5- Peygamber'in zırhı, asâsı, kılıcı, bardağı, mührü gibi taksimi zikredilmeyen ve kendisinden sonra halîfelerin kullandıkları şeylerden zikredilenlerle vefatından sonra sahâbîlerin ve diğerlerinin teberrük ede geldikleri. Yani kutlu sayıp kullandıkları saçları, ayakkabıları, kab-kacakları -sahan ve tasları- bâbı3143 Basra Kaadısı Sumâme ibn Abdillah ibn Enes'ten; o da dedesi Enes'ten tahdîs etti ki, Ebû Bekr halîfe yapılınca, Enes'i Bahreyn'e gönderdi ve kendisi için şu meşhur mektubu (yânı sadaka farizası kitabını) yazdı ve Ebû Bekr bu mektubu mühürledi. Bu mührün nakşı (yânı üzerindeki yazı) üç satır idi: Muhammedun bir satır ve Rasûlu bir satır ve Allâhi bir satırdı. 3144 İsâ ibnu Tahmân tahdîs edip şöyle demiştir: Enes ibn Mâlik -Peygamber'in vefatından sonra- tüyleri dökülmüş meşinden, tasmalı bir çift ayakkabı çıkardı. İbn Tahmân dedi ki: Bana Sabit el-Bunânî, Enes'ten şöyle tahdîs etti: Enes bize iki ayakkabı çıkardıktan sonra: Bunlar Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in ayakkabılarıdır, diye haber verdi 3145 Ebû Burde şöyle demiştir: Âişe -Peygamber'in ölümünden sonra- bize yünden keçelenmiş bir kaftan çıkardı ve: Peygamber'in rûhu bu kaftanın içinde kabz olundu, yani koparılıp çekildi, dedi. Süleyman ibnu'l-Mugîre, Humeyd'den rivayetinde şunu ziyâde etti: Ebû Burde şöyle dedi: Âişe bize Yemen'de dokunan tok kumaştan yapılmış bir izâr ile yine bu kumaştan yapılıp "el-Mulebbede= الْمُلَبَّدَةَ. " dedikleri bir kisve çıkardı. 3146 Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh)'ten: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in su bardağı kırıldı, akabinde kırık yerine gümüşten bir bardak edindi dediğini tahdîs etti. Râvî Âsim el-Ahvel: Ben bu kadehi gördüm ve (teberrüken içine su koyup) ondan su içtim, demiştir 3147 İbn Şihâb, Muhammed ibn Amr ibn Halhale ed-Duelî'ye şöyle tahdîs etmiştir: Ona da Hz. Hüseyin'in oğlu Alî tahdîs etti ki, onlar, kendileri Alî'nin oğlu Hüseyin'in öldürüldüğü zaman -Allah'ın rahmeti onun üzerine olsun- Muâviye'nin oğlu Yezîd'in yanından Medîne'ye geldikleri sırada kendilerini Mısver ibn Mahrame (radıyallahü anh) karşılamış ve: — Bana herhangi bir ihtiyâcın var mı? Varsa onu bana emredebilirsin, demiştir. Hüseyin'in oğlu Alî dedi ki: Ben de Mısver'e: — Hayır, bir ihtiyâcım yoktur, dedim. Mısver, Hüseyin'in oğlu Alî'ye: — Sen Rasûlüllah'ın kılıcını bana verir misin? Çünkü ben bu kavmin onu almakta sana galebe etmesinden endîşe ediyorum. Allah'a yemîn ederim ki, eğer sen onu bana verirsen, benim nefsime ulaşılmadıkça, yani ruhum kabz olunmadıkça bu kılıç ebediyyen onlara ulaştırılmaz. Şu da muhakkak ki Ebû Tâlib'in oğlu Alî, Fâtıma'nın üstüne -aleyhi's-selâm- Ebû Cehl'in kızını istemişti, işte bu sırada Rasûlüllah'tan işittim. O, şu minberin üzerine çıkmıştı da bu hususta hutbe îrâd ediyordu. Ben de o günlerde ihtilâm olmuş hâlde idim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) orada: "Muhakkak Fâtıma bendendir. Ben onun -beşer tabîatinden neş'et eden kıskançlık sebebiyle- dîni hususunda fitneye ma'rûz kalmasından endîşe ediyorum" buyurdu. Râvî Mahrame dedi ki: Sonra Rasûlüllah, Abdu'ş-Şems oğullarından olan bir damadını (yani kızı Zeyneb'in kocası bulunan Ebû'l- Âs ibn Rabî'ı) zikretti de onu kendisine hısımlığı hususunda övdü ve güzel hâllerini şöyle dile getirdi; "O bana söz söylemiş, sözünde gerçek çıkmıştır. O bana va'd etmiş, va'dini yerine getirmiştir. Kat'î söylüyorum ki, ben hiçbir halâlı haram kılıyor değilim, hiçbir haramı da halâl kılmıyorum. Lâkin Allah'a yemîn ediyorum ki, Allah Rasûlü'nün kızı ile Allah düşmanının kızı ebeden (bir adamın nikâhında) birleşmez" 3148 Muhammed ibnu'l-Hanefiyye şöyle demiştir: Eğer Bâbam Alî (radıyallahü anh) Usmân ibn Affân'ı kötülükle zikredici olaydı, birtakım insanlar ona gelip de Usmân'ın zekât me'mûrlarından şikâyet ettikleri gün zikrederdi. O gün babam Alî, bana: Usmân'a git de ona (gönderdiğim) sahîfenin Rasûlüllah'ın sadakası (yani sarf yerlerinin yazıldığı sahîfe) olduğunu haber ver de: Zekât me'mûrlarına emret ki, bunun içindeki hükümlerle amel etsinler, dedi. Muhammed ibnu'l-Hanefiyye dedi ki: Bunun üzerine ben bu sahîfeyi Usmân'a götürdüm. Usmân: O sahîfeyi bizden geri çevir, dedi. Akabinde ben o sahîfeyi tekrar Alî'ye getirdim ve olanı kendisine haber verdim. Babam: O sahîfeyi aldığın yere koy, dedi. 3149- Buhârî'nin şeyhi el-Humeydî şöyle dedi: Bize Sufyân ibn Uyeyne tahdîs edip şöyle dedi: Bize Muhammed ibn Sûka tahdîs edip şöyle dedi: Ben Munzir es-Sevrî'den işittim ki, Muhammed ibnu’l-Hanefiyye şöyle demiştir: Beni Bâbam Alî haberci gönderdi de: Şu kitabı, yani yazıyı al ve onu Usmân'a götür. Çünkü bunun içinde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in sadaka hususundaki emri vardır, dedi. |