37- Mirasçılar hazır bulunmaksızın vasînin; ölünün borcunu ödemesinin (cevazı) bâbı2820 Şa'bî şöyle dedi: Bana Câbir ibn Abdillah el-Ensârî (radıyallahü anh), babası Abdullah'ın Uhud günü şehîd edildiğini, geriye altı tane kız ile bir mikdâr borç bıraktığını tahdîs edip, şöyle dedi: Hurma mahsûlünün kesim ve toplama zamanı geldiğinde ben Rasûlüllah'ın huzuruna vardım ve: — Yâ Rasûlallah! İyice bilmişsindir ki, babam Abdullah Uhud günü şehîd düştü, arkasında birçok borç bıraktı. Ben bu alacaklıların Seni görmelerini arzu ediyorum, dedim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): — "Sen git, hurmaları topla, her cins hurmayı ayrı ayrı yerlere yığıp ayrı ayrı harman et (sonra gelip bana haber ver)" buyurdu. Ben bu işleri yaptıktan sonra Rasûlüllah'ı da'vet ettim. (Geldi; alacaklılar da geldi.) Alacaklılar bu saatte Rasûlüllah'ı orada gördüklerinde isteklerini artırıp beni sıkıştırdılar. Rasûlüllah onların yaptıkları ısrarı görünce, hurma harmanlarının en büyüğünün etrafında üç defa dolaştı, sonra onun yanına oturdu. Sonra: — "Şu alacaklıları çağır!" buyurdu. Akabinde alacaklarına mukaabil onlara ölçüp ölçüp hurma vermeye devam etti. Nihayet Allah babamın borçlarını tamamen ödedi. Vallahi ben, Allah babamın borçlarını tamamen ödesin de kız kardeşlerime bir tek hurma ile dönüp gitmemeye razı idim. Allah'a yemîn ederim ki, hurma yığınlarının hepsi kurtuldu. Ben, Rasûlüllah'ın yanına oturduğu yığına bakıp duruyordum. (Rasûlüllah alacaklılara bu harmandan verdiği hâlde) sanki ondan bir tek hurma eksilmemiş gibi idi. Ebû Abdillah Buhârî dedi ki: "Uğru bî = "Benim üzerime iyice düştüler; yani bana karşı isteklerini artırdılar" demektir. Kur'ân'dan şahidi şudur: "Biz de aralarına kıyâmet gününe kadar düşmanlığı, kin ve buğzu yapıştırdık " (el-Mâide: 14). |