Geri

   

 

 

 

İleri

 

17- Peygamberin Zikrettiği Ve İlim Ehlinin İttifakına Teşvîk Eylediği Şeyler, İki Harem Ahâlîsinin; Mekke Ve Medine'deki Sahâbîlerin Üzerinde İttifak Ettikleri Şeyler, Medine'de Peygamber'in Hazır Bulunduğu Yerler, Muhacirlerin Ve Ensâr'ın Hazır Bulundukları Yerler, Peygamber'in Namaz Kıldırdığı Yerler İle Peygamber'in Minberi Ve Kabri Bâbı

7408 Bize Mâlik, Muhammed ibnu'l-Munkedir'den; o da Câbir ibn Abdillah es-Sulemî (radıyallahü anh)'den şöyle tahdîs etti: Bir bedevî, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a İslâm üzere bey'at etti. Ardından bu bedevîye Medîne'de ateşli bir hastalık isabet etti. Bunun üzerine o bedevî Rasûlüllah'a geldi de:

— Yâ Rasülallah! Benim bey'atimi boz! dedi.

Rasûlüllah bu teklîfi kabul etmedi. Sonra bedevî yine gelip:

— Yâ Rasülallah, benim bey'atimi boz, dedi.

Rasûlüllah yine kabul etmedi. Sonra bedevî yine gelip:

— Yâ Rasülallah, benim bey'atimi boz, dedi.

Rasûlüllah yine kabul etmedi. Sonra bedevî yine gelip:

— Benim bey'atimi boz, dedi.

Rasûlüllah yine kabul etmedi. Bunun üzerine ardından o bedevî Medîne'den çıkıp gitti. Bunun üzerine Rasûlüllah:

— "Medine şehri ancak demirci körüğü gibidir, kirini dışarı atar, temizini de süzüp tasviye eder" buyurdu.

7409  Abdullah İbn Abbâs radıyallahü anhüma tahdîs edip şöyle demiştir:

Omer ibnu'l-Hattâb (radıyallahü anh) 23 yılında son haccını yaptığı zaman ben Minâ'da Abdurrahmân ibn Avf'ın yanında birtakım kimselere Kur'ân okutuyordum. Abdurrahmân ibn Avf bana şöyle dedi: Bugün ben Omer'in yanında idim. Eğer sen de Emîru'l-Mü'rninîn'ûı yanında hazır bulunsaydın (elbette acâib birşeye şâhid olurdun)! Onun yanına bir adam geldi:

— Ey Mü’minlerin Emîri, haberin olsun; Fulân kimse: "Eğer Mü'minlerin Emîri Omer ölürse, ben elbette Fulân kimseye bey'at ederim!" diyordu, dedi.

Bunun üzerine Omer:

— Vallahi bu akşam halkın karşısına dikilip bir hutbe yapacağım da milletin mukadderatını gasbetmek isteyen bu adamları ortaya koyarak, bunların tesvîlâtından halkı sakındıracağım! dedi.

Ben:

— Ey Mü’minlerin Emîri, böyle yapma! Çünkü bu hacc mevsimi sırasında insanların câhilleri ve rezîlleri toplanırlar ve senin meclisin üzerine gâlib olurlar. Ben onların senin konuşmanı yerli yerine koyamıyacaklarından ve onu, her nakledip taşıyıcının sür'atle ve düşüncesizce bir yerlere uçuracağından (ve bir ihtilâle sebeb olacağından) korkarım. Onun için sen sabret, nihayet Medine'ye, hicret yurdu ve sünnet yurdu olan Medine'ye var ve orada Muhacir ve Ensâr'dan olan Rasûlüllah'ın sahâbîleri ile buluşur toplanırsın. Onlar senin konuşmanı iyi muhafaza ederler ve onu gerekli yerine indirirler, dedim.

Bunun üzerine Omer:

— Vallahi Medine'de ilk duracağım makaamda elbette dikilip bu konuşmayı yapacağım! dedi.

İbn Abbâs rivayetine devamla şöyle dedi: Medine'ye geldiğimizde (cumua günü güneş meyledince Omer geldi, minbere oturdu, müezzin susunca ayağa kalktı, Allah'a hamd ve senadan sonra) şöyle dedi:

— Şübhesiz Allah, Muhammed'i hakk peygamber olarak gönderdi ve O'na Kitâb'ı indirdi. O'na indirilen şeyler içinde Recm Âyeti de vardı!.

7410 Bize Hammâd ibn Zeyd, Eyyûb'dan tahdîs etti ki, Muhammed ibn Sîrîn şöyle demiştir: Biz Ebû Hureyre (radıyallahü anh)’nin yanında idik. Ebû Hureyre'nin üzerinde mışk denilen kırmızı çamur boyasıyle boyanmış ketenden iki elbise vardı. Bu sırada sümkürdü de:

— Bah bah! Ebû Hureyre keten elbise içinde sümkürüyor! Yemîn olsun bir vakitler ben kendimi şu hâlde görmüşümdür: Ben Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın minberi ile Âişe'nin hücresi arasında bayılmış olarak yere düşerdim de biri gelir, ayağını boynum üzerine kor ve beni deli olmuş zannederdi; Halbuki bende hiçbir delilik yoktu, bende açlıktan başka birşey yoktu, dedi.

7411 BizeSufyân es-Sevrî haber verdi ki, Abdurrahmân ibn Abis şöyle demiştir: İbn Abbâs radıyallahü anhüma'a:

— Sen Peygamber'in beraberinde bayram namazgâhında hazır bulundun mu? diye soruldu.

ibn Abbâs şu cevâbı verdi:

— Evet, bulundum. O'na olan yakınlığım olmasa idi, küçüklüğümden dolayı orada hazır bulunamayacaktım. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Kesîr ibnu's-Salt (ibn Ma'dikerb el-Kindî)’ın evinin hizasındaki sütunun yanına geldi. Orada bayram namazını kıldırdı. Sonra hutbe yaptı. -Ne bir ezan ve ne bir ikaamet zikretti-. Sonra Peygamber (kadınlar tarafına gelip onlara) sadaka vermelerini emretti. Bunun üzerine kadınlar kulaklarına ve boğazlarındaki zînetlerine işaret etmeye başladılar. Peygamber, Bilâl'e emretti de Bilâl kadınların yanına vardı, kadınlar zînetlerini onun elbisesi içine attılar. Sonra Bilâl, Peygamber'in yanına döndü.

7412 Bize Sufyân ibn Uyeyne, Abdullah ibn Dinar'dan; o da İbn Omer (radıyallahü anh) 'den: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Küba'ya bazen yürüyerek, bazen binerek gelir idi, diye tahdîs etti.

7413 Bize Ebû Usâme, Hişâm'dan; o da babası Urve'den tahdîs etti ki, Âişe (r.anha) Abdullah ibnu'z-Zubeyr'e:

— Ben öldüğüm zaman beni kadın arkadaşlarımın beraberinde Bakî’ Mezarlığı'na göm. Sakın beni içinde iki sahâbîsiyle birlikte gömülü olduğu benim hücremde Peygamber'in yanına gömmeyesin! Çünkü ben (diğer kadınlarından ayrı, Peygamber ve iki sahâbîsinin yanında gömülü olmakla) tezkiye edilip övülmemi istemiyorum, dedi.

7414- Ve Hişâm'dan; o da babası Urve'den gelen rivayette, Omer ibnu'l-Hattâb yaralanınca, Âişe'ye haber gönderdi de:

— Bana iki arkadaşımın yanına gömülmeme müsâade et! dedi. Âişe de:

— Evet vallahi, diye müsâade etti. Urvetu'bnu'z-Zubeyr şöyle dedi: Sahâbîlerden herhangibiri Âişe'den Peygamber ve iki sahâbîsiyle beraber gömülmesini istediği zaman, Âişe:

— Hayır vallahi, ben ebeden onların yanına herhangibir kimsenin gömülmesini tercih etmem, diye cevâb vermiştir.

7415 ibn Şihâb şöyle dedi: Bana Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle haber verdi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ikindi namazını kıldırırdı da (namazdan sonra) Avâlî'ye gider ve oraya varırdı da, güneş hâlâ yüksek bulunurdu.

el-Leys ibn Sa'd, Yûnus'tan: Avâlî’nin uzaklığı dört mil yahut üç mildir, dediğini ziyâde etmiştir.

7416 Bize el-Kaasım ibn Mâlik tahdîs etti ki, el-Cuayd şöyle demiştir: Ben es-Sâib ibn Yezîd'den işittim: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında sâ' ölçeği, bugünkü müdd'ümüz ölçüsüyle bir müdd ile üçte bir müdd mikdârı idi. Sâ' ölçeği Omer ibn Abdilazîz zamanında artırıldı, diyordu.

7417 Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh): Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Medîneliler'i kasdederek: "Allah'ım, bunların mikyâl ölçeklerinde bereket ihsan et. Onların sâ' ve müdd ölçeklerine de bereket ver!" diye duâ buyurdu, demiştir.

7418 Bize Mûsâ ibn Ukbe, Nâfi'den; o da İbn Omer (radıyallahü anh) 'den şöyle tahdîs etti: Yahudiler, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına birbiri ile evli iken zina etmiş bir adamla bir kadın getirdiler. Peygamber o zinâcıların taşlanmalarını emretti de, onlar Mescid'in yanında cenazelerin konulduğu yerin yakınında taşlandılar.

7419 Bana Mâlik, Muttalib'in âzâdlısı Amr'dan; o da Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh)'ten şöyle tahdîs etti. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Uhud Dağı kendisine görününce: "Şu Uhud'dur. O bizi sever, biz de onu severiz. Allah 'ım! Şübhesiz İbrâhîm Peygamber Mekke'yi harem kıldı. Ben de Medine'nin şu iki kara taşlık arasındaki sahasını harem kılıyorum" buyurdu.

Uhud hakkındaki bu hadîsi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den rivayet etmekte Sehl ibn Sa'd da Enes ibn Mâlik'e mutâbaat etti.

7420 Bana Ebû Hazım tahdîs etti ki, Sehl ibn Sa'd (radıyallahü anh): Peygamber Mescidi'nin kıbleye yakın olan duvarı ile minberi arasında davar geçecek kadar açıklık vardı, demiştir.

7421 Ebû Hureyre (radıyallahü anh): Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Evimle minberim arasındaki saha, cennet bahçelerinden bir bahçedir. Minberim de (bana bahşedilen) havzımın üzerindedir" buyurdu, demiştir.

7422 Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) atlar arasında koşu yarışı yaptırdı. Evvelâ idmana çekilmiş, zayıflatılmış atlar salıverildi. Bu koşunun uzaklığı Hayfâ ile Veda Tepesi’ne kadardı. Bir de zayıflatılmamış atlar salıverildi. Bu koşunun uzunluğu Veda Tepesi ile Zurayk oğulları Mescidi'ne kadardı.

Abdullah ibn Omer de yarış yapan binicilerin içinde idi.

7423-...... Bize İsâ ibn Yûnus, İbnu Idrîs ve İbnu Ebî Ganıyye; her üçü de Ebû Hayyân'dan; o da eş-Şa'bî'den haber verdiler ki, İbn Omer (radıyallahü anh): Ben Omer ibnu’l-Hattâb'dan Peygamber’in minberi üzerinde işittim, demiştir.

7424 ez-Zuhrî şöyle demiştir: Bana es-Sâib ibn Yezîd haber verdi ki, kendisi Usmân ibn Affân (radıyallahü anh)Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in minberi üzerinde hutbe yaparken işitmiştir.

7425 Âişe (r. anha): Benimle Rasûlüllah'ın cenabetten yıkanmamız için şu (içinde elbise ve diğer şeyler yıkanan) "Mirken" denilen leğen konulurdu da biz yıkanırken beraberce onun içinden suyu elimizle almaya başlardık, demiştir.

7426 Bize Âsim el-Ahvel tahdîs etti ki, Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Ensâr ile Kureyş'ten olan Muhacirler arasında Medine'deki benim evimde birbirlerine yardım etmek üzere muahede yaptı.

Ve yine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) -Kur'ân hafızlarını öldüren- Suleym oğulları'ndan bâzı kabileler aleyhine bir ay rükû'dan sonra kunût yapıp duâ etti, demiştir.

7427- 7428.......Bize Bureyd tahdîs etti ki, Ebû Burde şöyle demiştir:

Ben Medine'ye geldim. Beni Abdullah ibn Selâm kavuşup karşıladı da bana:

— Haydi benim evime yürü de sana Resûlüllah’ın içinden su içmiş olduğu bir kadehle su içireyim ve sen de Peygamber'in namaz kıldığı bir mescid içinde namaz kılarsın, dedi.

Bunun üzerine ben onunla beraber gittim. Evinde bana sevîk içirdi ve hurma yedirdi. Ben de onun mescidinde namaz kıldım!.

7429 Bana İkrime, ibn Abbâs'tan tahdîs etti ki, ona da ibn Omer tahdîs edip şöyle demiştir: Bana Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) tahdîs edip şöyle buyurdu: "Bu gece bana Rabb'im tarafından bir gelen geldi de, Akîk Vâdîsi'nde iken bana:

— Bu mübarek vâdîde namaz kıl ve 'Umretun ve haccun' diye söyle! buyurdu".

Ve Hârûn ibn İsmâîl şöyle dedi: Bana Alî ibnu'l-Mubârek kendi rivayetinde "Umretun fî haccetin (Hacc içinde umre)" şeklinde tahdîs etti.

7430 Bize Sufyân ibn Uyeyne, Abdullah ibn Dinar'dan; o da İbn Omer'den şöyle tahdîs etti: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem- Mekke'den iki merhale uzaktaki) Kann mevkiîni Necd ahâlîsi için, (Mekke'den altı merhale uzakta ve Râbığ yakınındaki) el-Cuhfe'yi Şâm ahâlîsi için, (Medîne'den altı mil uzaktaki en uzak mîkaat olan) Zu’l-Huleyfe'yi de Medine ahâlîsi için mîkaat ta'yîn etmiştir.

İbn Omer dedi ki: Ben bunu Peygamber'den işittim. Ve bana ulaştı ki, Peygamber, “Yemen ahâlîsi için de Mekke'ye iki merhaledeki Yelem mevkiini mîkaat ta'yîn etmiştir.”

İbn Omer'in yanında Irak zikredildi de; İbn Omer: O vakit Irak yoktu (yani o zaman Irak ahâlîsi müslümân değildi), demiştir.

7431 Bize Mûsâ ibn Ukbe tahdîs etti. Bana Salim ibn Abdillah, babası İbn Omer (radıyallahü anh) ’den şöyle tahdîs etti: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e -Veda Haccı'nda- Zu’l-Huleyfe'deki gece sonu istirahatı içinde iken ru'yâda gösterildi ve kendisine: "Şübhesiz ki sen mübarek bir Bathâ vâdîsindesin" denildi.