Geri

   

 

 

 

İleri

 

9- Dînî Cezalarda Helâl Olmayacak Şartlar Bâbı

2763 Ebû Hureyre ile Zeyd ibn Hâlid (radıyallahü anh) her ikisi şöyle demişlerdir: Bedevî Arablar'dan bir adam (hasmı ile birlikte) Rasûlüllah'a geldi de:

— Yâ Rasûlallah! Sana Allah'ın adiyle yemîn eder ve benim için yalnız Allah'ın Kitabı ile hükmetmeni dilerim, dedi. Öbür hasım ise daha anlayışlı ve edebli idi. O da:

— Evet yâ Rasûlallah, aramızda Allah'ın Kitabı ile hükmet ve (söz söylemek üzere) bana izin ver, dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

— "Söyle!" buyurdu.

Bu ikinci hasım söze başladı:

— Benim oğlum bu bedevinin yanında ücretli bir işçi idi. Bu adamın karısıyla zina etmiş. Bana, oğlum üzerine taşlama cezası lâzım geldiği haber verildi. Ben de bu adama yüz koyun ve bir de câriye fidye verip, oğlumu bu cezadan kurtardım. Sonra ben bunu ilim sahibi olanlara sordum. Onlar da bana: (Henüz bekâr olan) oğluma ancak yüz değnek vurma ile bir sene gurbete gönderme cezası düştüğünü; bunun karısına da taşlama cezası lâzım geldiğini haber verdiler; ( Sen nasıl hükmedersin)? dedi.

Bunun üzerine Rasûlüllah:

— "Nefsim elinde olan Allah'a yemîn ederim ki, ben, aranızda elbette Allah'ın Kitabı ile hükmedeceğim: Câriye ile koyunlar sana geri verilir; oğluna da yüz değnek vurulup bir sene sürgün edilir" buyurdu.

 (Sonra sahâbîlerden) Uneys'e de:

— "Yâ Uneys! Sen kuşluk vaktinde bu adamın karısına git. Eğer suçunu i'tirâf ederse, ona taşlama cezası uygula!" buyurdu.

Râvî: Uneys, kadına gitti. Kadın da suçunu i'tirâf etti. Rasûlüllah kadının taşlanmasını emretti, kadın taşlandı, dedi.