Geri

   

 

 

 

İleri

 

2- Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)in: "Sizler benden sonra hoşlanmayacağınız birtakım çirkin işler göreceksiniz" Kavli Bâbı

Abdullah ibn Zeyd de:

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) "Havuz başında bana kavuşuncaya kadar sabrediniz" buyurdu, demiştir.

7139 Bize Zeyd ibnu Vehb tahdîs etti: Ben Abdullah ibn Mes'ûd (radıyallahü anh)'dan işittim, şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bizlere:

— "Sizler benden sonra istikbâlde (dünyâ işleri ve paylarında) başkalarının size tercih edildiğini ve (dîn işlerinde de) hoşlanmayacağınız birtakım (bid'atlı) işler göreceksiniz" buyurdu. Sahâbîler:

— Yâ Rasûlallah! Bu vaziyet karşısında bizlere nasıl hareket etmemizi emredersiniz? diye sordular.

Rasûlüllah:

— "Emirlere istedikleri haklarını eda ediniz, kendi hakkınızı da Allah'tan isteyiniz" buyurdu.

7140 Ebû Recâ'dan; o da İbn Abbâs radıyallahü anhüma'tan tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Her kim emîrinden meydana gelen bir hareketi fena görürse, sabretsin (isyankâr vaziyet almasın). Çünkü her kim sultândan (yani ona itaatten) bir karış dışarı çıkarsa, o, Câhiliyet ölümüyle ölür".

7141  Bana Ebû Recâ el-Utâridî tahdîs edip şöyle dedi: Ben İbn Abbâs radıyallahü anhüma'tan işittim, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Her kim emîrinden hoşlanmayacağı bir şeyin meydana geldiğini görürse, onun fenalığına sabretsin (isyan etmesin). Çünkü herkim (İslâm) camiasından bir karış ayrılır da ölürse muhakkak o, Câhiliyet ölümü ile ölür".

7142 Cunâde ibnu Ebî Umeyye şöyle demiştir: Bizler, hasta hâlinde iken, Ubâde ibnu's-Sâmit (radıyallahü anh)'in yanına girdik ve ona:

— Allah seni iyileştirsin, sen bize Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittiğin ve Allah'ın onunla seni faydalandıracağı bir hadîs tahdîs et, dedik.

O şöyle dedi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bizi (Ensâr cemâatini Akabe gecesi bey'at için) çağırdı. Biz de kendisiyle bey'at ettik.

7143- Ubâde dedi ki: Peygamber'e, Ensâr üzerine bir borç olarak bizden aldığı ahid ve mîsâkta şöyle söyleyip bey'at ettik: "Allah ve Rasûlü'nün emirlerini dinleyip onlara hem neş'eli, hem kederli zamanımızda; hem zor, hem kolay hâlimizde itaat etmek ve âmirlerimiz kendi arzularını nefislerimiz üzerine tercîh etseler dahî onlara itaat etmek ve niza (ve kıtal) etmemek üzere bey'at ettik, ancak emîrin açık bir küfrünü görseniz, onun küfrü hakkında yanınızda Allah'ın Kitâbı'ndan kuvvetli bir deliliniz olması hâli müstesnadır".

7144 Bize Şu'be, Katâde'den; o da Enes ibn MâIik (radıyallahü anh)'ten; o da Useyd ibn Hudayr (radıyallahü anh)'dan şöyle tahdîs etti: Ensâr'dan bir kimse Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e geldi de:

— Yâ Rasûlallah! Beni zekât âmili veya bir yere vâlî ta'yîn buyurmaz mısınız? Nitekim (Muhacirler'den) fulânı ta'yîn ettiniz! diye ta'rîz eyledi.

Rasûhıllah:

— " (Ey Ensâr cemâati!) Şübhesiz sizler benden sonra yakında (böyle dünyâ işlerinde) başkalarının size tercîh edildiği zamana kavuşacaksınız. Bununla beraber yine de siz sabrediniz! Nihayet (kıyâmet günü) bana kavuşacaksınız" buyurdu.