Geri

   

 

 

 

İleri

 

30- Çağırana "Lebbeyke Ve Sa'deyke" Sözleriyle Cevâb Veren Kimse Bâbı

6340  Bize Hemmâm ibn Yahya, Katâde'den; o da Enes (radıyallahü anh)'ten tahdîs etti ki, Muâz ibn Cebel (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in devesinin arka tarafına binmiştim. Beni:

— "Yâ Muâz!" diye çağırdı. Ben:

— Lebbeyke ve sa'deyke! (Buyur, itâatindeyim ve emrine hazırım!) dedim.

Sonra yine bunun gibi üç kerre daha nida edip çağırdı da (üçüncüsünde):

— Allah'ın kulları üzerindeki hakkının ne olduğunu biliyor musun?" buyurdu.

Ben:

— Hayır bilmiyorum! dedim.

— "Allah'ın kulları üzerindeki hakkı, O'na hiçbirşeyi ortak kılmayarak ibâdet etmeleridir" buyurdu.

Sonra bir müddet daha yürüdü de yine:

— "Yâ Muâz!" diye nida etti. Ben:

— Lebbeyke ve sa'deyke! diye cevâbladım.

— "Onlar bunu yaptıkları zaman, kulların Allah üzerindeki haklarının ne olduğunu biliyor musun?" diye sordu.

Ben:

— Hayır (bilmiyorum), dedim. Rasûlüllah:

— "Kullar bunu işledikleri zaman, kulların Allah üzerindeki hakları, Allah'ın onları azâb etmemesidir" buyurdu.

6341- Bize Hudbe ibn Hâlid tahdîs etti. Bize Hemmâm ibn Yahya tahdîs etti. Bize Katâde, Enes'ten; o da Muâz'dan bu geçen hadîsi tahdîs etti.

6342 Bize Zeyd ibn Vehb el-Cuhenî tahdîs edip şöyle dedi:

Vallahi bize Ebû Zerr Cundeb el-Gıfârî (radıyallahü anh) Rebeze'de tahdîs edip şöyle dedi: Ben bir yatsı vaktinde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber Medine'nin dışındaki Harre denilen kara taşlık yerde yürüyordum. Bizim karşımıza Uhud Dağı çıkınca, Peygamber:

— "Yâ Ebâ Zerr! Ben Uhud'un benim için altın olmasını ve bu kadar çok altından benim yanımda borç ödemek için hazırlamakta olduğum bir dînâr bulunduğu hâlde üzerimden bir gece yahut üç gece geçmesini arzu etmem, muhakkak bu altınları Allah'ın kullarına şöyle, şöyle, şöyle harcar infâk ederdim" buyurdu .

Râvî dedi ki: Ebû Zerr "Şöyle, şöyle, şöyle"sözlerini söylerken eliyle bize sağa, sola ve önüne doğru işaretler yapıp harcama yönlerini gösterdi. Sonra yine:

— "Yâ Ebâ Zerr!" diye seslendi. Ben:

— Lebbeyke ve sa'deyke yâ Rasûlallah! dedim. O:

— "Malca çok zengin olanlar vardır ki, onlar sevâbca çok azdırlar. Ancak mallarını şöyle, şöyle (Allah'ın kullan yolunda) harcayanlar müstesnadırlar" buyurdu.

Sonra Rasûlüllah bana:

— "Yâ Ebâ Zerr! Ben Sana dönünceye kadar sen yerinde dur, hiçbir yere ayrılma!" buyurdu ve gidip nihayet gözümden kayboldu.

Bu sırada ben bir ses işittim de Rasûlüllah'ın bir tehlikeye uğratılmasından endîşe ettim ve O'nun yanına doğru gitmek istedim. Sonra Rasûlüllah'ın bana: "Yerinden hiç ayrılma" sözünü hatırladım da yerimde bekledim. Rasûlüllah gelince:

— Yâ Rasûlallah!Ben bir ses işittim de Sen'in bir tehlikeye uğratılmış olmandan endîşe ettim, yanına gelmek istedim, sonra bana "Yerinden ayrılmadan bekle" sözünü hatırladım da yerimde dikeldim, dedim.

Peygamber bana:

— "Bu, Cibril idi. Bana geldi de: Ümmetimden her kim Allah'a hiçbirşeyi ortak kılmaksızın ölürse cennete girer! diye haber verdi" buyurdu.

Ben:

— Yâ Rasûlallah! O kul zina etse ve hırsızlık yapsa da mı (cennete girecek)? dedim.

Rasûlüllah:

— "Zina etmiş olsa da, hırsızlık yapmış olsa da!" buyurdu. Râvî el-A'meş şöyle dedi: Ben Zeyd ibn Vehb'e hitaben:

— Bana bu hadîsin râvîsi Ebu'd-Derdâ olduğu haberi ulaştı, dedim.

Bunun üzerine Zeyd:

— Şehâdetle yemîn ederim ki, bu hadîsi bana Rebeze köyünde muhakkak Ebû Zerr Cundeb tahdîs etti, dedi.

el-A'meş: Ve bana Ebû Salih de Ebu'd-Derdâ'dan, bunun benzerini tahdîs etti, dedi.

Ebû Şihâb da el-A'meş'ten yaptığı rivayetinde "O altının üç gün yanımda kalmasını istemezdim" şeklinde söylemiştir.