Geri

   

 

 

 

İleri

 

8- Mahsûlün yarısı yahut üçte biri; dörtte biri gibi belli bir miktârı üzerine ekincilik akdi (yapmanın hükmü) bâbı

Ve Kays ibn Müslim, Ebû Ca'fer Muhammed ibn Alî ibn Huseyn el-Bâkır'dan söyledi ki, o: Medine'de hiç bir hicret evi sahibi müstesna olmamak üzere, bütün Muhacirler mahsûlün üçte biri, dörtte biri tarla sahibine âit olarak zirâat ederler, demiştir. Alî, Sa'd ibn Mâlik, Abdullah ibn Mes'ûd, Omer ibn Abdilazîz, Kaasım, Urve, Ebû Bekr ailesi, Omer ailesi, Alî ailesi ve İbn Sîrîn hep müzâraa yani ekincilik akdi yaptılar.

Abdurrahmân ibn Esved de: Ben amcam Abdurrahmân ibn Yezîd ile tarlalarımızda ekme ortaklığı yapardım, demiştir. Omer ibn Hattâb da devlet başkanlığı zamanında ziraatçı insanlarla, eğer tarla ile beraber tohumu da kendi yanından verirse mahsûlün yarısı; eğer tohumu ziraatçılar getirirse üçte biri gibi bir mikdârı kendisine âid olmak üzere, ekincilik akdi yapmıştır. el-Hasen de: Tarlanın iki ekinciden birine âid olmasında ve masrafın iki ortak tarafından ortaklaşa te'mîn edilmesinde hiçbir sakınca yoktur, demiştir, ez Zuhrî de bu görüşü görmüştür.

Yine el-Hasen el-Basrî: Pamuk ve zeytin gibi mahsûlleri toplamak ve yarı yarıya taksim etmek üzere ortaklıkta dînî bir sakınca yoktur, demiştir. İbrâhîm Nahaî, İbn Sîrîn, Atâ ibn Ebî Rebâh, Hakem ibn Uteybe, Zuhrî ve Katâde: Dokuyacağı bezin üçte bir ve dörtte bir gibi bir mikdârı çulhaya âid olmak üzere, iplik verilerek ortaklık akdi yapmayı caiz görmüşlerdir.

Ma'mer ibn Râşid: Yük hayvanını ta'yîn edilen bir müddete kadar, kazancı üçte bir yahut dörtte bir hesabiyle taksim edilmek üzere kiraya vermekte sakınca yoktur, demiştir.

2370 Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh), Nâfi'e, Peygamber'den haber verip şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Hayber arazîsinden çıkacak meyveden, ekinden her mahsûlün yarısı Hayber ahâlîsine âid olmak üzere muamele yaptı. Ve Rasûlüllah bu mahsûlden kadınlarına yüz vesk verirdi ki, bunun seksen veski hurma, yirmi veski de arpa idi.

Sonra Omer, Hayber arazîsini kıt'alara ayırdı ve Peygamber'in kadınlarının ya bu arazîden ve suyundan birer parça almaları yahut Peygamber zamanında olduğu gibi mahsûlünden vesk almalarını yürüteceği hususunda muhayyer kıldı. Onlardan bâzıları arazîyi, bâzıları da veski tercih ettiler. Âişe ise arazî almayı tercîh etmişti