Geri

   

 

 

 

İleri

 

37-Tabaklanmış ve Tabaklanmamış Derilerden Yapılan Ayakkabılar (Giyilmesi) Bâbı

5911 Ebû Seleme Saîd el-Ezdî şöyle demiştir: Ben Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh)'e:

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ayağındaki iki ayakkabı ile namaz kılar mıydı? diye sordum.

Enes:

— Evet (kılardı), diye cevâb verdi.

5912  Ubeyd ibn Cureyc, Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) 'e:

— Arkadaşlarından hiçbirini yapar görmediğim dört şeyi, seni yapıyor görüyorum? dedi.

İbn Omer:

— Nedir onlar? Yâ Ubeydallah ibn Cureyc! dedi. İbn Cureyc:

— Seni görüyorum ki, sen Ka'be'nin rükünlerinden el-Haceru'l-Esved ile er-Rüknü'l-Yemânî'den başkasına el sürmüyorsun. Seni görüyorum ki, tabaklanmış deriden yapılmış ayakkabılar giyiyorsun. Seni görüyorum ki, sarı boya kullanıyorsun. Bir de görüyorum, Mekke'de bulunduğun zaman insanlar zu’l-hicce'nin hilâlini gördüklerinde yüksek sesle telbiyeye başladıkları hâlde, sen terviye yânı sekizinci gün girmedikçe telbiyeye başlamıyorsun, demiş.

Bunun üzerine Abdullah ibn Omer de ona hitaben şöyle demiştir:

— Ka'be'nin rükünlerine gelince, ben Rasûlüllah'ın el-Hacerü'l-Esved ile er-Rüknü’l-Yemânî'den başkasına el sürdüğünü görmedim. Tabaklanmış deriden ayakkabılara gelince, ben Rasûlüllah'ın üzeri kılsız (deriden yapılmış) ayakkabılar giyip ayağı içinde iken abdest aldığını gördüm. Onun için ben onları giymeyi severim. Sarı boyaya gelince, Rasûlüllah'ın sarı boya ile (elbisesini veya sakalını) boyadığını gördüm. Ben de onun için o boya ile boyamayı severim. Telbiye okumaya gelince, ben Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın binek hayvanı Mekke'den Minâ'ya doğru yönelip hareket etmedikçe telbiye ettiğini görmedim.

5913 ibn Omer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ihrama giren kimsenin zağferânla yahut vers bitkisiyle boyanmış elbise giymesini nehyetti ve: "İki na'l bulamayan huffeyn giysin ve onları topuklarının altından kessin" buyurdu.

5914 İbn Abbâs radıyallahü anhüma: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "îzârı olmayan kimse don giysin; iki na’li olmayan kimse de huffeyn, yâni iki mest giysin " buyurdu, demiştir.