Geri

   

 

 

 

İleri

 

1- Yüce Allah'ın Şu Kavilleri Hakkında Gelen Şeyler (Tefsirler) Bâbı:

a. "O, ilkin mahlûku yaratıp sonra onu (öldürdükten ve tekrar dirilttikten sonra) iade edecek olandır ki, bu, O'na göre pek kolaydır. Göklerde ve yerde en yüce sıfat O'nun. O, yegâne gâlib, yegâne hüküm ve hikmet sâhibidir" (er-Rûm: 27).

er-Rabî' ibnu Huseym ile el-Hasen: Hepsi Allah'a kolaydır, demişlerdir.

"Heynun" ve "Heyyinun "; "Leyn-Leyyin", "Meyt-Meyyit", "Dayk-Dayyık" kelimeleri gibi şeddeli ve şeddesizdir.

b. "Ya biz ilk yaratışta acz mi gösterdik (ki diriltmekten âciz olalım)? Hayır, onlar bu yeni yaratıştan şüphe içindedirler" (Kaaf: 15).

c. "... O sizi daha topraktan yarattığı zaman ve siz henüz analarınızın karınlarında döller hâlinde olduğunuz sırada sizi (ne olduğunuzu) çok iyi bilendir. Bunun için kendinizi (beğenip) temize çıkarmayın. O (fenalıktan) sakınan kimdir çok iyi bilendir" (en-Necm: 32).

d. "And olsun ki, biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunan herşeyi altı günde yaratmışızdır. Bize hiçbir yorgunluk dokunmamıştır" (Kaaf: 38).

e. "Halbuki O, sizi hakikat türlü türlü tavırlarla (hâllerle) yaratmıştır. Görmediniz mi, Allah yedi göğü birbiriyle ahenkli olarak nasıl yaratmış? Onlarda Ay'ı bir nur yapmış, Güneş'i de bir kandil (olarak) asmıştır.

Allah sizi Yer'den ot gibi bitirdi. Sonra sizi yine onun içine döndürecek. Sizi (yeni) bir çıkarışla (tekrar) çıkaracak. Allah Yeri sizin için bir döşek yapmıştır, onun geniş yollarında gezip dolaşınız diye" (Nûh: 14-20).

Luğûb= Yorgunluk; Etvâran= Tavır tavır, yani şu tavırda, şu tavırda; Ada tavkahû: Mikdârını geçti, demektir

3226 İmrân ibn Husayn (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber'e Temim oğullarından bir cemâat geldi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara:

— "Ey Temîm oğulları! Müjdelenin, sevinin!" buyurdu. Onlar:

— Sen bizi müjdeledin. Bize (Beytu'l-Mâl'den dünyalık) atıyye de ver! Dediler.

Onların bu hâline üzüldüğünden dolayı Peygamber'in yüzü değişti. Bu sırada Peygamber'in yanına Yemen ehli olan Eş'arî'ler geldi. Peygamber onlara da:

— "Ey Yemenliler! Temîm oğullarının kabul etmek istemedikleri o hayır ve saadet müjdesini sizler kabul ediniz!" buyurdu. Yemenli Eş'arîler de:

— Kabul ettik (esasen huzuruna biz bunun için geldik), dediler. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) mahlûkların ve Arş'ın yaratılış başlangıcını tahdîs edip anlatmaya başladı. Tam bu sırada bir kişi geldi de:

— Yâ îmrân! Binek deven bağından sıyrılıp kaçtı, dedi. (Ben de deveme bakmak için kalktım.) Keşke (Peygamber'in meclisinden) kalkmasaydım (da O'nun sözlerini işitseydim, demiştir).

3227 Bize Cami' ibnu Şeddâd, Safvân ibn Muhriz'den tahdîs etti. O da İmrân ibn Husayn (radıyallahü anh)'ın şöyle dediğini tahdîs etmiştir: Ben işi devemi kapıya bağladım da Peygamber'in huzuruna girdim. Bu sırada Peygamber'e Temîm oğullarından birtakım insanlar geldi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara:

— "Ey Temîm oğulları, müjdeyi kabul edip sevinin!"buyurdu.

Onlar iki kerre:

— Sen bizlere müjde verdin. Bizlere dünyalık atıyye de ver, dediler.

Sonra huzuruna Yemen ahâlîsinden birtakım insanlar girdi.

Peygamber:

— "Ey Yemenliler, müjdeyi sizler kabul ediniz. Çünkü onu Temîm oğulları kabul etmediler" buyurdu.

Yemenliler:

— Kabul ettik yâ Rasûlallah, dediler ve: Biz Sana bu işten (bu âlemin hâllerinden) soralım diye geldik, sözlerini eklediler. Rasûlüllah şöyle buyurdu:

— " (Ezelde) Allah vardı ve Allah'tan başka birşey yoktu. Allah'ın Arş'ı su üzerinde bulunuyordu. Allah herşeyi (kâinatın tamamını) zikrde (mahfuz levh'te) takdir ve tesbit edip yazdı. Gökleri ve Yer'i yarattı".

Rasûlüllah bunları söylediği sırada bir nida edici:

— Ey Husayn oğlu, dişi deven gitti! Diye nida etti.

Ben hemen arkasından gittim. Bir de baktım ki, devemin berisindeki serâb onunla aramızı kesiyor (onu görmeme engel oluyordu). Vallahi ben pek arzu ederdim ki, keşke deveyi terketmiş olaydım (da Rasûlüllah'ın sözlerini dinlemek fırsatını kaçırmasaydım).

3228-Ve hadîsi» îsâ ibn Mûsâ el-Buhârî (ö. 186), Rakabe ibn Maska-le'den; o da Kays ibn Müslim'den rivayet etti ki, Târik ibn Şihâb şöyle demiştir: Ben Omer ibni'l-Hattâb (radıyallahü anh)'dan işittim, şöyle diyordu: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bizim içimizde (yânı minber üzerinde) ayağa kalktı da mahlûkaatın başlamasından i'tibâren tâ cennetliklerin kendi menzillerine, ateş ehlinin de kendi menzillerine girinceye kadar herşeyi bizlere haber verdi. Bu haberi ezberleyen ezberledi, unutan da unuttu

3229  Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Yüce Allah'ın şöyle buyurur olduğunu düşünüyorum: 'Âdemoğlu bana noksan sıfat isnâd etti. Halbuki ona beni noksan sıfatla vasıflaması yakışmaz. Ve yine Âdemoğlu beni tekzîb eder, Halbuki beni yalanlaması ona yakışmaz. Âdemoğlunun beni noksan sıfatla vasıflaması, benim çocuğum olduğunu söylemesidir. Âdemoğlunun beni yalanlaması ise, Allah beni ilk yarattığı gibi tekrar yaratacak değildir, demesidir".

3230 Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Allah halkı yarattığı zaman kendi yanında Arş'ın üstünde olan kitabında 'Rahmetim öfkeme gâlib olmuştur' diye yazdı" buyurdu.