Geri

   

 

 

 

İleri

 

10- Bâb: Mü’minin Sırtı Ezâ Etmekten Korunmuştur. Ancak Üzerine Vâcib Olmuş Bir Hadd'de Yâhud Kul Hakkında Korunmaz

6872 Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Veda Haccı'nda (Minâ'da Nahr günü yaptığı hutbesinde):

— "Dikkat edin! Hürmetçe en büyük bilmekte olduğunuz ay hangisidir?" buyurdu.

Sahâbîler:

— Bu hacc ayımız değil mi? dediler. Rasûlüllah:

— "Hürmetçe en büyük bilmekte olduğunuz belde hangisidir?" buyurdu.

Sahâbîler:

— Bu Mekke beldemiz değil mi? dediler. Rasûlüllah:

— "Hürmetçe en büyük bilmekte olduğunuz gün hangisidir?" buyurdu.

Sahâbîler:

— Bu hacc günlerimiz değil mi? dediler. (Bu mukaddimeden sonra) Rasûlüllah:

— "Şübhesiz ki Allah Tebâreke ve Taâlâ sizlere bu ayınızda, bu beldenizde, bu gününüzün haram olduğu gibi (birbirinize) kanlarınızı, mallarınızı, namuslarınızı haram kılmıştır (bunlar her türlü tecâvüzden korunmuştur). Ancak bir hakk karşılığında olmak müstesnadır. Dikkat edin! Bunları sizlere tebliğ ettim mi?" buyurdu.

Bu soruyu Rasûlüllah üç kerre sordu. Sahâbîler her defasında O'na:

— Evet, tebliğ ettin! diye cevâb veriyorlardı. Sonra Rasûlüllah:

— "Sizlere yazık -yahut: Sizlere veyl olur- sakın benden sonra birbirlerinizin boyunlarına vuracak surette birbirlerinizi küfre nisbet edip de kıtali halâl saymaya dönmeyin -yahut: Fiilleriniz birbirlerinin boyunlarına vuran kâfirlerin fiillerine benzemesin-!" buyurdu.