Geri

   

 

 

 

İleri

 

1- Yüce Allah'ın Şu Kavli Bâbı:

"Allah sizi yemînlerinizdeki lağvden dolayı sorumlu tutmaz” Fakat kalblerinizin azmettiği yemînler yüzünden muaheze eder. Bunun da keffâreti ailenize yedirmekte olduğunuzun orta derecesinden on yoksulu doyurmak, ya onları giydirmek yahut bir kul azâd etmektir. Fakat kim bunları bulamazsa üç gün oruç (tutması lâzımdır).

İşte bu, and ettiğiniz vakit, yeminlerinizin keffâretidir. Yeminlerinizi muhafaza edin. Allah âyetlerini size böylece açıklıyor.

Tâ ki şükredesiniz" (el-Mâide: 89).

6703 Bize Hişâm ibn Urve, babası Urve'den; o da Âişe (r.anha)'den şöyle dediğini haber verdi: Ebû Bekr, yaptığı herhangibir yeminden asla caymaz (onu muhakkak yerine getirir) idi Nihayet Allah, yemîn keffâreti âyetini indirince:

— Ben herhangibir şeye yemîn eder de, ondan başkasını yeminimden daha hayırlı görürsem, muhakkak o hayırlı olanı yaparım ve yeminimden keffâret veririm, dedi.

6704 Abdurrahmân ibn Semure (radıyallahü anh) tahdîs edip şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bana (bir kerre şöyle öğüt verdi):

— "Yâ Abderrahmân ibne Semure! Sakın sen (kendiliğinden) emirlik vazifesi isteme. Şübhesiz sen eğer, senin istemenden dolayı sana emirlik ve başkanlık verilirse, istediğin şey ile (yalnız) bırakılırsın (Allah'ın yardımına nail olmazsın). Eğer emirlik ve başkanlık sana, sen istemeden verilirse (Allah tarafından) bu iş üzerine yardım olunursun. Bir de sen birşeye yemîn edip de başkasını ondan daha hayırlı gördüğünde, yemininden keffâret ver ve o hayırlı olan işi yap!".

6705 Ebû Mûsâ el-Eş'arî (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben (Tebûk seferi hazırlığı yaptığı sırada) Eş'arîler'den bir topluluk içinde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelip, bizlere binek ve yük devesi vermesini istedim. Peygamber:

— "Vallahi ben sizleri deveye yükleyemem. Yanımda sizleri üzerine yükleyebileceğim deve yoktur" buyurdu.

Ebû Mûsâ dedi ki: Sonra bizler Allah'ın beklememizi istediği kadar bekledik. Sonra bize hörgüçleri beyaz üç deve verildi. Bizler bunlar üzerine yüklerimizi yükledik. Gittiğimiz zaman bizler yahut bâzımız:

— Vallahi bu iş bize bereketli ve mübarek olmaz. Biz Peygamber'e gelip, O'ndan bizi develere yüklemesini istiyorduk, O bizi yüklemeyeceğine yemîn etmişti. Haydin bizi Peygamber'e döndürün de kendisine bu yemîm'ni hatırlatalım! dedik.

Akabinde Peygamber'e gelip hatırlattık. Bunun üzerine Peygamber:

— "Sizlere develere yükleyen ben değilim. Fakat sizleri develere Allah yüklemiştir. Bana gelince; vallahi eğer Allah isterse, ben bir yemîn eder ve yemîn ettiğim şeyin başkasını, yemîn ettiğim şeyden daha hayırlı görürsem muhakkak yeminimden keffâret verir ve o daha hayırlı olan işi yaparım -yahut: O daha hayırlı olan işi yapar ve yeminimden keffâret veririm-" buyurdu.

6706 Bize Ma'mer ibn Râşid, haber verdi ki, Hemmâm ibn Münebbih şöyle demiştir: Bu, Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'nin bize Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den tahdîs ettiği hadîslerdendir. Peygamber: "Biz müslümânlar (dünyâ ümmetlerinin) sonuncularıyız, kıyâmet gününde öne geçecek olanlarız" buyurmuştur.

6707- Rasûlüllah (hitabesine devamla): "Vallahi sizin biriniz ailesi aleyhinde yemîn edip de yemîninde inâd ve isrâr etmesi, (yeminini bozup) Allah'ın farz kıldığı keffâreti vermesinden daha günahlıdır" buyurmuştur.

6708 Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Her kim ailesi hakkındaki (onlara zararlı) bir yemîn üzerinde ısrar ederse, onun bu ısrarı, yeminini bozmasından daha büyük bir günâhtır. O kimse ısrarı terkedip hayır olan işi yapsın (yani keffâret versin)" buyurmuştur.