Geri

   

 

 

 

İleri

 

16- (Nikâhta Erkekle Kadın Arasında Aranan) Denklikler Dîn Husûsundadır Bâbı.

Ve Yüce Allah'ın şu kavli:

'O, sudan bir beşer yaratıp da onu soy sop yapandır. Rabb'in kemâliyle kadîr bulunuyor" (el-Furkaan: 54)

5144 ez-Zuhrî şöyle demiştir: Bana Urve ibnu'z-Zubeyr, Âişe (r.anha)'den olmak üzere şöyle haber verdi: Ebû Huzeyfe ibn Utbe ibn Rabîa ibn Abdi Şems -ki bu Ebû Huzeyfe, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber Bedir gazasında bulunmuştu- Salim ibn Ma'kıl'ı oğul edinmişti. Nitekim Peygamber de Zeyd ibn Hârise'yi oğul edinmişti. Aynı zamanda Sâlim'e, kardeşi Velîd ibn Utbe ibn Rabîa'nın kızı Hind'i nikâh etmişti. Halbuki Salim, Ensâr'dan (Subeyte adında) bir kadının kölesi idi. Câhiliyet zamanında bir kimse birisini evlâd edinirse, insanlar o evlâdlığı o kimsenin adiyle çağırırlardı. (Fulân'ın oğlu Fulân derlerdi). Ve evlâdlık -neseb yönünden oğul gibi- o kimsenin mirasından mîrâs alırdı. Bu töre, Yüce Allah "Evlâdlıklarınızı (neseb) babaları adiyle çağırınız. Bu, Allah indinde daha doğrudur. Eğer babalarını bilmiyorsanız, o hâlde dinde kardeşleriniz ve dostlarınızdırlar..." (el-Ahzâb: 5) kavlini indirinceye kadar devam etti. Bu âyetin inmesi üzerine artık âzâdlı köleler ve evlâdlıklar nesebi babaları adına döndürüldüler. Bunlardan babalan bilinmeyenler de (eski efendisine) dînde dost ve kardeş oldu.

Bu vaziyet üzerine Kureyşli, sonra Amirli olan Süheyl ibn Amr'ın kızı Sehle -ki Ebû Huzeyfe'nin öbür karısıdır, Subeyte'nin de ortağıdır-Peygamber'e geldi ve:

— Yâ Rasûlallah! Biz Sâlim'i oğul edinmiştik. Halbuki Allah evlâdlık hakkında bildiğiniz âyeti indirdi (Şimdi ne buyurursun)? diye sordu.

Buhârî'nin şeyhi Ebû'l-Yemân bu hadîsi müellif Buhârî'ye bu suretle zikretti

5145-....Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) amcası Zubeyr ibn Abdilmuttalib'in kızı Dubâa'nın yanına girdi ve ona:

— "Öyle sanıyorum ki, hacca gitmek istiyorsun" dedi. Dubâa da:

(Evet öyledir, fakat) vallahi kendimde hastalık hissediyorum, dedi.

Rasûlüllah:

— "Ey Dubâa, sen hacc et ve (hacca niyet ederken): Yâ Allah, beni hacc menseklerini yerine getirmekten men' ettiğin yerde ihramdan çıkacağım! diye şart kıl" buyurdu.

Dubâa o sırada Mıkdâd ibn Esved'in nikâhı altında bulunuyordu

5146-.... Saîd ibnu Ebî Saîd, babasından; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Kadın dört (hâl ve sıfatı) için nikâh olunur; Malı için, soyu için, güzelliği için, dîni için. (Ey mü'min, sen bunlardan) dîndâr olanı ele geçirmeye bak. (Eğer dediğimi yapmazsan) iki elin fakîrleşir"

5147 Sehl ibn Sa'd (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah'ın yanından zengin bir adam geçti. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

— "Bu zengin kişi hakkında ne dersiniz?" diye onu tezkiye etmişti.

Mecliste hazır bulunanlar da:

— Bu kimse bir kadının izdivacına tâlib olsa, nikâh olunmaya; birisi hakkında şefaat ve tavsiye ederse, şefaati kabul edilmeye; bir söz söylese, sözü dinlenmeye lâyık bir kimsedir! diye şehâdet ettiler.

Sehl ibn Sa'd dedi ki: Sonra Rasûlüllah sükût etti. Bu sırada müslümânların fakirlerinden birisi geçti. Bu defa da Rasûlüllah:

— "Bu fakır kişi hakkında ne dersiniz?" diye sordu. Orada bulunanlar:

— Bu kimse de bir kadının nikâhına tâlib olsa, nikâh olunmaya; birisi hakkında şefaat ederse şefaati kabul olunmaya ve bir re'y beyân ederse, sözü dinlenmeye lâyık bir kimse değildir! dediler.

Bunun üzerine Rasûİullah:

— "Bu fakır, öbür zengin gibi dünyâ dolusu insandan hayırlıdır" buyurdu