Geri

   

 

 

 

İleri

 

28- Müşriklerden Hediye Kabul Edilmesi Bâbı

Ve Ebû Hureyre söyledi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "İbrahim Peygamber, Sâre ile hicret etti de içinde bir hükümdar yahut bir cebbar bulunan bir memlekete girdi... (Sonunda o zâlim hükümdar, adamlarına: Bu kadını İbrahim'e geri verin ve) Hâcer'i de Sâre'ye verin, dedi"

Ve yine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e, içinde zehir bulunan bir koyun hediye edilmiştir

Ve Ebû Humeyd şöyle dedi: Eyle Meliki (Yuhannâ), Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e beyaz bir katır hediye etti ve bir de kaftan giydirdi. Peygamber de ona deniz kenarındaki beldeleri halkı için bir emânnâme yazıp verdi.

2653 Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bir defasında Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e sündüsten bir cübbe hediye edildi. Halbuki Peygamber ipekli kullanmaktan nehyederdi. Bu sebeble sahâbîler, Peygamber'in bunu kabul etmesinden hayret ettiler. Peygamber (bu hayreti gidermek için):

— "Muhammed'in nefsi elinde olan Allah'a yemîn ederim ki, Sa'd ibn Muâz'ın cennetteki mendilleri bu ipekli kumaştan çok daha güzeldir" buyurdu.

2654- Ve Saîd ibnu Ebî Arûbe, Katâde ibnu Diâme'den; o da Enes'ten söyledi ki: Dumete'l-Cendel Meliki Ukeydir, bunu Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e hediye vermiştir.

2655 Enes ibn Mâlîk (radıyallahü anh)'ten demiştir: (Hayber'de) bir Yahûdî kadını, zehirleyerek kızartılmış bir koyunu Peygamber'e getirdi. Peygamber bu koyunun etinden yedi (ve zehirli olduğunu haber verdi). Akabinde bu hıyaneti yapan kadın getirildi (ve sebebi soruldu. Kadın suçunu i'tirâf etti). Sahâbîler tarafından:

— Bu kadını öldürelim mi? diye soruldu. Peygamber:

— "Hayır öldürmeyin" buyurdu.

Enes ibn Mâlik: Bu bir lokma zehirli etin te'sîrini, Rasûlüllah'ın küçük dilinde tanır dururdum, demiştir.

2656  Abdurrahmân ibnu Ebî Bekr (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Biz (bir seferde) Peygamber'in maiyyetinde yüz otuz kişi idik. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

— "Sizden birinizin yanında yiyecek bir şey var mıdır?" diye sordu.

O sırada bir kimsenin yanında bir sâ' ölçeği yahut buna benzer bir kap erzak bulundu. Bu yoğurulup hamur yapıldı. Sonra başı açık, perişan, uzun boylu bir müşrik kişi koyun sürüsünü sürerek çıkageldi. Peygamber ona:

— "Koyunları satar mısın, yoksa atıyye veya hibe olarak mı getirdin?” diye sordu. O çoban:

— Hayır hibe değildir, fakat satılıktır, dedi.

Peygamber ondan bir koyun satın aldı. Koyun kesildi. Peygamber (evvelâ) o koyunun karaciğerinin pişirilmesini emretti.

 (Râvî Abdurrahmân dedi ki): Allah'a yeminle söylüyorum, birlikteki yüz otuz kişi içinde hiçbirisi eksik kalmadı. İlle Peygamber bu hayvanın ciğerinden bir parça kesip orada hâzır bulunuyorsa hemen verdi, dışarıda bulunanların hisselerini de onlar için sakladı. Sonra koyunun eti (pişince) Peygamber onu iki kap içine koydu. Bu iki kaptan sefer heyetimizin hepsi yediler. Hepimiz doyduk. İki kap yemek yine arttı da, bu artığı deveye yükledik.

Râvî (hadîsin ifâdesine sadakatin mes'ûliyetinden dolayı): Yahut Abdurrahman ibn Ebî Bekr'in dediği söz gibi, demiştir.