Geri

   

 

 

 

İleri

 

74- el-Müddessir Sûresi

Rahman ve Rahim olan Allah'ın ismiyle

"Ey bürünüp sarınan! Kalk artık korkut. Rabb'ini büyük tanı, elbiselerini temizle, azâbı terkeyle, iyiliği- çoğu isteyerek- yapma. Rabb'in için katlan. Çünkü o boru öttürülünce; işte o gün, kâfirlerin aleyhine pek çetin bir gündür, kolay değildir" (Âyet: 1-10); buradaki "Yevmun asîrun", "Yevmun şedîdun" ma'nâsınadır

"Artık şefaat edicilerin hiçbir şefaati onlara fayda vermeyecek. Böyle iken şunlara ne oluyor ki, hâlâ öğütten yüz çeviricidirler? Sanki onlar arslandan ürküp kaçan vahşî eşeklerdir!" (Âyet: 48-51); buradaki "Kasvere” insanların hafif hışırtısı, tıkırdısı ve sesleri ma'nâsınadır. Ebû Hureyre (radıyallahü anh) de: Arslan ve her şiddetli şey "Kasvere "dir, demiştir.

"Mustenfira", "Nefret eden, kaçan", ürkütülmüş, korkutulmuş" ma'nâsınadır

1. Bâb

4971- Bize Yahya ibn Mûsâ el-Belhî tahdîs etti. Bize Vekî' ibnu’l-Cerrâh, Alî ibnu'l-Mubârek'ten; o da Yahya ibn Ebî Kesîr'den tahdîs etti (o, şöyle demiştir): Ben Ebû Seleme ibn Abdirrahmân ibn Avf’a Kur'ân'dan ilk inen vahyi sordum.

O:

— Yâ eyyuhel-muddessir..." der. Ben:

— "îkra' bi’smi Rabbike’llezî halaka" olduğunu söylüyorlar, dedim.

Bunun üzerine Ebû Seleme şöyle dedi:

— Ben Câbir ibn Abdillah'a bundan sordum ve ona senin söylediğini söyledim. Câbir şöyle dedi: Ben sana Rasûlüllah'ın bize tahdîs ettiğinden başka birşey tahdîs etmiyorum. Rasûlüllah şöyle buyurdu: "Ben Hıra'da i'tikâf ettim. Oradaki i'tikâfımı yerine getirdiğim zaman, (oradaki mağaradan) aşağıya indim. Bu esnada nida olundum. Ben sağımdan baktım, hiçbirşey göremedim; solumdan baktım hiçbirşey göremedim. Önüme baktım yine birşey göremedim, arkama baktım yine hiçbirşey göremedim. Başımı yukarı kaldırdığımda birşey gördüm... Akabinde Hadîce 'ye geldim ve: Beni disâr (la) örtün ve üzerime soğuk su dökün! dedim." Rasûlüllah devamla buyurdu ki: "Beni örttüler ve üzerime soğuksu döktüler." Rasûlüllah devamla buyurdu ki: "Akabinde Ey bürünüp sarınan (Muddessir), kalk artık inzâr et, Rabb’ini büyükle...” âyetleri indi"

2. Bâb

Yüce Allah'ın "Kalk da inzâr et" Kavli

4972 Buradaki râvîlerin oluşturduğu senedde de Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in "Ben Hırâ'da i'tikâf ettim..." buyurduğunu, Usmân ibn Omer'in, Alî ibnu'l-Mubârek'ten rivayet ettiği hadîsin benzeri olarak rivayet etmişlerdir.

3. Bâb

Yüce Allah'ın Şu Kavli: "Ve Rabb’ini tekbîr edip büyükle' (Âyet: 3).

4873 Yahya ibn Ebî Kesîr tahdîs edip şöyle demiştir: Ben Ebû Seleme'ye:

— Kur'ân'ın hangi kısmı ilk önce indirildi? diye sordum. O:

— "Yâ eyyuheH-müddessir" dedi. Ben kendisine:

— Bana, ilk indirilenin “İkra’ bi'smi Rabbike’llezî halaka” olduğu haber verildi, dedim. Bunun üzerine Ebû Seleme ibn Abdirrahmân şöyle dedi:

— Ben de Câbir ibn Abdillah'a: Kur'ân'ın hangi kısmı ilk önce indirildi? diye sordum. Câbir de bana: "Yâ eyyuhel-müddessiru "dur, dedi. Ben de kendisine: Bana, ilk indirilen kısmın "İkra' bi’smi Rabbike’llezî halaka" olduğu haber verildi, dedim. Bunun üzerine Câbir şöyle dedi: Ben sana Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın söylediği şeyden başkasını haber vermiyorum. Rasûlüllah şöyle buyurdu: "Ben Hırâ'da îtikâfta bulundum, itikâfımı yerine getirince dağdan aşağıya inip vadinin içine girdiğimde nida edildim. Önüme, ardıma baktım; sağımdan ve solumdan baktım, bir de gördüm ki, o melek gökle yer arasında bir taht üzerinde oturmuş... Akabinde Hadîce'ye geldim de: Beni örtün ve üzerime soğuk su dökün, dedim. Bu sırada bana "Yâ eyyuhe'l-müddessir = Ey bürünüp örtünen, kalk inzâr et ve Rabb'ini büyükle! İndirildi.

4. Bâb

Yüce Allah'ın Şu Kavli:

"Ve elbiselerini tertemiz yap” (Âyet: 4).

4974  ez-Zuhrî şöyle demiştir: Bana Ebû Seleme ibnu Abdirrahmân haber verdi ki, Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittim, kendisi vahyin bir ara kesilmesinden söz ediyordu. İşte bu hadîsi sırasında şöyle buyurdu:

— "Ben yürürken birdenbire gökyüzünden bir ses işittim. Başımı kaldırdım. Bir de baktım ki Hırâ'da, bana gelen melek (yânı Cibrîl aleyhi's-selâm) semâ ile arz arasında bir kürsî üzerine oturmuş. Bundan çok korktum. Evime dönüp: Beni örtün, beni örtün! Dedim. Beni örttüler. Bunun üzerine Yüce Allah: "Ey bürünüp örtünen (Muddessir)!" Sûresi'ni "Ve’r-ricze fehcur" kavline kadar indirdi."

Bu (temizlik emri), namaz farz kılınmadan önceydi. Buradaki "er-Rucze", Vesenler, putlardır

5. Bâb

Yüce Allah'ın: “Ve'r-ricze fehcur” Kavli

"er-Riczu" ve’r-Ricsu' "Azâb"dır, deniliyor

4975 İbn Şihâb şöyle demiştir: Ben Ebû Seleme ibn Abdirrahmân'dan işittim, o şöyle dedi: Bana Câbir ibnu Abdillah (radıyallahü anh) haber verdi. O da Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'tan işitti ki, Rasûlüllah vahyin bir süre kesilmesi vaktini anlatıyordu:

— "Ben yürürken gökten bir ses işittim, hemen gözümü gökyüzü tarafına kaldırdım. Gördüm ki, bana Hirâ'da gelmiş olan melek, gök ile yer arasında bir kürsî üzerinde oturmaktadır. Ben ondan korktum, hattâ yere düştüm. Aileme geldim de: Beni örtün, beni örtün! Dedim. Onlar beni örttüler. Akabinde Yüce Allah "Yâ eyyuheH-mud-dessir!" sûresini "Fehcur" kavline kadar indirdi."

Ebû Seleme: "er-Rıczu", vesenler, putlardır, dedi. Bundan sonra vahy kızıştı da arka arkaya devam etti (ardı arası kesilmedi)