7- Bir kimse bir kavmin vekiline yahut şefaatçısına bir şey hibe ettiğinde bu hibe caizdir.Çünkü kendisinden, müslümânların Huneyn'de aldıklar ganimetleri geri vermesini istedikleri zaman, Peygamber’in Havazin Heyeti'ne söylediği sözü buna delildir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara: "Benim o ganîmetten olan payım sizin olsun" demiştir. 2350 Mervân ibn Hakem ile Misver ibn Mahreme (radıyallahü anh) Urve'ye şöyle haber vermişlerdir: (Huneyn seferinde) Rasûlüllah'a Havâzin kabilesinin temsilci hey'eti müslümânlar olarak geldikleri ve Rasûlüllah'tan mallarının ve esirlerinin kendilerine geri verilmesini istedikleri zaman, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara şunları söyledi: — "Bana sözün en sevimlisi, en doğrusudur. Şimdi siz iki şıktan birini tercih ediniz: Ya esirleri, ya malı. Ben (taksîmden evvel) sizin gelmenizi beklemiş idim (siz geciktiniz)" buyurdu. Ve hakîkaten Rasûlüllah Tâif ten (Cı'râne'ye) döndüğü zaman, on bu kadar gece Havâzin elçilerinin gelmesini beklemişti. Havâzin Hey'eti'ne Rasûlüllah'ın kendilerine ancak iki şıktan birini geri vereceği açıkça belli olunca, bunlar: — Biz esirlerimizin geri verilmesini tercîh ediyoruz, dediler. Bunun üzerine Rasûlüllah (musallaya gitti), müslümânlar arasında ayağa kalktı. Allah'a lâyık olduğu sıfatlarla sena etti. Sonra "Amma ba'du” ( أَمَّا بَعْدُ ) (fasıl hitâbiyle başlayarak): — "Bu Havâzin temsilcileri kardeşleriniz kusurlarından tevbe ediciler olarak bize gelmişlerdir. Ben de (benim ve Abdulmuttalib oğulları'nın payı olan) esirleri kendilerine geri vermeyi uygun gördüm. Sizden her kim esirlerini bu suretle (karşılıksız vererek) kardeşlerinizin gönlünü hoş etmeyi severse, bunu yapsın! Sizden her kim kendi payı üzerine bağlı kalmak (karşılıksız vermemek) arzu ederse, (bu bedeli) biz ona, Allah'ın bize ihsan edeceği ilk ganimet malından veririz. Bu kanâatle o da böyle yapsın!" buyurdu. Bunun üzerine halk (bir ağızdan): — Rasûlüllah'ın hatırı için bizler Havâzin esirlerini kendilerine vermekle bu hoşnûdluğu yaptık, dediler. Bunun ardından Rasûlüllah: — "Şimdi biz, sizden esirini vermeye rızâsı olan kimseleri, rızâsı olmayanlardan bilip ayıramıyoruz- Onun için siz gidiniz de, sizin muvafakat emrinizi bize iş bilir naîbleriniz arz etsinler!" buyurdu. İnsanlar yerlerine döndüler. Kabilelerin işbilir kişileri kendi halklarıyla konuştular. Sonra Rasûlüllah'a dönüp, her biri kavminin esîrleri geri vermekten memnun olduklarını ve Rasûlüllah'a bu hususta izin verdiklerini haber verdiler. |