80- Gazvetu'l-Usre (Zorluk Gazvesi) Olan Tebûk Gazvesi Bâbı4459 Ebû Mûsâ el-Eş'arî (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Arkadaşlarım olan Eş'arîler (Tebûk seferi hazırlığı sırasında) kendilerine binek ve yük hayvanı istemem için beni Rasûlüllah'a gönderdiler. Çünkü bunlar Tebûk gazasında Rasûlüllah ile beraber bu güçlük ordusu içinde bulunmak istiyorlardı. Bunun üzerine ben: — Ey Allah'ın Peygamberi! Arkadaşlarım Eş'arîler, kendilerine binek ve yük hayvanı vermeniz için beni size gönderdiler! dedim. Peygamber: — "Vallahi ben sizleri hiçbir hayvana bindirmem" buyurdu. Ben o sırada Peygamber'i bilmediğim bir sebeble öfkeli bir hâlde bulduğum için, O'nun bu sözü üzerine beni reddetmesinden hüzünlü ve bana karşı gönlünde bir dargınlık bulunmasından endişeli olarak kederli bir hâlde geriye döndüm. Arkadaşlarımın yanına dönüp geldiğimde Peygamber'in söylediği sözü onlara haber verdim. Bunun üzerine çok beklemedim, ancak bir sâatçık kadar bir zaman geçmişti. Birden Bilâl’in: — Ey Abdallah ibne Kays! diye nida etmekte olduğunu işittim. Ve hemen ona cevâb verdim. Bilâl: — Rasûlüllah seni çağırıyor, hemen icabet et! dedi. Ben, Rasûlüllah'ın huzuruna varınca, o sırada Sa'd ibn Ubâde'den satın aldığı altı deveyi bana göstererek: — "Şu çifti al, şu çifti de al! Bunları arkadaşlarının yanına götür. Onlara: Allah -yahut da şöyle buyurdu- Rasûlüllah sizleri bu develer üzerine yükler, artık bunlara bininiz de!" buyurdu. Ben de bu develerle arkadaşlarımın yanına gittim ve: — Peygamber sizleri bu develer üzerine yüklüyor. Lâkin ben vallahi sizin birkaçınız benimle beraber Rasûlüllah'ın bundan önce söylediği sözü işiten bir kimsenin yanına gidinceye ve onun Rasûlüllah'ın öyle söylediğini açıklamasına kadar sizleri bırakmam. Ki sizler, Rasûlüllah'ın söylemediği bir sözü benim size söylemiş olduğumu sanmayasınız, dedim. Onlar da bana: — Vallahi sen bizim yanımızda elbette doğru sözlü olarak kabul edilmişsindir. Bununla beraber yapmak istediğini de elbette yaparız, dediler. Akabinde Ebû Mûsâ, Eş'arîler'den birkaç kişi ile gitti. Nihayet bunlar, Rasûlüllah'ın Eş'arîler'i önce deveden men' edip sonra onlara develer vermesine dâir sözlerini işitmiş olan kimselerin yanlarına vardılar. O kimseler de Ebû Musa'nın kendi hemşehrilerine söylediği gibi Peygamber'in sözlerini söylediler. 4460 Bize Yahya ibn Saîd el-Kattân, Şu'be'den; o da el- Hakem ibn Uyeyne'den; o da Mus'ab ibn Sa'd'dan; o da babası Sa'd ibn Ebî Vakkaas (radıyallahü anh)'tan tahdîs etti (o, şöyle demiştir): Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Tebûk gazasına çıktı ve Alî'yi Medine'de vekîl bıraktı. Alî: — Beni çocuklar ve kadınlar içinde vekîl mi bırakıyorsun? dedi. Rasûlüllah ona hitaben: — “Bana nisbetle sen, Mûsâ 'ya nisbetle Hârûn menzilesinde olmana razı olmaz mısın? Şu kadar ki, benden sonra Peygamber yoktur" buyurdu. Ve Ebû Dâvûd (Süleyman ibn Dâvûd et-Tayâlîsî) şöyle dedi: Bize Şu'be, el-Hakem'den; onun: Ben Musa'dan işittim, dediğini tahdîs etti. 4461 İbn Cureyc haber verip şöyle demiştir: Ben Atâ ibn Ebî Rebâh'tan işittim; haber verip şöyle dedi: Bana Safvân ibnu Ya'lâ ibn Umeyye'den haber verdi ki, Ya'lâ ibn Umeyye (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Peygamber'in beraberinde bu Usre (Zorluk) gazvesinde bulundum. Râvî dedi ki: Ya'lâ ibn Umeyye: Benim yanımda amellerimin en sağlamı işte bu Usre gazvesidir, der idi. Atâ dedi ki: Safvân şöyle dedi: Babam Ya'lâ şöyle dedi: Benim bir hizmetçim vardı. Yolda bu hizmetçi bir insanla döğüştü. İki kavgacıdan biri diğerinin elini ısırdı. Atâ burada: Yemîn olsun Safvân o ikisinden diğerini ısıranı bana haber verdi, fakat ben onu unuttum, demiştir. Dedi ki: Eli ısırılan kişi elini, ısıran kimsenin ağzından hızla çekti de ısıranın ön dişlerini söktü. Bunlar Peygamber'e geldiler ve şikâyet ettiler. Peygamber dişin diyetini düşürdü. Atâ dedi ki: Ben Safvân'ın şöyle dediğini zannediyorum: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): — "Bu adam elini sen yiyesin diye senin ağzının içinde bırakır mı? Boğur devenin ağzının içindekileri çatır çatır yemesi gibi!" buyurdu. |