Geri

   

 

 

 

İleri

 

25- Erkeklerin İpek Elbise Giymesi ve İpek Yaygı Edinmeleri (nin Hükmü); Erkekler İçin Kullanılması Caiz Olacak İpek Mikdârı (nı Beyân) Bâbı

5887 Bize Şu'be tahdîs etti. Bize Katâde tahdîs edip şöyle dedi: Ben Ebû Usmân en-Nehdî'den işittim, şöyle dedi: Biz (Cezire fetihlerinde Omer'in kumandanı olan) Utbe ibnu Ferkad'ın maiyyetinde Ezrabîcân'da bulunurken bize Omer ibnu'l-Hattâb'ın mektubu geldi (içinde şu da vardı): Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hâlis ipek elbise giymekten nehyetmiştir. Yalnız baş parmağı yanındaki iki parmağıyle (şehâdet ve orta parmaklarıyle) işaret ederek: "Şu kadarı müstesna" demiştir.

Râvî Ebû Usmân en-Nehdî: Bizim bildiğimize göre, Rasûlüllah bu işaretiyle (libâsın iki parmak mikdârı ipek) alâmetlerini kasdetmektedir, demiştir.

5888 Bize Âsim tahdîs etti ki, Ebû Usmân en-Nehdî şöyle demiştir: Bizler, Ezrabîcân'da bulunduğumuz sırada Omer bize mektûb yazdı (içinde şu hadîs de vardı): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ipek elbise giymekten nehyetmiştir. Ancak şu kadarı müstesnadır: Peygamber bize parmaklarını dizip gösterdi.

Râvî Zuheyr, orta parmak ile şehâdet parmağını dikip göstermiştir.

5889  Bize Yahya ibn Saîd el-Kattân, et-Teymî Süleyman ibn Tarhân'dan tahdîs etti ki, Ebû Usmân en-Nehdî şöyle demiştir: Bizler (Ezrabîcân'da) Utbe ibn Ferkad'ın maiyyetinde idik. Omer (radıyallahü anh), kumandan Utbe'ye şunu yazdı: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Dünyâda hâlis ipek giyilmez,' giyilirse âhirette ondan birşey giyilmez" buyurdu.

5890 Bize babam Süleyman et-Teymî tahdîs etti. Bize Ebû Usmân tahdîs etti ve Ebû Usmân müsebbiha ve orta parmaklarıyle işaret edip gösterdi.

5891 Abdurrahmân ibn Ebî Leylâ şöyle demiştir: Huzeyfe Medâin şehrinde idi, içmek için su istedi. Ona Dihkaan, yani oranın büyük bir adamı gümüş bir kap içinde su getirdi. Huzeyfe bardağı alıp sahibine fırlattı. Ve:

— Ben bunu ona ilk defa atmadım. Şu kadar ki, ben onu gümüş bardakla su vermekten nehyetmiştim, fakat o bundan vazgeçmedi.

Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Altın, gümüş, ipek, dîbâc; bunlar dünyâda onlara âid zînet, âhirette ise sizindir" buyurdu, dedi.

5892 Bize Şu'be tahdîs etti. Bize Abdulazîz ibnu Suheyb tahdîs edip şöyle dedi: Ben Enes ibn Mâlik’ten işittim. Şu'be dedi ki: Ben Abdulazîz ibn Suheyb'e:

— Enes bunu Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den mi rivayet etti? diye sordum. Abdulazîz şiddetli olarak:

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den: "Her kim dünyâda hâlis ipeği giyerse, âhirette onu asla giyemeyecektir" buyurdu, dedi.

5893 Bize Hammâd ibn Zeyd tahdîs etti. Sabit el-Bunânî şöyle demiştir: Ben Abdullah ibnu'z-Zubeyr'den işittim, hutbe yaparken Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem): "Her kim ipeği dünyâda giyerse, onu âhirette giymez" buyurdu, diyordu.

5894 Bize Şu'be haber verdi ki, Ebû Zubyân Halîfe ibn Ka'b şöyle demiştir: Ben Abdullah ibnu'z-Zubeyr'den işittim, şöyle diyordu: Ben Omer ibnu'l-Hattâb'dan işittim, şöyle diyordu: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Her kim dünyâda hâlis ipek giyerse, onu âhirette giymez" buyurdu.

5895- (Buhârî dedi ki:) Ve bize Ebû Ma'mer söyledi: Bize Abdu'l-vâris, Yezîd ed-Dab'î'den tahdîs etti. Abdullah el-Adevî'nin kızı Muâze şöyle demiştir: Bana Abdullah ibnu'z-Zubeyr’in kızı Ümmü Amr haber verip şöyle dedi: Ben Abdullah ibnu'z-Zubeyr'den işittim, o da Omer'den işitti; Omer de Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den işitti.

5896 Bize Alî ibnu'l-Mübârek, Yahya ibn Ebî Kesîr'den tahdîs etti. Îmrân ibnu Hıttân şöyle demiştir: Ben Âişe'ye ipekten sordum. Âişe:

— İbn Abbâs'a git, ona sor, dedi.

 İmrân dedi ki: Ben İbn Abbâs'a gidip ona da sordum. O da bana: :

— İbn Omer'e sor, dedi.

İmrân dedi ki: Ben de gidip İbn Omer'e sordum. İbn Omer şöyle dedi:

— Bana Ebû Hafs, yânı Omer ibnu'l-Hattâb haber verdi ki, Rasulullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Dünyâda ipeği ancak, âhirette nasibi olmayan kimse giyer!” buyurmuştur.

— Ebû Hafs doğru söyledi, Rasûlüllah üzerine yalan söylemedi, dedim.

Abdullah ibnu Recâ da şöyle dedi: Bize Cerîr, Yahya'dan tahdîs etti: Bana İmrân tahdîs edip, bu hadîsi senediyle anlattı.