiyyetindeki arkadaşlarına kıldırdığı namazlarda Kur'ân okur ve kıraatini her zaman "Kul huvellâhu ahad" Sûresi ile bitirirdi. Bu sefer hey'eti gazadan döndüklerinde kumandanın bu âdetini Peygamber'e zikrettiler. Peygamber de onlara: —“Niçin böyle yapmakta olduğunu kendisine sorunuz" buyurdu. Onlar da gidip bunu kendisine sordular. Kumandan da: — "Kul huvellâhu ahad" Sûresi, Rahmân'ın vasıf ve ta'rîfidir (Allah'ın bütün isimleri ve sıfatları bu sûrededir). Onun için ben bu sûreyi okumayı severim, diye cevâb verdi. Gelip bu cevâbı haber verdiklerinde Peygamber: — "Siz de kumandana, Allah'ın da onu muhakkak sevmekte olduğunu haber veriniz!" buyurmuştur. |