26- Ehlini, Yakınlarını Yâhud Başkalarını Sultânın Kendisine O Hususta İzni Olmaksızın Edeblendirme Yapan Kimse BâbıEbû Saîd de Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in: "Biriniz namaz kıldığı sırada bir kimse onun önünden geçip gitmek isterse, onu iteleyip def etsin. O kimse dinlemeyip ille geçmekte dayatırsa, onunla döğüşsün!" buyurduğunu söylemiş. Ve Ebû Saîd kendisinin de böyle yaptığını bildirmiştir. 6929 Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Ebû Bekr (benim yanıma) geldi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) o sırada başını benim dizimin üzerine koymuş vaziyette idi. Ebû Bekr: — Sen Rasûlüllah'ı da, insanları da yollarından habsedip alıkoydun, Halbuki onlar su başında değiller, dedi ve beni azarlardı, eli ile de böğrümü dürtmeye başladı. Beni kıpırdamaktan, Rasûlüllah'ın dizim üzerinde bulunmasından başka hiçbir şey men' etmiyordu. (Sabah olunca Rasûlüllah kalktı, hiç su yoktu.) Allahü Taâlâ Teyemmüm (el-Mâide: 6) âyetini indirdi. 6930 Âişe (r.anha) şöyle demiştir: (Gerdanlığım kaybolup da insanlar susuz bir yerde ikaamet ettikleri zaman) Ebû Bekr benim yanıma geldi de bana şiddetli bir vuruşla vurdu ve: — Sen insanları bir gerdanlık sebebiyle habsedip yollarından alıkoydun! dedi. Vurması benim canımı acıtmış olduğu hâlde, Rasûlüllah'ın dizim üzerinde uyumakta olup O'nu uyandırmam korkusuyla ölüm beni tutmuşçasına hareketsiz durdum... Bu hadîs de geçen hadîs tarzındadır. Ebû Abdillah el-Buhârî: "Lekeze" ve "Vekeze" ikisi de bir olup "Parmakları yumarak vurmak" ma'nâsınadır, dedi. |