Geri

   

 

 

 

İleri

 

20- Peygamber’in Hadîce ile Evlenmesi ve Hadîce (radıyallahü anh)'nin Fazileti Bâbı

3863 Urve şöyle demiştir: Ben Abdullah ibn Ca'fer'den işittim, şöyle dedi: Ben amcam Alî (radıyallahü anh)'den işittim, şöyle diyordu: Ben Rasûlüllah'tan işittim, şöyle buyuruyordu.

H ve yine bana Sadaka ibnu’l-Fadl tahdîs etti: Bize Abde, Hişâm ibn Urve'den haber verdi ki, babası Urve şöyle demiştir: Ben Abdullah ibn Ca'fer'den; o da amcası Alî (radıyallahü anh)'den ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): " (Zamanındaki) Dünyâ kadınlarının hayırlısı Meryem'dir. Bu ümmet kadınlarının hayırlısı da Hadîce'dir'' buyurmuştur.

3864 Bana Hişâm, babası Urve'den yazdı ki, Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Ben Peygamber'in hiçbir kadınına karşı Hadîce'yi kıskandığım kadar kıskanmadım. Hadîce, Peygamber benimle evlenmeden önce ölmüştü. Bu kıskançlığımın sebebi, Peygamber Hadîce'yi anarken işitip durmam; Allah'ın Peygamber'e, Hadîce'yi cennette inciden bir evle müjdelemesini emretmesi ve bir de Peygamber koyun keserdi ve o koyunun etinden ihtiyâçlarına yetecek kadar Hadîce'nin sâdık kadın dostlarına hediye verir olmasıdır.

3865 Âişe (r. anha): Rasûlüllah'ın Hadîce'yi çok zikretmesinden dolayı ben hiçbir kadına karşı Hadîce'yi kıskandığım derecede kıskanç olmadım, demiştir.

Yine Âişe: Rasûlüllah, Hadîce'nin ölümünden üç sene sonra benimle evlendi. Azîz ve Celîl olan Rabb'ı yahut Cibril aleyhi's selâm, Rasûlüllah'a, Hadîce'yi cennette inciden bir ev ile müjdelemesini emretti, demiştir.

3866 Âişe (r. anha) şöyle demiştir: Ben Peygamber'in kadınlarından hiçbirisi hakkında, Hadîce'ye karşı kıskançlığım derecesinde kıskanç olmadım. Halbuki ben Hadîce'yi (kumam olarak) görmemiştim. Fakat Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onun adını çok anardı. Çok defa koyun keserdi, sonra da etini uzuv uzuv parçalar, daha sonra onları Hadîce'nin sâdık kadın dostlarına gönderirdi. Bâzı defa ben sabırsızlanarak, Peygamber'e hitaben:

— Sanki yeryüzünde hiç kadın yok da yalnız Hadîce var! diye ta'rîz ederdim.

Rasülullah da:

"Hadîce şöyle idi, Hadîce böyle idi” (diye iyiliklerini sayar) ve "Ondan benim çocuklarım var" buyururdu.

3867- Bize Müsedded tahdîs etti. Bize Yahya (ibn Saîd el-Kattân) tahdîs etti ki, İsmâîl ibn Ebî Hâlid şöyle demiştir: Ben, Abdullah ibn Ebî Evfâ'ya:

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Hadîce'ye müjde verdi mi? dedim. O:

— Evet, içinde gürültü patırtı olmayan ve çalışma çabalama da olmayan inciden bir ev ile müjdeledi, dedi.

3868 Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: (Hıra Dağı'nda iken) Cibril, Peygamber'e geldi de:

— Yâ Rasûlallah! İşte şu Hadîce'dir. Sana doğru geliyor. Yanında bir kap var, içinde katık yahut yiyecek şey yahut şerbet var. Hadîce sana geldiğinde ona Rabb'inden ve benden selâm söyle! Ve cennette inciden yapılmış bir sarayla müjdele ki, onun içinde gürültü patırtı yok, çalışmak çabalamak da yok! Buyurdu.

3869- Ve İsmâîl ibn Halîl şöyle dedi: Bize Alî ibn Mushir, Hişâm'dan; o da babası Urve'den haber verdi ki, Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Bir kerre Hadîce'nin kızkardeşi Hâle bintu Huveylid (Medine'ye gelip) Rasûlüllah'ın huzuruna girmek için izin istedi. Rasûlüllah (iki kızkardeşin seslerindeki benzeyişle) Hadîce'nin izin isteyişini hatırladı ve bunun için hâli de değişti. Ve:

— "Yâ Allah, izin isteyeni Hâle kıl!" diye dua etti. Âişe dedi ki: Artık kıskandım da:

— Ağzının iki tarafında diş etlerinin kızartısından başka bir beyazlık kalmayan ve zaman içinde ölen ihtiyar Kureyş kadınlarından bir koca karının nesini anarsın? Allah onun yerine sana, ondan daha hayırlısını vermiştir! Diye Rasûlüllah'ı karşıladım.