96- el-Alâk SûresiRahman ve Rahim olan Allah'ın ismiyle 1. Bâb5004- Kuteybe ibnu Saîd şöyle dedi: Bize Hammâd ibnu Zeyd, Yahyâ'bnu Atîk'ten tahdîs etti ki, el-Hasenu'l- Basrî: İmâmın evvelinde (yâni Kur'ân'ın evveli olan Fâtiha'nın başında) "Bismillâhir-rahmânir-rahîm"i yaz, bundan sonraki her iki sûre arasına da bir çizgi çek, demiştir “Eğer vazgeçmezse andolsun onu alnından tutup sürükleriz, yalancı günahkâr alnından. O vakit meclisini da'vet etsin dursun! Biz de zebanileri çağırırız" (Âyet: 15-18). Mucâhid: Buradaki "Nâdiyehu", "Aşiretini"; "ez-Zebâniyetu", "Melekleri" ma'nâsınadır, demiştir. Ma'mer ibn Müsennâ: "Şübhesiz dönüş ancak Rabb'inedir" (Âyet. 8)deki "er-Ruc'â", "Merci" (yani "Dönüş") ma'nâsınadır; "Le-nesfean", "Le-ne'huzen" (yani "Elbette onu yakalarız") ma'nâsınadır. Hafif nûn, yani şeddesiz nûn ile "Le-nesfean", "Elinden yakaladım" ma'nâsına olan "Sefa’tu bi-yedîhî"dendir. 5005 Ebû Salih Selmûye haber verip şöyle demiştir: Bana Abdullah ibnu'l-Mubârek tahdîs etti ki, Yûnus ibnu Yezîd şöyle demiştir: Bana İbnu Şihâb haber verdi. Ona da Peygamber'in zevcesi Âişe (r.anha) haber verip şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in ilk vahy başlangıcı uykuda, doğru rü'yâ görmekle olmuştur. Hiçbir rü'yâ görmezdi ki, sabah aydınlığı gibi apaçık meydana çıkmasın (yânı her gördüğü rü'yâ muhakkak sabah aydınlığı gibi apaçık meydana gelirdi). Bundan sonra kendisine yalnızlık sevdirildi. Hıra mağarasına katılır, orada ailesinin yanına dönmeden, sayısı belli gecelerde tahannus ederdi -Râvî ez-Zuhrî: "Tahannus", "Taabbud",yani "İbâdet etmek" ma'nâsinadır, demiştir-. İşte bunun için yanına azık alır giderdi. Oradaki ibâdet gecelerinden sonra Hadîce'ye döner ve bir o kadar zaman için yine azık tedârik ederdi. Nihayet O Hıra mağarasında bulunduğu sırada ona ansızın Hakk (emri, yânı vahy) geldi. Şöyle ki: O'na Melek gelip: — Oku! dedi. Rasûlüllah: — Ben okuyucu değilim" diye cevâb verdi. Rasûlüllah buyurdu ki: — "O zaman melek beni alıp takatim kesilinceye kadar sıkıştırdı. Sonra beni bırakıp yine 'Oku!' dedi. Ben de ona: Ben okuyucu değilim, dedim. Yine beni alıp ikinci defa takatim kesilinceye kadar sıkıştırdı. Sonra beni salıverip yine 'Oku!' dedi. Ben de: Okuyucu değilim, dedim. Beni üçüncü kerre tuttu ve yine takatim kesilinceye kadar sıkıştırdı. Sonra beni bıraktı da: 'Yaratan Rabb 'inin adiyle oku! O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku! Rabb 'in nihayetsiz kerem sahibidir. Ki o, kalemle öğretendir. İnsana bilmediğini O öğretti' (Âyet; 1-5) âyetlerini söyledi." Bunun üzerine Rasûlüllah, bu âyetleri alarak, korkudan vücûdunun etleri titreye titreye döndü ve Hadîce'nin yanına girdi de: — "Beni sarıp örtün, beni sarıp örtün" dedi. Korkusu gidinceye kadar kendisini sarıp örttüler. Sonra Rasûlüllah, Hadîce'ye: — "Ey Hadîcel Bana ne oluyor ki? And olsun ben kendimden korktum" dedi ve vukû'a gelen haberi Hadîce'ye haber verdi. Hadîce de ona: — Öyle deme, sevin, Allah'a yemîn ederim ki, Allah Seni hiçbir vakit utandırmaz. Yine Allah'a yemîn ediyorum, çünkü Sen hısımlara iyilik ekler durursun, sözü dosdoğru söylersin, işini görmekten âciz olanların ağırlığını yüklenirsin, fakîre verir, kimsenin kazandıramayacağını kazandırırsın, konuğa yemek yedirir ağırlarsın, hakk yolunda meydana gelen hâdiseler ve mühim işlerde halka yardım edersin, dedi. Bundan sonra Hadîce, Rasûlüllah'ı birlikte alıp, O'nu babasının erkek kardeşinin, yani Hadîce'nin amcasının oğlu olan Varaka ibnu Nevfel'e götürdü. Bu zât Câhiliyet zamanında Hristiyan Dîni'ne girmiş bir kimse olup, Arabça yazı yazabilir ve İncil'den de Allah'ın yazmasını dilediği mikdârda bâzı şeyleri Arabça yazardı. Varaka gözleri görmez olmuş yaşlı büyük bir şeyh idi. Hadîce, Varaka'ya: — Ey amca! Kardeşinin oğlundan dinle bak, ne söylüyor! dedi. Varaka: — Ey kardeşimin oğlu! Ne görüyorsun? deyince, Peygamber gördüğü şeyleri kendisine haber verdi. Bunun üzerine Varaka: — Bu gördüğün, Mûsâ Peygamber üzerine indirilmiş olan Nâmûs'tur (yani vahy meleğidir). Âh keski Sen'in da'vet günlerinde genç olaydım. Kavmin Sen'i çıkaracakları zaman keski hayâtta olsaydım! Dedi ve bir cümle daha zikretti Rasûlüllah: — "Onlar beni çıkaracaklar mı ki?" diye sordu. Varaka da: — Evet, (çünkü) Sen'in gibi birşey getirmiş (yani vahy tebliğ etmiş) bir kimse, muhakkak eziyete uğratılmıştır. Eğer Sen'in da'vet gününe diri olarak yetişirsem, Sana son derecede yardım ederim, cevâbını verdi. Bundan sonra çok geçmedi, Varaka vefat etti. O esnada bir vahy fetreti oldu (yani bir müddet için vahy kesikliğe uğradı). Rasûlüllah bundan hüzünlendi 5006- Muhammed ibn Şihâb şöyle dedi: Bana Ebû Seleme Abdurrahmân ibn Avf haber verdi ki, Câbir ibn Abdillah el-Ensârî (radıyallahü anh) de -geçen hadîsi rivayet edip- şöyle demiştir: Rasûlüllah vahy fetretinden bahsederken sözü arasında şöyle buyurdu: — "Ben (bir gün) yürürken birdenbire gökyüzü tarafından bir ses işittim. Gözümü kaldırdım, bir de baktım ki, Hırâ'da bana gelen melek (yani Cibril aleyhi's-selâm) gök ile yer arasında bir kürsî üzerinde oturmuş. Ben bundan çok korktum ve hemen (evime) dönüp: Beni örtün, beni örtün, dedim. Beni disâr denilen örtü ile sarıp örttüler. Akabinde Yüce Allah: Ey bürünüp sarınan! Kalk artık korkut, Rabb'inin büyüklüğünü ilân et, elbiselerini temizle, pisliği -azâbı-terkeyle... " el-Müddessir âyetlerini indirdi". Ebû Seleme: Buradaki "er-Ric", Câhiliyet ehlinin ibâdet edegeldikleri vesenler, putlardır, dedi. Câbir: Bundan sonra vahy kesilmeyip arka arkaya devam edip durdu, dedi 2. BâbYüce Allah'ın "İnsanı Bir Kan Pıhtısından Yarattı" Kavli 5007 Bize el-Leys, Ukayl'den; o da İbn Şihâb'dan; o da Urve'den tahdîs etti ki, Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Rasûlüllah'a vahyin ilk başlangıcı sâlih rü'yâdır. Sonra O'na melek geldi de: "Yaratan Rabb 'inin adiyle oku! O insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku! Rabb 'in nihayetsiz kerem sahibidir. Ki O, kalemle öğretendir. İnsana bilmediğini O öğretti” âyetlerini söyledi. 3. BâbBâb:Yüce Allah'ın "Oku! Rabb'in Nihayetsiz Kerem Sahibidir" Kavli 5008 Buradaki iki senedde yine Âişe (r.anha)'den: Rasûlüllah'a vahyin ilk başlangıcı sâdık rü'yâ (görmekle) olmuştur. O'na melek geldi de: "Yaratan Rabb Hnin adiyle oku! O insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku! Rabb 'in nihayetsiz kerem sahibidir. Ki O, kalemle öğretendir. İnsana bilmediğini O öğretti" âyetlerini söyledi. 4. Bâb“O, kalemle öğretendir” 5009 İbn Şihâb dedi ki: Ben Urve'den işittim. Âişe (r.anha): Sonra, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Hadîce'ye döndü de: — "Beni örtün, beni örtün" dedi şeklinde söyleyip, yukarıda geçen hadîsi zikretmiştir. 5. Bâb'Sakınsın o. Eğer (küfürden) vazgeçmezse, and olsun onu alnından tutup sürükleriz. Yalancı, günahkâr alnından!" (Âyet:15-16). 5010 Bize Abdurrazzâk, Ma'mer ibn Râşid'den; o da Abdulkerîm el-Cezerî'den; o da îkrime'den tahdîs etti ki, İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle demiştir: Bir gün Ebû Cehil: — Eğer Muhammed'i Ka'be yanında namaz kılarken görürsem, muhakkak boynu üzerine ayağımla basıp çiğneyeceğim, demişti. Bu haber Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e ulaşınca: — "Eğer Ebû Cehil bunu yapmaya davransaydı, muhakkak onu melekler yakalayacaktı" buyurdu. Bu hadîsi, Ubeydullah'tan; o da Abdulkerîm'den rivayet etmekte Abdurrazzâk'a, Amr ibnu Hâlid mutâbaat etmiştir. |