Geri

   

 

 

 

İleri

 

1- Bâb: Yüce Allah şöyle buyurdu

"... Çünkü şirk, elbetfe büyük bir zulümdür (Lukmân: 13);

" (And olsun ki sana da, senden evvelkilere de (şu) vahyolunmuştur:) Eğer ortak tanırsan, celâlim hakkı için, amelin boşa gider ve muhakkak hüsrana düşenlerden olursun" (ez-zumer; 65).

7004 Abdullah ibn Mes'ûd (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Şu "Îmân edenler, bununla beraber îmânlarını haksızlıkla da bulaştırmayanlar; işte (ancak) onlardır ki (korkudan) emîn olmak hakkı kendilerinindir. Onlar doğru yolu bulmuş kimselerdir" (el-Enâm: 82) âyeti indiği zamân, bu, Peygamberin sahâbîleri üzerine ağır geldi ve:

— Bizim hangimiz îmânına zulüm karıştırmamıştır! dediler. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

— "Bu, sizin düşündüğünüz haksızlık değildir. Lukmân Peygamber'in sözünü işitmiyor musunuz: Şübhesiz ki (Allah'a) şirk elbette büyük bir zulümdür" buyurdu.

7005  Bize Abdurrahmân ibnu Ebî Bekre, babası Ebû Bekre (radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Büyük günâhların en büyükleri Allah'a ortak koşmak, ana-babaya âsî olmak ve yalan şâhidliğidir". "Yalan şâhidliği" yahut "Yalan söz söyleme"yi üç kerre tekrar etti. Peygamber bunu durmadan tekrar ediyordu, nihayet biz:

— Keşke sükût etse! dedik.

7006 Abdullah ibn Amr (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e bir A'râbî geldi de:

— Yâ Rasûlallah! Büyük günâhlar nedir? diye sordu. Rasûlüllah:

— "Allah'a ortak kılmaktır" buyurdu. A'râbî:

— Bundan sonra nedir? dedi. Rasûlüllah:

— "Bundan sonra anaya babaya âsî olmaktır" buyurdu. Bedevi:

— Bundan sonra nedir? dedi. Rasûlüllah:

— "el-Yemînu'l~gamûs'tur" buyurdu. Râvî dedi ki: Ben:

— "el-Yemînu’l-gamûs" nedir? diye sordum. O da:

— Yemininde yalancı olduğu hâlde, müslümân bir kimsenin malını kesip alan yemindir, dedi.

7007 Abdullah ibn Mes'ûd (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bir adam Rasûlüllah'a:

— Yâ Rasûlallah! Câhiliyet zamanında (müslümân olmadan önce) işlediğimiz günâhlardan dolayı ceza görecek miyiz? diye sordu.

Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle cevâb verdi:

— "Her kim müslümânlıkta güzel hareket ederse, câhiliyet hayâtında işlediği günâh ile muaheze olunmaz. Fakat her kim müslümânlıkta (sebat etmeyip irtidâd etmek) fenalığında bulunursa (ve küfür üzere ölürse) o, hem evvelce câhiliyetteki ameliyle, hem de sonra müslümânlıktaki küfür ve irtidâdıyle muaheze olunur (ebedî cehennemde kalır)".