7- Yüce Allah'ın Şu Kavli Bâbı:“Bilin ki ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin mutlaka beşte biri Allah'ın ve Rasûlü'nün... " (el-Enfâl: 41). "Rasûlü’nündür" sözüyle bunun taksiminin Rasûl'e âid olduğunu kastediyor. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Ben ancak bölüştürücü ve hazineciyim; Allah ise vericidir" buyurdu. 3151 Bize Şu'be, Süleyman ibn Mihrân'dan, Mansûr'dan ve Katâde'den tahdîs etti. Bu üçü de Salim ibn Ebi'l-Ca'd'dan işitmişlerdir. Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh): Bizim Ensâr'dan bir adamın bir oğlu doğdu. O kimse Oğluna Muhammed adını vermek istedi, demiştir. Şu'be: Mansûr hadîsinde şöyle dedi: O Ensârî: Ben oğlumu boynum üzerinde taşıyıp onu Peygamber'e getirdim, dedi. Yine Şu'be: Süleyman el-A'meş hadîsinde şöyle dedi: O Ensârî'nin (yani Enes ibn Fudâle'nin) bir oğlu oldu. Onu Muhammed diye isimlemek istedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Benim ismimle isimleyiniz, fakat künyem ile künyelenmeyiniz. Çünkü ancak ben Kaasım, yani taksim edici kılındım, (mîrâs ve ganimet mallarını) aranızda ancak ben taksim ederim" buyurdu. Husayn ibn Abdirrahmân es-Sulemî, Rasûlüllah’ın "Ben bir taksim edici olarak gönderildim, aranızda ben taksim ederim" buyurduğunu söyledi. el-Buhârî'nin şeyhi Amr ibn Merzûk şöyle dedi: Bize Şu'be haber verdi: Katâde şöyle demiştir: Ben Sâlim'den işittim; o da Câbir'den: el-Ensârî, oğluna el-Kaasım ismini vermek istedi. Peygamber: "Benim ismimle isimleyin, fakat künyem ile künyelenmeyin" buyurdu. 3152 Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bizim Ensâr taifesinden bir adamın bir oğlu doğdu. Kendisi çocuğa el-Kaasım adını verdi. Ensâr ona: — Biz seni Ebû'l-Kaasım künyesiyle anmayız ve sana bu doğum sebebiyle "gözaydın" diye ikram da etmeyiz, dediler. Bunun üzerine o Ensârî zât Peygamber'e geldi ve: — Yâ Rasûlallah, bir oğlum doğdu, ona el-Kaasım adını verdim. Ensâr bana: Biz seni Ebû'l-Kaasım künyesiyle lâkablamayız ve sana "gözaydın" tebrikinde de bulunmayız, dediler (ne buyurursunuz diye sordu)? Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): — "el-Ensâr güzel söylemiştir. Benim ismimle ad verebilirsiniz, fakat benim künyem ile künyelenmeyin. Çünkü Kaasım, yalnız benimdir" buyurdu. 3153 Humeyd ibn Abdirrahmân, Muâviye ibn Ebî Sufyân'ın şöyle dediğini işitmiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Allah her kimin hayrını murâd ederse ona dîn hususunda (büyük bir) anlayış verir. Verici ancak Allah'tır. Ben (verici değil) yalnız taksim ediciyim. Bir de bu ümmet Allah'ın emri gelinceye (kıyâmet gününe) kadar kendilerine muhalefet edenler üzerine gâlib olmakta devam edecekler, onlar gâlib hâlde bulunacaklar". 3154 Bize Hilâl, Abdurrahmân ibn Ebî Amre'den; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Ben size ne bir şey verebilirim, ne de (verilene) mâni' olabilirim. Ben taksim ediciyim, emrolunduğum yere koyarım" buyurmuştur. 3155 Havle el-Ensâriyye (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittim, şöyle buyuruyordu: "Birtakım adamlar Allah'ın (müslümânların iyiliğine tahsîs buyurduğu) malında haksız olarak tasarruf ederler, işte onlar için kıyâmet gününde o ateş muhakkaktır". |