12- İmâm barışmaya işaret ettiği ve üzerinde hakk bulunan kimse de barıştan çekindiği zaman, imâm (yani hâkim), o kimse üzerine kendisine apaçık olan hükümle hükmeder2748 Zuhrî şöyle demiştir: Bana Zubeyr'in oğlu Urve haber verdi ki, Zubeyr şöyle tahdîs ediyordu: Kendisi, Bedir'de hazır bulunmuş olan Ensâr'dan bir adamla Harre mevkiinde hurmalıklarını suladıkları su yolları ve su nevbeti hakkında Rasûlüllah huzurunda da'vâlaşmış. Rasûlüllah, Zubeyr'e: — "Yâ Zubeyr! Tarlanı sula, sonra suyu habsetmeyip komşuna salıver" buyurdu. Ensârî zât bundan öfkelendi de: — Yâ Rasûlallah! Zubeyr halanın oğlu olduğu için mi? diyerek (tarafgirlik yaptığını) ta'rîz etti. Hemen Rasûlüllah'ın yüzünün rengi değişti. Sonra Rasûlüllah, Zubeyr'e: — "Yâ Zubeyr! Tarlanı sula, sonra suyu habset; hurma ağaçlarının köklerine erişmedikçe bırakma!" buyurdu. Rasûlüllah o vakit Zubeyr'e kendi hakkını bol bol kullanmasını söyledi. Halbuki bundan önce Zubeyr'e, hem kendisine, hem de Ensârî lehine müsamahalı bir sulama yapmasını işaret etmiş idi. Ensârî Rasûlüllah'a öfkelenince, Rasûlüllah Zubeyr'e apaçık hüküm içinde hakkını bol bol kullanmasını bildirmiştir. Urve dedi ki: Zubeyr: — Vallahi ben şu âyetin bu hâdise hakkında indiğini zannediyorum, dedi: "Öyle değil; Rabb'ine andolsun ki, onlar aralarında kimi oraya, kimi buraya çektikleri şeylerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükümden yürekleri hiç bir sıkıntı duymadan tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça îmân etmiş olamazlar" (en-Nisâ: 65). |