12- Süt İçilmesi Ve Yüce Allah'ın Şu Kavli Bâbı:'Sağmal hayvanlarda da sizin için elbette âyet vardır. Size onların karınlarındaki fışkı ile kan arasında, içenlerin boğazından kolaylıkla geçen dupduru (ve tertemiz) bir süt içiriyoruz" (en-Nahl: 66) 5663 Bize Yûnus, ez-Zuhrî'den; o da Saîd ibnu'l-Müseyyeb'den haber verdi ki, Ebû Hureyre (radıyallahü anh): Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a, isrâ ettirildiği gece (Beytu'l-Makdis'te) bir kadeh süt ve bir kadeh şarâb getirildi... demiştir. 5664- Bize el-Humeydî tahdîs etti ki, o Sufyân ibn Uyeyne'den işitmiştir. Bize Salim Ebu'n-Nadr haber verdi ki, kendisi Ümmü’l-Fadl'in himayesinde bulunan Umeyr'den işitmiştir. O Ümmü’l-Fadl'dan tahdîs ediyordu. Ümmü’l-Fadl (radıyallahü anh): — İnsanlar (Arafat'ta) Arefe günü Rasûlüllah'ın oruçlu bulunmasında şübhe ettiler. Bunun üzerine ben Rasûlüllah'a içi süt dolu bir kap gönderdim, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) o sütü içti, demiştir. Râvî Sufyân ibn Uyeyne bazen hadîsi şöyle söylemiştir: İnsanlar arefe günü Rasûlüllah'ın orucu hususunda şübhe ettiler. Bunun üzerine Ümmü’l-Fadl, Rasûlüllah'a içinde süt bulunan bir kap gönderdi... Sufyân bu hadîs üzerinde durdurulup da sorulduğu zaman: — Bu hadîs, Ümmü’l-Fadl'dandır, derdi. 5665 Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ebû Humeyd Abdurrahmân es-Sâidî, en-Nakî' merasından Rasûlüllah'a bir kâse süt getirmişti. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ebû Humeyd'e: — "Bu kâseyi bir bezle örtmedin mi? Keski bunun üzerine enlilemesine bir tahta parçası olsun koysaydın!" buyurdu. 5666-...... Bize el-A'meş tahdîs edip şöyle dedi: Ben Ebû Salih Zekvân'dan işittim, o zannediyorum ki, Câbir'den zikrediyordu. Câbir (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ensâr'dan bir zât olan Ebû Humeyd, en-Nakî' merasından Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e bir kap süt getirdi. Peygamber de ona: — 'Bunu bir bezle örtmedin mi? Keşki bunun üzerine enlilemesine bir tahta parçası olsun koysandın!" buyurdu. (el-A'meş dedi ki:) Ve bana Ebû Sufyân Talha ibn Nâfi', Câbir'den; o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den olmak üzere bu hadîsi tahdîs etti. 5667 Ebû İshâk şöyle demiştir: Ben el-Berâ ibn Âzib (radıyallahü anh)'den işittim şöyle dedi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) beraberinde Ebû Bekr olduğu hâlde, Mekke'den (Medîne'ye Muhacir olarak) geldi. Ebû Bekr dedi ki: Biz yolumuz üzerinde bir çobana uğradık. Rasûlüllah çok susamış hâldeydi. Ebû Bekr dedi ki: Ben bir kâse içine bir mikdâr süt sağdım. Rasûlüllah bu sütten içti, hattâ ben onun ihtiyâcı ve yeteri kadar içip doyduğunu bilip hoşnûd oldum. Bu sırada bize Surâka ibnu Cu'şum bir at üzerinde olarak geldi. Rasûlüllah ona beddua etti. Bunun üzerine Surâka, Rasûlüllah'tan kendisi aleyhine beddua etmemesini ve kendisinin selâmetle geri dönüp gitmesini İstedi. Peygamber de onun isteğini yerine getirdi (yani ona beddua etmedi). 5668 Bize Ebu'z-Zinâd, Abdurrahmân'dan; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den olmak üzere tahdîs etti ki, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Bol sütlü sağım devesi -sağılıp sahibine geri verilmek üzere- hediye etmek ne güzel sadakadır. Seçkin sağmal koyun hediye etmek de böyle güzel bir sadakadır. Bu bereketli hayvan, sabahleyin bir kap süt verir, akşamleyin bir kap süt verir". 5669- Bize Ebû Âsım, el-Evzâî'den; o da İbn Şihâb'dan; o da Ubeydullah ibn Abdillah'tan; o da İbn Abbâs radıyallahü anhüma'tan tahdîs etti ki, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) süt içip ağzını çalkalamış da "Bu yağlıdır" buyurmuştur. 5670- Ve İbrâhîm ibn Tahmân, Şu'be'den; o da Katâde'den söyledi ki, Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) -Mi'râcı anlatırken-şöyle buyurdu: "Bana Sidre ağacı gösterildi. Baktım ki, orada dört nehir vardı. İki nehir zahir, iki nehir de bâtın idi. Zahir olan nehirler Nil ile Furât nehirleridir. Bâtınî olan nehirler cennetteki iki nehirdir. Sonra bana üç bardak sunuldu. Birinde süt, birinde bal, birinde de şarâb vardı. Ben süt dolu olan bardağı aldım ve içtim. Bana: Sen ve ümmetin fıtrata isabet ettiniz, denildi...". Hişâm ed-Destevâî, Saîd ibn Ebî Arûbe ve Hemmâm ibn Yahya hepsi de Katâde'den; o da Enes ibn Mâlik'ten; o da Mâlik ibn Sa'saa'dan; o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den olmak üzere nehirlerin zikrine kadar, geçen metin tarzında bu hadîsin metnini ittifakla söylediler, fakat "Üç kadeh" fıkrasını zikretmediler. |