110- Harbde kaçmamaları üzerine bey'at edilmesi bâbıBâzıları da "Ölmek üzere bey'at" demiştir. Her iki şey üzerine bey'atın delili Yüce Allah'ın şu sözüdür: (And olsun ki, Allah mü’minlerden Seninle o ağacın altında bey’at ederlerken razı olmuştur.,." (el-Feth: 18) 2995 İbn Omer (radıyallahü anh) şöyle dedi: Bizler Hudeybiye'den döndüğümüzün ertesi yılından beri altında bey'at ettiğimiz o (târihî ve mübarek) ağacı (unuttuk da onu) ta'yîn üzerinde bizden iki kişi (nin re'yi) bir arada toplanamadı. Bu (ağacın bilinmemesi) da Allah tarafından gelen büyük bir rahmet oldu. Cuveyriye dedi ki: Ben Nâfi'e: — Rasûlüllah hangi şart üzerine sahâbîleri ile bey'atlaşma yaptı; ölmek üzere mi? diye sordum. Nâfi': — Hayır, ölmek üzere değil, harbde sabır ve sebat etmek üzerine sahâbîleriyle bey'atlaşma yaptı, dedi. 2996 Abdullah ibn Zeyd (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Harre vak'ası zamanı olduğu sırada Abdullah ibn Zeyd'e bir gelen geldi de, ona: — Abdullah ibn Hanzala, insanlarla ölmek üzere bey'atlaşıyor (sen ne dersin)? dedi. Abdullah ibn Zeyd de ona: — Ben Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'tan sonra hiçbir kimse ile bu ölüm şartı üzerine bey'at etmem, diye cevâb verdi. 2997 Seleme ibnu’l-Ekva' (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile bey'at etmiş, sonra ağacın gölgesi tarafına dönüp gelmiştim. İnsanlar (ın bey'at sıkışıklığı) hafifleyince Peygamber bana hitaben: — "Ey Ekva' oğlu! Sen bey'at etmezmisin?" diye sordu. İbnu'l-Ekva' dedi ki: Ben de: — Ben bey'at etmişimdir yâ Rasülallah! diye cevâb verdim. O: — "Bir daha bey'at et!" buyurdu. Ben de kendisiyle ikinci defa bey'at ettim. (Râvîsi Yezîd ibn Ebî Ubeyd tarafından:) — (Yâ Ebâ Müslim!) O gün siz hangi madde üzerine bey'at ediyordunuz? diye soruldu da İbnu'l-Ekva': — Ölmek üzerine (yânı ölsek bile kaçmamak üzerine), demiştir. 2998 Humeyd şöyle demiştir: Ben Enes (radıyallahü anh)'ten işittim, şöyle diyordu: Ensâr hendek kazma gününde: — Nahnu'llezîne bâyeû Muhammeden Ale'l-cihâdi mâ hayîynâ ebeden! (Bizler diri olduğumuz müddetçe devamlı cihâd etmek üzere Muhammed'e söz vermiş kimseleriz)! derlerdi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de onlara cevâb verip şöyle buyurdu: — "Allâhumme lâ ayşe illâ ayşu'l-âhirah Fe-ekrimi'l-Ensâra ve'l Muhâcirah (Allahım! Âhiret yaşayışından başka hakîkî- yaşayış yoktur. Onun için Sen Ensâr'a ve Muhâcirler'e ikram eyle!)?. 2999 Mucâşı' (ibnu Mes'ûd es-Sulemî-radıyallahü anh) şöyle demiştir: (Mekke fethinden sonra) ben kardeşim Mucâlid ibnu Mes'ûd ile Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına geldim de: — (Medîne'ye) hicret etmek üzere bize bey'at et (yani muâhade ve müsâade eyle), dedim. Peygamber:' — "Artık hicretin hükmü, (fetihten önce) hicret edenlere âid olarak geçmiştir" buyurdu. Ben: — Bizimle ne üzerine bey'at edersin? dedim. Peygamber: — “İslâm ve cihâd üzerine” buyurdu. |