43- Ensâr'ın Mekke'de Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in Huzuruna Elçilikle Gelmeleri ve Akabe Bey'atı Bâbı3937 Bize Yûnus tahdîs etti ki, İbn Şihâb şöyle demiştir: Bana Abdurrahmân ibnu Abdillah ibn Ka'b ibn Mâlik haber verdi ki, Abdullah ibn Ka'b -babası Ka'b kör olduğu zaman onun sevkedicisi idi- şöyle demiştir: Ben babam Ka'b ibn MâhVten işittim. Tebûk gazvesi sırasında Peygamber'den geri kaldığı zamanki hadîsi uzun uzadıya tahdîs ediyordu. Yahya ibn Bukeyr kendi hadîsinde şöyle dedi: And olsun ben Akabe gecesinde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile İslâm Dîni üzerinde (sebat edeceğimize) yemînleştiğimiz zaman, Peygamber'in beraberinde hazır bulundum. Ben Akabe'de hazır bulunmaya bedel Bedir'de hazır bulunmayı sevmem; her nekadar Bedir, insanlar arasında Akabe'den daha çok zikrediliyor ise de. 3938 Amr ibn Dînâr şöyle diyordu: Ben Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh)'tan işittim: Beni Akabe'de iki dayım hazır bulundurdu, diyordu. Ebû Abdillah el-Buhârî dedi ki: İbnu Uyeyne: Câbir'in iki dayısından biri el-Berâ ibnu Ma'rûr'dur, demiştir. 3939 Atâ ibn Ebî Rebâh şöyle dedi: Câbir: Ben, babam Abdullah ve dayım (Ebû Zerr nüshasında: İki dayım, üçüncü) Akabe'de hazır bulunan sahâbîlerdenizdir, demiştir. 3940 İbn Şihâb'ın kardeşinin oğlu Muhammed ibn Abdillah, amcası Muhammed ibn Müslim ez-Zuhrî'den tahdîs etti ki, o şöyle demiştir: Bana Ebû İdrîs Âizullah ibnu Abdillah haber verdi ki, Bedir'de Rasûlüllah’ın beraberinde hazır bulunmuş olanlardan ve Akabe gecesindeki sahâbîlerden olan Ubâdetu'bnu's-Sâmit ona şöyle haber vermiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) etrafında sahâbîlerinden bir cemâat mevcûd olduğu hâlde şöyle buyurdu: "Geliniz, Allah'a ibâdette hiçbir şeyi ortak etmemek, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarınızı öldürmemek, kendiliğinizden uyduracağınız hiçbir yalanla kimseye iftira etmemek, hiçbir ma'rûf işte bana âsi olmamak üzere bana bey'at ediniz (yani benimle ahdediniz). İçinizden her kim sözünde durursa ecri Allah'a âiddir. Bu dediklerimden birini yapıp da ondan dolayı dünyâda ikaaba uğratılırsa, bu ikaab ona keffârettir. Bunlardan birini yapıp da yaptığı fiili Allah örterse, ettiği iş Allah'a kalır. Allah dilerse onu afv, dilerse ona ikaab eder". Ubâde: İşte ben bu şart üzere Rasûlüllah'la bey'at ettim, demiştir. 3941 Ubâdetu'bnu's-Sâmit (radıyallahü anh): Ben Rasûlüllah ile bey'at etmiş olan Nakîblerdenim, demiş ve şöyle devam etmiştir: Biz Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile Allah'a hiçbir şeyi ortak kılmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, hakka mukaabil olmak müstesna Allah'ın haram kıldığı nefsi öldürmemek, haksız olarak hiçbir kimsenin malını almamak, (ma'rûfta) âsî olmamak üzere bey'at ettik. Bu söylediklerimizden hiçbirini yapmazsak, mukaabilinde bize cennet olmak üzere, Peygamber’le bey'atlaştık. Bu nehyedilen şeylerden herhangi birşeye isabet edersek, bunun hükmü Allah'a havale edilmiştir (dilerse affeder, dilerse ukubet eder). |