Geri

   

 

 

 

İleri

 

47- Bâb: Kocası Vefat Etmiş Olan Kadın Dört Ay On Gün Süslenmeyi ve Koku Sürünmeyi Terkeder

Ve ez-Zuhrî: Ben kocası ölmüş olup bulûğa ulaşmamış genç kadının da güzel kokuya yaklaşmasını uygun görmem. Çünkü onun üzerine de bâliğa gibi iddet bekleme vardır, demiştir.

5388 Ebû Seleme'nin kızı Zeyneb şu üç hadîsi haber verip şöyle demiştir: Ben, babası Ebû Sufyân ibn Harb vefat ettiği zaman Peygamber'in zevcesi Ümmü Habîbe'nin yanına girmiştim. Derken Ümmü Habîbe içinde sarı renk de bulunan "halûk" adındaki güzel kokulu karışık süslenme boyasını yahut da diğer bir süslenme boyasını istedi. Akabinde bu boyadan (eline sürdüğü boyayı azaltmak için) bir kıza sürdükten sonra kendi iki yanağının safhalarına (ve kollarına) sürdü. Sonra şöyle dedi:

— Vallahi benim böyle koku ve boya ile süslenmeye hiç ihtiyâcım yoktur. Şu var ki, ben Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'tan minber üzerinde şöyle buyururken işittim: "Allah'a ve son güne îmân eden bir kadının kocasından başka bir ölü için yası, üç günden fazla sürdürüp süslenmeyi terketmesi halâl olmaz. Lâkin kadın kocasının ölümü üzerine dört ay on gün hüzünlü olup, zînet ve süsünü bırakır."

5389- Zeyneb şöyle dedi: Sonra bir kerre de ben erkek kardeşi vefat ettiği zaman Zeyneb bintu Cahş'ın yanına girmiştim. O da bir koku isteyip bundan kendisine sürdü. Sonra şöyle dedi:

— Dikkat edin! Vallahi benim koku sürünmeye hiçbir ihtiyâcım yoktur. Şu kadar ki, ben Rasûlüllah' tan minber üzerinde şöyle buyururken işittim: "Allah'a ve son güne îmân eden bir kadının, kocasından başka bir ölü için üç günden fazla matem tutup zînet ve süsünü terketmesi halâl olmaz. Lâkin kadın kocasının ölümü üzerine dört ay on gün hüzünlü kalıp zînet ve süsünü bırakır".

5390- Zeyneb şöyle dedi: Ben annem Ümmü Seleme'den şöyle derken işittim: Bir kadın Rasûlüllah'a gelip:

— Yâ Rasûlallah! Kızımın kocası vefat etti. Şimdi de gözleri rahatsız oldu. Bu durumda ben kızımın gözlerine sürme çekeyim mi? diye sordu.

Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

— "Hayır!" buyurdu.

Kadın iki yahut üç defa bu isteğini tekrarladı. Rasûlüllah da bunların hepsinde "Hayır!" diyordu. Sonra Rasûlüllah:

— "Kocası ölen kadının iddeti dört ay on gündür. Câhiliyet zamanında sizden biriniz (bir sene beklerdi de) senenin başına geldiğinde bir deve tezeği atardı (ve böylece matemden çıkardı)" buyurdu.

5391- Zeyneb'in râvîsi Humeyd dedi. ki: Ben Zeyneb'e:

— Bu, "Senenin başında deve tersi atardı" sözünden maksad nedir? diye sordum.

Zeyneb şöyle cevâb verdi:

— Câhiliye devrinde kadın kocası öldüğü zaman, evinin en küçük ve en hakir bir odasına (karanlık bir köşesine) girer ve en kötü elbiselerini giyerdi de, artık bir sene geçinceye kadar hiçbir koku sürünmez, hiçbir tuvalet ve temizlik yapmazdı. (Böyle ağır bir hapis hayâtını tamamladıktan) sonra kadının yanına merkeb yahut koyun yahut kuş nev'inden bir hayvan getirilirdi de kadın (efsûnlanır gibi) o hayvanı kendi vücûduna sürterdi. Kadının böyle vücûduna sürte sürte ezdiği hayvan artık yaşayamaz ölürdü. Sonra kadın o çirkin hapis odasından çıkardı. Bu defa kadının eline bir deve tersi verilirdi, o da bunu fırlatır atardı. Bu merasimden sonra artık kadın temizlenir, yıkanır ve istediği gibi süslenerek ortaya çıkar da evlenme teklif edecek isteyicilerine görünebilir, kendini onlara arzederdi.

İmâm Mâlik'e -Allah ona rahmet eylesin- "Tataddu bihi" ne demektir? diye soruldu. İmâm Mâlik: Kadın onu cildine sürer demektir, diye cevâb verdi