29- Bâb3682 Bize Enes (radıyallahü anh) şöyle tahdîs etti: Peygamber'in sahâbîlerinden iki kişi, karanlık bir gecede Peygamber'in yanından çıktılar. Onların beraberlerinde önlerini ışıklandıran iki kandil benzeri şeyler vardı ki, bu iki zât birbirlerinden ayrıldıkları zaman onlardan herbirinin beraberinde tâ ailesine gelinceye kadar bir ışık verici oldu . 3683 Kays (ibn Ebî Hazım) şöyle tahdîs etmiştir: Ben el-Mugîre ibn Şu'be'den işittim, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Ümmetimden birtakım insanlar gâlib gelmekte devam edeceklerdir. Onlar bu gâlib hâlde bulunurlarken, Allah'ın emri onlara gelecektir" buyurmuştur . 3684 Bana Umeyr ibn Amr ibn Hânî' tahdîs etti ki, kendisi Muâviye'den şöyle derken işitmiştir: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittim, şöyle buyuruyordu: "Benim ümmetimden bir topluluk Allah'ın emirlerim yerine getirmekte devam edecektir. Onlara yardımdan çekinenler ve onlara muhalefet edenler bu taifeye zarar veremiyecek, Allah'ın (kıyâmet) emri onlara gelinceye kadar, onlar bu gâlib ve muzaffer hâl üzere olacaklardır". Umeyr dedi ki: Mâlik ibn Yuhâmir şöyle dedi: Muâz ibn Cebel: O Allah'ın emrini yerine getirenler Şam'da ikaamet edecekler, dedi. Muâviye ibn Ebî Sufyân: Bu Mâlik ibn Yuhâmir, Muâz'dan: "Onlar Şam'da olacaklar" derken işittiğini söylüyor, demiştir . 3685 Bize Şebîb ibnu Garkade tahdîs edip şöyle dedi: Ben (Yemen'deki Bârık kabîlesine mensûb) bir topluluktan işittim; onlar Urvetu'bnu’l-Ca'd el-Bârıkî (radıyallahü anh)'den şöyle tahdîs ediyorlardı: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisine bir koyun satın alması için Urve el-Bârıkî'ye bir dînâr vermiş. O da bir dînâr ile iki koyun satın almış, sonra bu koyunların birisini bir dînâra satmış, Peygamber'e bir dînâr ve bir koyunla gelmiş. Bunun üzerine Peygamber, Urve'ye alım satımında bereket olması suretiyle duâ etmiş. Artık Urve bundan böyle toprak satın alsa, ondan da muhakkak kazanır olmuştur . 3686- Sufyân ibn Uyeyne dedi ki: el-Hasen ibnu Umâre bu hadîsi bize Şebîb ibn Garkade'den getirirdi. el-Hasen ibn Umâre: Bu hadîsi Şebîb, Urve el-Bârıkî'den işitti, demiştir. Sufyân şöyle dedi: Ben Şebîb'e geldim. Şebîb: Ben bu hadîsi Urve el-Bârıkî'den işitmedim, fakat ben hadîsi el-Bârıkîler topluluğundan işittim, onlar hadîsi Urve'den haber veriyorlardı, dedi. Yine Şebîb: (Ben geçen hadîsi Urve'den işitmedim) lâkin ben Urve'den şöyle derken işittim: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittim: "Atın alnına dökülen saçlarında kıyâmet gününe kadar hayır düğümlüdür (hayır; ecr ve ganîmettir)" buyuruyordu. Şebîb: Ben Urve'nin evinde yetmiş tane at görmüşümdür, dedi. Sufyân: Urve el-Bârıkî, Peygamber'e kurbanlık bir koyun satın alıyordu, demiştir. 3687 İbn Omer (radıyallahü anh) 'den: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Atların alınlarına dökülen saçlarında kıyâmet gününe kadar hayır düğümlüdür" buyurmuştur. 3688 Ebu't-Teyyâh şöyle demiştir: Ben Enes (radıyallahü anh)'ten işittim; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Atların alınlarına dökülen saçlarında hayır düğümlüdür" buyurmuştur . 3689 Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "At ırkı üç sınıf kimse içindir; Bir adam için sırf ecirdir. Bir adam için (ihtiyâcına) bir perdedir. Bir adam için de günâhtır. At kendisi için ecir ve sevâb olan kimse, öyle bir kimsedir ki, o, atını Allah yolunda (cihâd için) bağlamıştır. Atının ayağının bağını da bol otlu geniş bir sahada veya çayırlıkta uzatmıştır. Bu bol otlu sahadan veya çayırlıktan atın bu uzun ipinde iken yediği her ot, at sahibi için birer hasenedir; iyiliktir. Hele bir de atın ipi kopsa da şahlanarak (ön ayaklarını kaldırıp) bir veya iki mil çeviklikle koşsa, yerde tırnaklarının bıraktığı izleri ve onun gübreleri de sahibi için hasenat olur. Bir de hayvan (bu arada) bir nehre uğrayıp da ondan içerse, -sahibi sulamak istememiş olsa bile- bu su da sâhibi için haseneler olur; bu da onun için büyük bir sevâbdır. Bir kimse de atını (onunla kazanmak), halktan müstağni olmak, iffetini muhafaza etmek için bağlar da sonra o kimse gerek hayvanlarının üzerindeki Allah hakkı (olan zekâtı)nı, gerek arkalarına gücünden fazla yüklememeyi unutmazsa, bu at da o kimse için (fakirliğe karşı) bir perdedir. Bir kimse de atını öğünmek için, riya için, müslümânlara düşmanlık için bağlar; bu hayvan da onun için büyük bir vebaldir". Peygamber'e eşekler soruldu da, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Eşekler hakkında bana her hükmü câmi’ bir vecize olan şu âyetten başka birşey indirilmedi: “İşte kim zerre ağırlığınca bir hayır yapıyor idiyse onu görecek. Kim de zerre ağırlığınca şerr yapıyor idiyse onu görecek" (ez-Zilzâl: 7-8) 3690 Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle diyordu: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Hayber'e erkenden baskın yaptı. Hayberliler (başlarına geleceklerden habersiz) kazma ve kürekleriyle tarlalarına doğru çıkmışlardı. Rasûlüllah'ı görünce: — İşte Muhammed ve ordu! dediler ve koşa koşa kalelerine döndüler. Bu sırada Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ellerini kaldırdı da: — "Allâhu Ekber (Allah büyüktür), Hayber harâb oldu (yahut: Harâb olsun)! Biz bir kavmin yurduna indik mi, inzâr edilmiş olanların hâli yaman olur” buyurdu. 3691 Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: — Yâ Rasülallah! Ben Sen'den birçok hadîs işittim, akabinde onları unutuyorum, dedim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): — "Ridânı yay!" buyurdu. Yaydım. Kendisi eliyle birşey avuçlayıp ridânın içine attı. Sonra: — "Topla!" diye emretti. Ben ridâmı topladım. İşte ondan sonra artık hiçbir hadîsi unutmadım. |