Geri

   

 

 

 

İleri

 

8- Bâb: İ'tikâf etmekte olan kimse ihtiyâçlarından dolayı mescidin kapısına kadar çıkar mı?

2074  ez-Zuhrî şöyle demiştir: Bana Alî ibnu'l-Hüseyin - Zeynelâbidîn- haber verdi. Ona da Peygamber’in eşi Safiyye haber vermiştir. Peygamber ramazânın son onunda mescidindeki i'tikâf yerinde iken Safiyye O'nu ziyaret etmek üzere Rasûlüllah'ın yanına gelmiş ve huzurunda bir saat konuşmuş. Sonra evine dönmek üzere ayağa kalkmış. Rasûlüllah da Safiyye'yi evine geçirmek üzere onunla beraber kalkmış. Nihayet Ümmü Seleme'nin oda kapısı önündeki mescid kapısına ulaştığında Ensâr'dan iki kimse oradan geçmiş ve Rasûlüllah'a selâm vermişlerdi. Peygamber onlara:

— "Yavaş olun durun! Yanımdaki bu kadın eşim Huvey kızı Safiyye'dir" buyurdu.

O iki Ensârî zât:

— Yâ Rasûlallah! Allah'ı tesbîh ederiz, dediler ve bu iş (Peygamber'in Safiyye'nin hüviyetini ta'yîne mecburiyet duyması) kendilerine ağır geldi.

Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

— "Şübhesiz şeytân, insan vücûdunda kanın ulaştığı yere ulaşır (yânı kan deveranı gibi deveran eder). Ben sizin (temiz) gönüllerinize şeytânın (kötü) bir şübhe atmasından endîşe ettim" buyurdu.