Geri

   

 

 

 

İleri

 

123- Gazveye giderken azık edinip taşımak ve Yüce Allah'ın şu kavli bâbı:

“Bir de (seferinizde) azık hazırlayın. Muhakkak ki azığın en hayırlısı korunmaktır. Ey kâmil akıl sahipleri benden korunun" (el-Bakara: 197).

3015 Esma (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah Medine'ye hicret etmek istediği zaman ben Ebû Bekr'in evinde Rasûlüllah'ın yol azığını düzmüş hazırlamıştım. Esma (devamla) dedi ki: Fakat ne yemek çıkınını, ne de su tulumunu kendisiyle bağlayabileceğimiz birşey bulamamıştık. Bunun üzerine ben (Bâbam) Ebû Bekr'e:

— Vallahi ben belimdeki kuşağımdan başka bağlayacağım birşey bulamıyorum, dedim. O da:

(Kızım) onu ikiye böl, birisiyle su tulumunu, diğeriyle de yemek sofrasını bağla, dedi. Ben de öyle yaptım. İşte bundan dolayı Esma, "Zâtu'n nıtakayn (İki kuşaklı veya iki kemerli)" diye isimlendirildi.

3016 Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh): Bizler Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında (Mekke'de kestiğimiz) kurbanlıkların etlerini Medine'ye gidinceye kadar azık edinir idik, demiştir

3017 Suveyd ibnu'n-Nu'mân (radıyallahü anh) şöyle haber vermiştir: Kendisi Hayber yılında Peygamber'in beraberinde sefere çıktı. es-Sahbâ'ya vardıkları zaman -ki burası Hayber arâzîsindendir ve Hayber'in alt yanındadır- ordu orada ikindi namazını kıldılar. Ardından Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) yemekleri istedi. Fakat Peygamber'e sevîkten başka birşey getirilmedi. O sevikten ağzımızda çiğnedik de yedik ve içtik. Sonra Peygamber kalktı, ağzını çalkaladı; bizde ağzımızı çalkaladık ve akşam namazını kıldık.

3018 Seleme ibnu’l-Ekva' (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Mücâhid insanların azıkları hafifledi de fakir, yani muhtâc oldular. Bunun üzerine sahâbîler Peygamber'e develerini kesmek hususunda geldiler. O da kendilerine izin verdi. Akabinde bunları Omer karşıladı. Onlar bu izni Omer'e haber verdiler. Omer bunlara:

— Develeriniz gittikten sonra (bu uzun yolculukta) hayâtınız kalmaz, dedi.

Ardından Peygamber'in yanına girdi ve:

— Yâ Rasûlallah! Bunların develeri gittikten sonra, bunların bekaası kalmaz (yani hiçbiri sağ kalmaz), dedi.

Rasûlüllah:

— "Ordu içinde i'lân et, herkes geri kalan azıklarını getirsin!" buyurdu.

Sonunda Rasûlüllah duâ etti ve sergi üstündeki yiyecek üzerine bereket diledi. Sonra sahâbîlerin kaplarıyle gelmelerini istedi. Mücâhidler avuç avuç aldılar, nihayet hepsi ayrıldılar. Sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) -şükran olarak-:

— "Eşhedu en lâ ilahe ille'llâh ve ennî rasûlu'llah (= Ben, Allah'tan başka hakk ilâh olmadığına ve kendimin Allah'ın elçisi olduğuma şehâdet ederim)" dedi .