Geri

   

 

 

 

İleri

 

24- Ribânın yiyicisi, şahidi, yazıcısı ve yüce Allah'ın şu kavli bâbı:

"Ribâ yiyenler, kendilerini şeytân çarpmıştan başka bir hâlde kalkmazlar. Böyle olması da onların 'Alım satım da ancak ribâ gibidir' demelerindendir. Halbuki Allah alışverişi halâl, ribâyı haram kılmıştır. Bundan böyle kim Rabb'inden kendisine bir öğüt gelip de (faizden) vazgeçerse geçmişi ona ve işi de Allah'a âiddir. Kim de tekrar (faize) dönerse onlar o ateşin yârânıdırlar ki, orada onlar ebedî kalıcıdırlar" (el-Bakara: 275).

2123  Âişe (r.anha) şöyle demiştir: el-Bakara Sûresi'nin sonundaki ribâ âyetleri indiği zaman Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.) bu âyetleri mescidde sahâbîlere karşı okuyup tebliğ etti, sonra da şarâb hususunda ticâreti haram kıldı.

2124 Semure ibnu Cundeb (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.) şöyle buyurdu: "Ben bu gece ru'yâmda iki kişi gördüm; onlar bana geldiler, müteakiben onlar beni düz bir yere çıkardılar. Birlikte yürüdük, nihayet kandan bir nehir üzerine geldik. O nehir içinde dikelmiş bir adam vardı. Nehrin kıyısında da bir adam vardı. Önünde bir takım taşlar vardı. Nehirdeki adam yüzerek sahile doğru gelip çıkmak isteyince, sahildeki adam onun çenesine bir taş atıyor, nehirdekini eski yerine döndürüyordu. Çıkmak için sahile doğru gelmeye her teşebbüs ettikçe, sahildeki hemen onun çenesine bir taş fırlatıyor, o da eski yerine dönüyordu. Ben o iki meleğe:

— Bu nedir? Dedim.

Meleklerden biri:.

— O nehirde gördüğün kimse ribâ yiyendir, dedi".