Geri

   

 

 

 

İleri

 

11- Bâb: Nikâhta Yalancı Şâhidliğin Hükmü

7054 Bize Yahya ibnu Ebî Kesîr, Ebû Seleme'den; oda Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Er görmedik bakire kız, kendisinden izin alınmadıkça nikâh olunmaz, dul kadın da kendisinin açıkça emri alınmadıkça nikâh olunmaz" buyurmuştur.

Bunun üzerine:

— Yâ Rasûlallah! Bakire kızın izni nasıl olur? diye soruldu.

Rasûlüllah:

— "Onun izni, sustuğu zamandır" buyurdu.

Ve insanların bâzısı: Bakire kızın izni alınmadığı zaman evlendirilmez. Fakat bir adam hîle yapar da, kendisinin bu kızla, kızın rızâsıyle evlendiğine dâir iki tane yalancı şâhid getirir ve hâkim de bunların şehâdetleriyle o kızın nikâhını sabit görüp tesbît ederse -koca da bu şâhidliğin bâtıl olduğunu bilmekte iken- o adamın bu kızla cinsî münâsebet yapmasında be's yoktur ve bu, sahîh bir evlenmedir, dedi.

7055 Bize Sufyân ibn Uyeyne tahdîs etti. Bize Yahya ibn Saîd el-Kaasım (ibn Muhammed ibn Ebî Bekr es-Sıddîk)'dan şöyle tahdîs etti: Ca'fer oğlu'ndan olan bir kadın, velîsinin kendisini istemediği hâlde evlendireceğinden korktu da Ensâr'dan iki şeyhe; cariyenin iki oğlu Abdurrahmân ile Mucemmi' adındaki iki şeyhe, haberci gönderip sordu. Bu iki şeyh de ona:

— Sakın (istemeden evlendirilmekten) korkma! Çünkü Ensâr'dan Hansa bintu Hizâm'ı, babası, kendisi istemediği hâlde evlendirmişti de (Hansâ'nın müracaatı üzerine) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bu nikâhı redd ve ibtâl etti, dediler.

Sufyân ibn Uyeyne dedi ki: Abdurrahmân (ibnu’l-Kaasım ibn Muhammed ibn Ebî Bekr es-Sıddîk)'a gelince, ben ondan işittim; o, babası el-Kaasım'dan "İnne Hansâe..." şeklinde söylüyordu (yani Abdurrahmân ibn Yezîd'i ve kardeşini zikretmiyordu da hadîsi mürsel olarak söylüyordu).

7056  Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

— "Dul kadın, kendisinin açıkça izni alınmadıkça nikâh olunmaz. Er görmedik kız da kendisinden izni sorulup, izni alınmadıkça nikâh olunmaz" buyurdu.

Mecliste bulunanlar:

(Yâ Rasûlallah!) Bakir bir kızın izni nasıl olur? diye sordular. Rasûlüllah:

— "Onun izni, sükût etmesidir" buyurdu.

Ve insanların bâzısı şöyle dedi: Bir insan dul bir kadınla, kadının emri ile evlenmesi üzerine iki yalancı şâhid getirmek suretiyle hîle yapsa, hâkim de bu yalancı şâhidlerin şâhidlikleri ile kadının bu adamla nikâhını sabit görüp tesbît etse -koca, kendisinin o kadınla asla evlenmediğini bilip durduğu hâlde- şu muhakkak ki, bu nikâh o kimseye caiz olur ve bu adamın o kadınla beraber ikaamet etmesinde bir be's yoktur.

7057  Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

— "Bekâr olan kişinin (evlenmek hususunda) izni istenir" buyurdu.

Ben:

(Yâ Rasûlallah!) Er görmedik bekâr kız utanır (rızâsını bildirmez)! dedim.

Rasûlüllah:

— "Onun izni, susmasıdır" buyurdu.

Ve insanların bâzısı şöyle dedi: Eğer bir adam yetîm bir kızı yahut bakire küçük bir kızı sevse, o kız da onunla evlenmeyi kabul etmese, bu adam hîle yapıp da kendisinin o kızla evlenmiş olduğuna iki yalancı şâhid getirse, küçük kız da bu sırada bulûğ çağına erişip evlenmeye râzı olsa, hâkim de yalan şehâdeti kabul etse, o erkek bunun bâtıl olduğunu (yani şâhidlerin yalan söylediğini) bilip dururken, bu erkeğe o kızla cima yapmak halâl olur!.