Geri

   

 

 

 

İleri

 

22- Ammâr ve Huzeyfe (radıyallahü anh)'nin Menkabeleri Bâbı

3787-......Alkame şöyle demiştir: Ben Şam'a geldim ve mescidde iki rek'at namaz kıldım. Sonra:

— Yâ Allah! Burada bana iyi bir meclis arkadaşı müyesser kıl! diye duâ ettim. Akabinde bir topluluğa geldim ve onların yanına oturdum. Baktım, yaşlı bir adam gelmiş tâ yanıbaşıma oturmuş. Ben:

— Bu zât kimdir? dedim. Oradakiler:

— Ebu'd-Derdâ'dır, dediler. Ben o zâta:

— Ben biraz önce Allah'tan bana iyi bir meclis arkadaşı müyesser kılmasını duâ etmiştim. Allah seni bana müyesser kıldı, dedim.

O:

— Sen kimlerdensin? dedi. Ben:

— Küfe ahâlîsindenim (ilim almak için geldim), dedim.

Ebu'd-Derdâ:

Peygamber'in giydiği ayakkabılarının, dayandığı yastığının, su kabının sahibi (yânı bunların taşıyıcısı) olan İbnu Ümmi Abd -İbn Mes'üd- sizin içinizde değil mi? Peygamberinin dili île (yani duası üzerine) Allah'ın şeytândan kurtardığı Ammâr aranızda değil mi? Ve yine kendisinden başka hiç kimsenin bilmediği Peygamber'in sırrının (gizli haberlerinin) sahibi olan (Huzeyfe) sizin içinizde değil mi? dedi.

Sonra da:

— Abdullah ibn Mes'ûd: "Ve’l-leylî izâ yağşâ.. " yi nasıl okuyor? diye sordu.

Ben de kendisine:

"Ve'l-leyli izâ yağşâ ve'n-nehârî izâ tecellâ ve'z-zekeri ve'l-ünsâ" şeklinde okudum. Ebu'd-Derdâ:

— Vallâhî Rasûlüllah beni böyle okutmuştur. Ben Rasûlüllah' tan ağız ağıza böyle öğrendim, dedi.

3788 İbrâhîm en-Nahâî şöyle demiştir: Alkame Şam'a gitti. Şâm mescidine girince:

— Yâ Allah! Bana iyi bir meclis arkadaşı müyesser kıl! Diye duâ etti.

Akabinde Ebu'd-Derdâ'nın yanına oturdu. Ebu'd-Derdâ ona:

— Sen kimlerdensin? diye sordu. Alkame:

— Küfe ahâlîsindenim, dedi. Ebu'd-Derdâ, Ebû Huzeyfe'yi kasdederek:

— Kendisinden başka kimsenin bilmez olduğu o sırrın (gizli haberlerin) sahibi sizin içinizde yahut sizden değil mi? dedi.

Alkame dedi ki: Ben:

— Evet, (Küfe'de, aramızdadır), dedim. Ebû'd-Derdâ:

Peygamberinin dili ile (yani O'nun duası üzerine) Allah'ın kurtardığı kimse (Ammar'ın şeytândan kurtarılmasını kasdediyor) sizin içinizde yahut sizden değil mi? dedi.

Ben:

— Evet (bizdedir), dedim. Ebu'd-Derdâ:

Peygamberin o misvakını veya sırârını (yani sırrını) taşıyan kimse sizin içinizde veya sizden değil mi? dedi.

Ben:

— Evet bizdedir, dedim. Ebu'd-Derdâ:

— Abdullah ibn Mes'ûd "Ve'l-leyli izâ yağşâ ve'n-nehâri izâ tecellâ" âyetinden sonrasını nasıl okuyordu? dedi.

Ben:

— "Ve'z-zekeri vel-ünsâ" diye okuyor, dedim. Ebu'd-Derdâ:

— Şu Şamlılar bana karşı "ve mâ halaka'z-zekerâ vel-ünsâ" kıraatinde ısrar ediyorlar da, en sonu beni Rasûlüllah'tan işittiğim kıraatten caydırmak istiyorlar! dedi.