50- Sihir Bâbı5825 Âişe (r. anha) şöyle demiştir: Rasûlüllah'a sihir yapılmıştı. Hattâ bâzı işi işlemediği hâlde kendisine o işi yapar olduğu hayâli verilirdi. Nihayet günün birinde benim yanımda iken Allah'a tekrar tekrar duâ etti. Sonra bana: — "YâÂişe, bildin mi? Allah bana, fetva istediğim şey hakkında fetva vermiştir" buyurdu. Ben: — Bu nedir yâ Rasûlallah? dedim. O şöyle buyurdu: — "Bana iki kişi geldi. Bunlardan biri baş ucumda, diğeri de ayak ucumda oturdu. Sonra bunların biri arkadaşına: — Bu adamın hastalığı nedir? diye sordu. Öteki; — Sihir yapılmıştır, diye cevâb verdi. Beriki yine: — Ona kim sihir yapmıştır? dedi. — Zurayk oğulları'ndan Yahûdî Lebîd ibnu'l-A'sam, diye cevâb verdi. Sonra: — Bu sihir ne içinde yapılmıştır? diye sordu. Öbürü: — Bir tarak, saç-sakal tarantısı ve erkek hurmanın kurumuş çiçek kapçığı içinde, diye cevâb verdi. Bu sefer o: — Bu sihir nerededir? dedi. O da: — Zû Ervân Kuyusu'nun içindedir, dedi". Râvî dedi ki: Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) sahâbîlerinden bir grup insan içinde olarak bu kuyuya gitti ve ona baktı, kuyunun üzerinde hurma ağacı vardı. Sonra Âişe'ye döndü de: — "Yâ Âişe! Allah'a yemîn ederim ki, kuyunun suyu muhakkak kına suyu gibi kırmızımtırak, hurma ağacı (nın uçları) da muhakkak şeytanların başları gibidir!" buyurdu. Ben: — Yâ Rasûlallah! Onu çıkardın mı? dedim. Rasûlüllah: — "Hayır, amma bana gelince, Allah bana afiyet, ve şifâ vermiştir. Sihri çıkarmakla insanlar üzerine ondan bir şerr yayacağımdan endîşe ettim" buyurdu. Rasûlüllah kuyunun gömülmesini emretti, o da gömüldü. |