5- Bâb: Ameller Sonlarına Göredir6687 Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın maiyyetinde Hayber'de hazır bulunduk. Rasûlüllah beraberinde bulunanlardan olup İslâm'ı iddia etmekte olan kimselerden (Kuzman adında) bir adam için: — "Bu, nâr ehlindendir" buyurdu. Kıtal zamanı gelince, bu adam çok şiddetli bir kıtal yaptı, kendisinde yaralar pekçok oldu ve sonunda yaralar onu harekete gücü yetmez kılıp yerinde mıhladı. Akabinde Peygamber'in sahâbîlerinden bir adam geldi de: — Yâ Rasûlallah! Senin ateş ehlinden olduğunu söylediğin o adam hakkında düşüncen nedir? O zât Allah yolunda en çetin nev'inden kıtal yaptı ve pekçok yaralar aldı! dedi. Bunun üzerine Peygamber: — "Dikkat et! O ateş ehlindendir" buyurdu. Müslümanların bâzısı nerdeyse Peygamber'in bu sözünde şübheye düşeceklerdi. Durum bu hâl üzere iken, o yaralı adam birden yaraların şiddetli acısını hissetti de hemen elini ok kuburuna uzattı ve oradan bir ok çıkardı ve onunla intihar edip kendisini öldürdü. Bunu gören müslümânlardan birtakım adamlar sür'atle Rasülullah'ın yanına gittiler ve: — Yâ Rasûlallah! Allah Sen'in sözünü doğru çıkarıp tasdîk buyurdu, o fulân adam intihar edip kendini öldürmüştür! dediler. Bunun üzerine Rasûlüllah: — "Yâ Bilâl! Kalk (insanlara şu hakîkati) i'lânet: Cennete mü'min olandan başkası girmeyecek ve muhakkak ki Allah bu İslâm Dînî'ni (isterse) fâcir kişi ile de te'yîd edecektir!" buyurdu. 6687 Bana Ebû Hazım, Sehl ibn Sa'd (radıyallahü anh)'dan şöyle tahdîs etti: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yaptığı bir gazvede, Peygamber'in beraberinde müslümânlardan yana harbederek müslümânlara en büyük fayda veren bir adam vardı. Peygamber ona doğru baktı da: — "Her kim ateş ehlinden olan bir kimseye bakmak arzu ederse, şu adama baksın!" buyurdu. Bu söz üzerine oradaki topluluktan bir kimse, o adamın arkasından gitti. O adam hakîkaten müşrikler aleyhine insanların en şiddetli darbeler indirmekte olan bir halet üzerinde idi. Nihayet yaralandı da (acılara sabredemeyip) çabuk ölmek istedi. Ve hemen kılıcının sivri tarafını iki memesinin arasına koydu ve üzerine yüklendi. Nihayet kılıcın ucu iki küreğinin arasından dışarı çıktı (ve öldü). Onu ta'kîb edip gözetleyen zât -ki Huzâî Esüm'dür- sür'atle Peygamber'in yanına döndü ve: — Ben şehâdet ediyorum ki, Sen Allah'ın Rasûlü'sün! dedi. Rasûlüllah: — "Bu şehâdetin sebebi nedir?" diye sordu. Huzâî: — Sen fulân kimse için "Ateş ehlinden olan bir kimseye bakmak arzu eden, şu adama baksın" demiştin. Halbuki o zât, bizim içimizde müslümânlara faydalı olmak yönünde, bizim en büyük olanımızdan biri idi. Bu sözünüzden, ben onun cihâd üzere ölmeyeceğini bilmiştim. Onu ta'kîb ettim, yaralanınca (acısına sabredemeyip) acele ölmek istedi de, kendini öldürdü, dedi. O sahâbînin bu sözü üzerine Peygamber: — "Şübhesiz bir kul, cennet ehlinden olduğu hâlde ateş ehlinin amelini işler, bir kul da ateş ehlinden olduğu hâlde cennet ehlinin amelini işler. Ameller ancak sonuncuları ile değerlendirilir" buyurdu. |