30- Tâûn Hastalığı Hakkında Zikrolunan Şeyler Bâbı5787 Bize Şu'be tahdîs edip şöyle dedi: Bana Habîb ibnu Ebî Sabit haber verip şöyle dedi: Ben İbrâhîm ibn Sa'd'den işittim, şöyle dedi: Ben Usâme ibn Zeyd'den işittim, o, adı geçen İbrâhîm''in babası olan Sa'd ibn Ebî Vakkaas'a şunu tahdîs ediyordu: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Sizler bir yerde tâûn hastalığı çıktığını işittiğiniz zaman, o tâûnlu yere girmeyiniz. Tâûn sizin bulunduğunuz yerde meydana gelirse, sakın sizler oradan dışarı çıkmayınız" buyurdu. (Habîb ibn Ebî Sabit dedi ki:) Ben İbrâhîm ibn Sa'd'a: — Sen bu hadîsi Usâme'den, baban Sa'd'a tahdîs ederken işittin mi? Baban onu reddetmiyor muydu? diye sordum. İbrâhîm: — Evet (ben bunu Usâme babama tahdîs ederken işittim, babam Sa'd da onu reddetmiyordu), dedi. 5788 Abdullah İbn Abbâs radıyallahü anhüma'tan (o, şöyle demiştir): Omer ibn Hattâb, Şam'a doğru yola çıktı. Nihayet (Yermûk yakınında bir köy olan) Serğ'a vardığı zaman ordu kumandanları Ebû Ubeyde ibnu'l-Cerrâh ve arkadaşları kendisini karşıladılar ve Şâm arazîsinde veba hastalığı vuku' bulduğunu ona haber verdiler. İbn Abbâs dedi ki: Omer: — İlk Muhacirler'i bana çağır, dedi. Onları çağırdı da onlarla istişare etti ve onlara Şam'da veba vâki' olduğunu haber verdi. Onlar (gitmek veya geri dönmek hususunda) ihtilâf ettiler. Bâzısı: — Bir iş için çıkmışsın, o işten geri dönmeni doğru bulmayız. Bâzısı da: — İnsanların bakıyyesi ve Rasûlüllah'ın arkadaşları seninle beraberdirler. Onları şu veba üzerine götürmeni doğru görmeyiz, dediler. Omer onlara: — Yanımdan çıkın! dedi. Sonra: — Ensâr'ı bana çağır, dedi. Ben onları da Omer'in yanına da'vet ettim. Omer onlarla da istişare etti. Onlar da Muhâcirler'in yoluna girdiler ve onların ihtilâfları gibi ihtilâf ettiler. Bunun üzerine Omer onlara da: — Yanımdan çıkın! dedi. Sonra: — Kureyş ihtiyarlarından, fetih Muhacirler'inden burada bulunanları bana çağır, dedi. Ben onları çağırdım. Onlardan ikisi bile Omer'e karşı ihtilâf etmedi. Onlar: — İnsanları geriye döndürmeni ve halkı şu veba üstüne götürmemeni doğru görürüz, dediler. Bunun üzerine Omer, insanlar arasında şöyle nida ettirdi: — Ben sabahleyin bineğime binip geri döneceğim. Binâenaleyh siz de buna göre (hazırlanıp) sabahlayın, dedi. Ebû Ubeyde ibnu'l-Cerrâh: — Allah'ın kaderinden mi kaçıyorsun? dedi. Omer: — Keski bunu senden başkası söyleseydi yâ Ebâ Ubeyde! Evet Allah'ın kaderinden yine Allah'ın kaderine kaçıyoruz. Şuna ne dersin: Şayet senin develerin olsa, iki yamacı olan bir vâdîye inseler -yahut indirsen- o yamaçlardan biri münbit, diğeri ise otsuz olsa, sen develeri bitek yerde gütsen, Allah'ın kaderi ile gütmüş; otsuz yerde gütsen, yine Allah'ın kaderi ile gütmüş değil misin? dedi. İbn Abbâs dedi ki: Abdurrahmân ibn Avf, bir haceti yüzünden ortalıkta yok iken bu sırada çıkageldi ve şöyle dedi: — Bu hususta bende bir ilim vardır ki, ben onu Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'tan işittim şöyle buyuruyordu: "Bu hastalığın bir yerde çıktığını işittiğiniz zaman oraya gitmeyiniz. Hastalık sizin bulunduğunuz yerde vâki' olursa, ondan kaçmak için sakın o yerden dışarı çıkmayınız!" Abdullah: — Bunun üzerine Omer, Allah'a hamdetti, sonra ayrıldı, demiştirtir. 5789 Bize Mâlik, İbn Şihâb'dan; o da Abdullah ibn Âmir'den haber verdi ki, Omer (radıyallahü anh) Şam'a doğru yola çıkmış. Serğ denilen yerde bulunduğu zaman kendisine Şam'da veba hastalığı çıkmış olduğu haberi ulaşmıştır. Bu sırada Abdurrahmân ibn Avf, Omer'e şu hadîsi haber vermiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Sizler bu hastalığın bir yerde çıktığını işittiğiniz zaman, o hastalık üzerine gitmeyiniz. Eğer bu hastalık sizin bulunduğunuz yerde meydana gelirse, hastalıktan kaçmak için bulunduğunuz yerden çıkmayınız" buyurdu. 5790 Bize Mâlik, Nuaym el-Mucmir'den haber verdi ki, Ebû Hureyre (radıyallahü anh): Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Medine'ye Deccâl Mesîh ve tâûn girmez" buyurdu, demiştir. 5791 Bize Âsim el-Ahvel tahdîs edip şöyle dedi: Bana İbnu Sîrîn'in kızı Hafsa tahdîs edip şöyle dedi: Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) bana: — Kardeşin Yahya ibn Şîrîn ne hastalığından öldü? diye sordu. Ben de ona: —Tâûn'dan öldü, diye cevâb verdim. Enes: — Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Tâûn, (kendisi yüzünden ölen) her müslümân için şehîdlik (sebebi)dir" buyurdu, dedi. 5792- Bize Ebû Âsim (ed-Dahhâk ibn Mahled), Mâlik'ten: o da Sumeyy'den; o da Ebû Salih'ten; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Karın hastalığından ölen şehiddir, tâûn hastalığından ölen de şehîddir" buyurmuştur. |