Geri

   

 

 

 

İleri

 

141- Câsûs (un hükmü) bâbı

"et-Tecessüs”: sorup araştırmaktır.

Ve Yüce Allah'ın şu kavli: "Ey îmân edenler, benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dostlar edinmeyin.. (el-Mumtehme:1).

3044 Bize Sufyân ibn Uyeyne tahdîs edip şöyle dedi: Bize Amr ibn Dînâr tahdîs etti. Ben ondan bunu iki kerre işittim. Dedi ki: Bana Hasen ibn Muhammed haber verdi. Dedi ki: Bana Ubeydullah ibnu Ebî Râfi' haber verdi. Dedi ki: Ben Alî (radıyallahü anh)'den işittim, şöyle diyordu: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) beni, ez-Zubeyr'i, el-Mıkdâd'ı gönderdi ve:

— "Gidin, Hâh bustânına kadar ilerleyin. Oraya vardığınızda mahfe içinde yolculuk eden bir kadın bulacaksınız. O kadının yanında bir mektûb vardır. Onu kadından alıp getiriniz" buyurdu.

Biz, atlarımız koşarak gittik. En sonunda bustâna vardık. Hakîkaten orada mahfe içinde bir kadın bulduk. Kadına:

— Mektubu çıkar, dedik. Kadın:

— Benim yanımda hiçbir mektûb yoktur, diye inkâr etti. Biz kadına:

— Çaresiz ya sen mektubu çıkaracaksın, yahut biz elbiseni soyup bulacağız! dedik.

Kadın o mektubu saç örgüsünün arasından çıkardı. Biz de mektubu Rasülullah'a getirdik. Mektûbda "Hâtıb ibn Ebî Beltaa'dan Mekke müşriklerinden bir takım insanlara!" unvanı yazılı olduğunu ve içinde Rasûlüllah'ın harb hazırlığı işlerinin bâzısını onlara haber verir olduğunu gördük.

Rasûlüllah:

"Ya Hâtıb, bu ne iştir?" diye sordu. Hâtıb şöyle cevâb verdi:

— Yâ Rasûlallah, benim aleyhime acele etme. Ben Kureyş'e andlaşma ile bağlı bir kişiyim. Fakat ben hiçbir zaman Kureyş'in mahremi ve samimî bir ferdi olmadım. Maiyyetinde Muhacirlerden bu kadar kimseler vardır ki, bunların Mekke'de ailelerini, mallarını koruyacak birtakım hısımları vardır (Benim ise himaye edecek kimsem yoktur). Neseb yönünden olan bu boşluğu, Mekkeliler arasında minnetdârlık kazanarak doldurmak ve bu suretle akrabamı himaye etmek istedim. Yoksa bu işi dînimden dönmek fenalığı ile işlemedim. Ve ben müslümân olduktan sonra kesin olarak küfre razı olmam.

Hâtıb'ın bu savunması üzerine Rasûlüllah orada bulunanlara:

"Yemin olsun Hâtıb size karşı kendisini doğru savundu" buyurdu.

 (Fakat bir türlü öfkesi geçmeyen) Omer:

— Yâ Rasûlallah, beni bırak da şu münâfığın boynunu vurayım! dedi.

Rasûlüllah:

— "Muhakkak ki Hâtıb, Bedir gazasında hazır bulundu. Sana ne bildirir ki, belki Allah Bedir'de hazır bulunanların yüksek mücâdelelerine muttali olmuştu da: 'Ey Bedir askerleri, bundan böyle ne dilerseniz işleyiniz, ben sizler için mağfiret etmişimdir' buyurmuş olabilir!" dedi.

Râvî Sufyân ibn Uyeyne: Bu hadîsin isnadı ne kadar azametlidir! demiştir.