42- Fâtımâ Bintu Kays Kıssası Ve Yüce Allah'ın Şu Kavli Bâbı:"... Boşanan kadınları evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar. Meğer ki, apaçık bir kötülük meydana getirmiş olsunlar. Bunlar Allah 'ın sınırlarıdır. Kim Allah'ın sınırlarını aşarsa muhakkak ki, kendisine yazık etmiş olur. Bilmezsin olur ki, Allah bunun ardından bir iş peyda ediverir" (et-Talâk: 1); "Boşanan o kadınları, gücünüzün yettiği kadar, ikaamet ettiğiniz yerin bir kısmında oturtun. Evleri başlarına dar etmek (onları çıkmaya mecbur kılmak) için kendilerine zarar yapmayın. Eğer onlar yüklü iseler yüklerini koyuncaya kadar nafakalarını verin. Eğer (kendilerinden olan evlâdlarınızı) sizin fâidenize emzirirlerse onlara ücretlerini verin. Aranızda güzelce müşavere edin. Eğer güçlüğe uğrarsanız o hâlde çocuğu erkeğin hesabına bir başka kadın emzirecektir. Genişliği olan, nafakayı genişliğine göre versin. Rızkı kendisine daraltılmış bulunan fakir de nafakayı Allah'ın ona verdiğinden versin. Allah hiçbir nefse, ona verdiğinden başkasını yüklemez. Allah, güçlüğün arkasından kolaylık ihsan eder" (et-Talâk: 6-7) 5378-......Bize İmâm Mâlik, Yahya ibn Saîd'den; o da el-Kaasım ibn Muhammmed'den ve Süleyman ibn Yesâr'dan tahdîs etti. Yahya ibn Saîd el-Ensârî, el-Kaasım ibn Muhammed ile Süleyman ibn Yesâr'dan işitmiştir ki, onlar şöyle zikrediyorlardı: Yahya ibn Saîd ibni'l-Âs, Abdurrahmân ibnu'l-Hakem'in kızını (Amre'yi) kesin olarak boşadı. Kadının babası Abdurrahmân, onu boşanmış olduğu evinden nakletti. Mü'minlerin annesi Âişe bu nakletmeyi işitince, kadının amcası olan Mervân ibnu'l-Hakem'e şu haberi gönderdi: -Mervân o zaman Muâviye'nin Medine üzerindeki vâlîsi bulunuyordu- Ve: — Yâ Mervân, Allah'tan sakın ve o kadını boşanmış olduğu evine geri gönder, dedi. Mervân da, Süleyman ibn Yesâr'ın hadîsinde Âişe'ye cevâb olarak: — Abdurrahmân ibnu'l-Hakem bana galebe etti. (onu nakledenlere mâni' olmaya muktedir olamadım), demiştir. el-Kaasım ibn Muhammed de kendi hadîsinde şöyle dedi: Mervân da Âişe'ye cevâb vererek: — Sana Fâtıma bintu Kays'ın işi ulaşmadı mı? dedi. Âişe de Mervân'a: — Fâtıma hadîsini zikretmemen sana zarar vermez, dedi. Mervân ibnu'l-Hakem de Âişe'ye: — Eğer senin yanında bir şerr (gerekçesi) varsa (yani eğer sence Fâtıma bintu Kays'ın çıkma sebebi, kendisiyle kocasının hısımları arasında vâki' olan şerr ise) bu ikisi (yani Amre ile kocası Yahya ibn Saîd) arasındaki şerr de (Amre'nin intikaalinin cevazı hususunda) sana yeterli bir sebebdir, dedi. 5379 Bize Şu'be, Abdurrahmânibnu'l-Kaasım'dan; o da babasından tahdîs etti. ki, Âişe: Fâtıma bintu Kays'ın nesi var? Söylediği söz hususunda Allah'tan sakınmaz mı? demiştir. ki, bununla Fâtıma'nın, kesin boşanmış kadın için: Süknâ ve nafaka yoktur, sözünü kasdetmektedir. 5380 Bize Sufyân es-Sevrî, Abdurrahmân ibnu'l-Kaasım'dan; o da babasından tahdîs etti. ki, Urvetu'bnu'z-Zubeyr, Âişe'ye hitaben: — Hakem'in kızı Fulâne'yi görmedin mi? Kocası onu kesin olarak boşadı da bunun üzerine o kadın hemen kocasının evinden dışarı çıktı, dedi. Âişe de: — O kadın dışarıya çıkmakla kötü bir iş yapmıştır, dedi. Bu sefer Urve, Âişe'ye: — Sen Fâtıma bintu Kays'ın (kendisine boşandığı evden dışarı çıkmasına izin verildiği hakkındaki) sözünü işitmedin mi? diye karşılık verdi. Bunun üzerine Âişe: — Dikkat et! Şu muhakkak ki, o hadîsin zikrinde Fâtıma lehine hiçbir hayır yoktur (Çünkü o hüküm ona hâss idi), dedi. 5381- İbnu Ebi'z-Zinâd, Hişâm'dan; o da babası Urve'den olmak üzere şunu ziyâde etti: Urve: Âişe, Fâtıma bintu Kays'ı şiddetli şekilde ayıpladı ve: — Şübhesiz Fâtıma vahşî, yani kimsesiz bir mekânda idi de bulunduğu tarafta üzerine endîşe duyuldu. İşte bunun için Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ona, taşınmasına ruhsat verdi, demiştir. |