44- Birbiriyle Sövüşmenin ve La'net Etmenin Nehyedilmesi Bâbı6113 Abdullah ibn Mes'ûd (radıyallahü anh) tahdîs edip şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Müslümâna sövmek fâşıklık, onunla kıtal etmek küfürdür" buyurdu. Bu hadîsi Şu'be'den rivayette Ğunder, Süleyman ibn Harb'e mutâbaat etmiştir. 6114 Ebû Zerr (radıyallahü anh) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den şöyle buyururken işitmiştir: "Hiçbir kimse başka bir kimseye fâsıklık sıfatı atamaz (atmağa hakkı yoktur). Yine böyle diğer bir kimseye küfür sıfatı da atamaz. Şayet atar da attığı kimse atılan fâsıklık veya kâfirliğin sahibi değilse, bu sıfatlar muhakkak atan kimseye döner". 6115 Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh): Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) aşırılık yapıcı, la'net edici, sövücü bir kimse değildi; O darılma sırasında "Ona ne oldu? Alnı toprak olasıca!" buyururdu, demiştir. 6116 Bize Alî ibnu'l-Mubârek, Yahya ibn Kesîr'den; o da Ebû Kılâbe'den tahdîs etti ki, ona da ağaç altında bey'at eden sahâbîlerden oian Sabit ibnu'd-Dahhâk şöyle tahdîs etmiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Her kim İslâm 'dan başka bir millet üzerine and içerse, o andığı millet gibidir. Âdem oğluna mâlik olmadığı malı adaması da doğru değildir. Her kim dünyâda bir şeyle kendini öldürürse, kıyâmet gününde intihar ettiği o şeyle azâb olunur. Her kim de bir mü'mine la'net ederse, bu da onu öldürmek gibi (günâh)dır. Her kim de bir mü'mine küfür isnâd ederse, bu da onu öldürmek gibi (günah)dır”. 6117 Adiyy ibn Sabit tahdîs edip şöyle dedi: Ben Peygamber'in sahâbîlerinden bir adam olan Süleyman ibn Surad (radıyallahü anh)'dan işittim, şöyle dedi: Peygamber'in yanında iki kişi birbirine sövdü. Bunlardan biri öfkelendi ve öfkesi o kadar şiddetlendi ki, yüzü şişti ve rengi değişti. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): — "Ben bir kelime bilmekteyim ki, eğer şu adam o kelimeyi söylerse, kendisinde bulunan öfke hâli muhakkak gider (o kelime Eûzu billâhi mine'ş-şeytâni'r-racîm dir)" buyurdu. Orada bulunanlardan biri Peygamber'in bu sözünü o öfkeli kişiye gidip haber verdi de: — Şeytândan Allah'a sığın! dedi. O kişi de: — Bende şiddetli bir hastalık mı var? Ben deli miyim sanıyorsun? Haydi' kendi işine git! Dedi. 6118 Ubâdetu'bnu's-Sâmit (radıyallahü anh) iahdîs edip şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kadir gecesini insanlara haber vermek için dışarı çıkmıştı. Bu sırada müslümânlardan iki kişi kavga ettiler. Peygamber: — "Ben sizlere kadir gecesini haber vermek üzere çıkmıştım. Fulan ile fulan kavga ettiler de (ona dâir olan bilgi) benden kaldırıldı. İhtimâl ki, sizin için hakkınızda bu daha hayırlıdır. Artık siz kadir gecesini (ramazânın yirmiden sonraki) dokuzuncu yahut yedinci yahut beşinci geceler içinde arayın" buyurdu. 6119 Bize el-A'meş, el'Ma'rûr'dan; o da Ebû Zerr (radıyallahü anh)'den tahdîs etti. el-Ma'rûr ibn Suveyd şöyle dedi: Ben Ebû Zerr'in üstünde bir örtü, hizmetçisinin üzerinde de bir tek örtü gördüm de, ona: — Keski şu örtüyü de sen giysen, böylece senin tam bir takım elbisen olsa, hizmetçine de başka bir elbise versen! dedim. Ebû Zerr şöyle dedi: Benimle bir adam arasında bir söz olmuştu. Onun anası gayr-ı arab olan yabancı bir kadındı. Ben kavga sırasında onun anasını kötüledim. O kimse beni Peygamber'e zikredip şikâyet etti. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bana: — "Sen fulân kimseyle sövüştün mü?" dedi. Ben: — Evet, dedim. — "Onun anasını kötüledin mi?" buyurdu. — Evet, kötüledim, dedim. — "Muhakkak ki, sen içinde henüz câhiliyet ahlâkı kalmış bir kimsesin!" buyurdu. Ben: — (Yâ Rasûlallah!) Bu saatim zamanında, bu büyük yaşımda, bende hâlâ cahillik mi var? dedim. Rasulullah: — "Evet. O kardeşlerinizi Allah sizin elleriniz, kudretiniz altına koymuştur. Her kimin eli altına Allah kardeşini koymuşsa, artık ona yediğinden yedirsin, giydiğinden giydirsin. Ona gücü yetmeyecek zahmetli iş yüklemesin. Şayet gücü yetmeyecek bir iş yüklerse kendi o işte hizmetçisine yardım etsin" buyurdu. |