Geri

   

 

 

 

İleri

 

81- et-Tekvîr Sûresi

Rahman ve Rahim olan Allah'ın ismiyle

"Güneş dürüldüğü zaman, yıldızlar (dağılıp) düştüğü zaman, dağlar yürütüldüğü zaman, gebe develer salıverildiği zaman, vahşî hayvanlar bir araya toplandığı zaman, denizler ateşlendiği zaman, nefisler çiftlendirildiği zaman... nefis ne hazırlamışsa bilmiştir" (Âyet: 1-14)

Buradaki "Fe-ıze'n-nucûmu inkederet", "Yıldızlar saçılıp döküldüğü zaman" demektir.

el-Hasenu’l-Basrî: "Ve iza'l-bihârı succirat", "Denizlerin suları gidip de bir damla su kalmadığı zaman" ma'nâsınadır, demiştir.

Mucâhid de: Bu "Doldurulmuş denizler" (et-Tûr; 6) de olduğu gibi ("Doldurmak"ma'nâsındandır) demiştir.

Mucâhid'den başkası da şöyle demiştir:

"Succiret", yânı denizler yarılıp akıtıldığı, bâzıları diğerlerine ulaştığı ve hepsi bir deniz olduğu (böylece Arz'ın her tarafını kapladığı) zaman, ma'nâsınadır

"And ederim o sinen ve geri dönenlere, akıp akıp yuvalarına gidenlere, karanlığa yöneldiği zaman geceye, nefeslendiği dem sabaha ki, şübhesiz muhakkak o (Kur'ân) çok şerefli bir elçinin (getirdiği) kelâmdır" (Âyet: 15-19). Burada "el-Hunnes", aktığı yerde gizlenen ve tekrar dönen, âhûların ormandaki yuvalarında gizlenmeleri gibi gizlenip sütrelenenler, ma'nâsınadır. "Sabah nefeslendiği zaman", "Gündüz yükseldiği zaman" ma'nâsınadır

"O gayb üzerine asla cimri değildir" (Âyet: 24); burada "Zî" harfiyle "ez-Zanînu", "Ittihâm edilmiş", Dâd harfiyle "ed-Danînu", "Kendisine tebliğ edilmek üzere verilen şeye cimrilik eden" ma'nâsınadır

Omer ibnu'l-Hattâb (radıyallahü anh): "en-Nufûsu zuvvicet", cennet ehlinden ve ateş ehlinden her biri kendi benzeri ile tezvîc olunur, yani çiftleştirilir dedi de, bundan sonra "O zulmedenleri ve onlara eş olanları, Allah'ı bırakıp tapmakta oldukları şeyleri hep bir araya toplayın da cehennem yoluna götürün" (es-saffât: 22) âyetini okudu.

"Ve yöneldiği dem geceye yemîn ederim" (Âyet: 17), buradaki "As'ase", "Geri döndüğü zaman" manasınadır